İlle de ve mutlaka kurtaracaktık.
Dünyayı.
Dünyayı kurtarınca biz, Türkiye de kurtulacaktı, tabii ki Kıbrıs da.
Ant dergisi vardı, şimdilerin KKTC gazteleri boyutlarında, tabloid.
Onu okuyorduk en çok. Ç’yi orda tanımıştık ilk.
Yaşımız 15. Dev-Genç yürüyordu Samsundan Ankara’ya, ruhumuz yol boyunca onlarlaydı, ayaklarımız Sarayönü, Girne Kapısı’nda. Anıtkabir’de bitmişti yürüyüş ‘istiklâl-i tam, tam bağımsız Türkiye’ nidaları ve bildirgesi ile sonlanmıştı, sonra Zap suyu köprüsü ve tarım işçileri dayanışması. Yakın tarihi aykırı bir dille- eylemle yazılıyordu. Ant dergisinden takip ediyorduk.
Yusuf, Salih ve ben üç ayrılmaz arkadaştık, tuzu ekmeği paylaşan bir arkadaşlıktı.
Yazın göbeğiydi. Asfalt kaynıyordu, top oynaycak hava değildi, canım sıkılıyordu bir an önce eyleme geçip dünyayı kurtarmalıydık.
Teorik çalışmalar için bir çanta portakal alıp odaya kapandık pencereleri açıp, çok sıcaktı ve vantilatör hak getire.
Toplu ayin başlamıştı. Hz Lenin ile teoriyi yalayıp yutacak ve pratikle  birleştirerek hay edecektik emperyalizmin böğrüne böğrüne. Ne yapmalı kitabı Lenin yoldaşın ne yapacağımızı anlatacaktı bize ve bizde anlıyacak, yapılması gereken her şeyi yapacaktık. Domuz öllümüzün goca körü, 15 yaşındaydık 16.
Çok sıcaktı, çıngır sıcak, gevşedik ve erteledik ihtilali öyle çok uzağa değil hemen 24 saat sonraya yarına.
Yetişip o affedilmez hatayı yapıp da bugünün işini yarına bırakınca, yandı gülüm keten helva, gitti gümbürtüye güzelim ihtilal, ne güzel kurtaracaktık dünyayı ama olmadı işte.
Ertelemek güzel günleri can sıkıntımızı gidermedi, sevgililerimizin sokaklarından bisikletlerle geçmek üzere ayrıldık.
Sevgilim köydeydi. Ne yapmalıydım.
Mücahit oldum.
O gün değilse yarın olacaktı, demi gelmişti, 15-16 yaşlar ve kuşatma altında yaşamak ve hürriyet tutkusu almıştı demini.
Atladım bisiklete Salhane’ye sürdüm Ortaköy üstünden mücahit yazılmaya gittim ve yazıldım. Artık 88. Bölüğün 2315 numaralı eriydim.
Salhane dediğim, Domuz Burnundaki mücahit karagâhı. Kumandan Osman, Efe olan değil obürü, Efe 99 un komutanıydı. Çavuş jilet Mustafa, üniforması hep ütülü de ondan jilet.
Sonra başladı eğitim günleri Yıldırım bölüğünde, Yıldırım bölük hastahane ile Ortaköy arasında dere akarında bir bölük, Akar gazinosu da oldu sonradan, mücahitlerin Akar gazinosu, lahmacunu ordan yerdi Lefkoşa,nefisti lahmacunları.
Keyfli günler oldu mücahitlik, ilkel komünal sol idi yaşadığımız hayat. Yaklaşık 4 yıl, özlemle  andığım 4 yıl. 15-19 yaş arası öğrenci mücahitlik yılları.
Jilet Mustafa’dan emir aldım ve o dört yıl içinde emperyalizmden emir alan mücahit hiç tanımadım.