Tamı tamına 15 yıllık bir maziye sahiptir Tiyatro Festivalimiz. Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun organizesi ile her yıl yapılmakta olan tiyatro etkinlikleri, bu yıl da tiyatroseverlere dolu dolu bir süreç yaşatıyor.
    7 Eylül-3 Ekim tarihlerini kapsayan etkinlik, yine Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yer alıyor.
    Böyle geceler için insanlar adeta cephede nöbet bekleyen askerler gibi pusuya yatıp, bilet satışlarının başlamasını gözetlerle.  Şayet zamanında davranmazsanız, kesinlikle bu tiyatroları izlemek için yer bulamaz veya en arka sıralardan birkaç yer bulabilirsiniz.
    O nedenle Belediye Tiyatrosu kurucularından değerli dostum Yaşar Ersoy’a takılıyorum her buluşmamızda.
    “Biletler ne zaman satışa sunulacak?”
    YDÜ’nün bu salonu tiyatro izlemek için adeta izdiham yaşayarak insanlar oraya akın ederler.  
    Tiyatro izleme kültürü ne kadar gelişmiş...
    YDÜ’nün hınçahıç insanla dolu salonunu izlerken hep eski yıllar gelir aklıma nedense.
    Eskiden bir tiyatro eseri, binbir zorluklarla özellikle amatör sanatçılar tarafından sahnelendiğinde, salonun en ön sıralarındaki sandalyeler dolar, diğer sandalyeler hep boş kalırdı.  Hatta beş kişiye bile oyun sergiledikleri olurdu oyuncuların.
    İnsanın aklından şunlar geçerdi o günlerde.
    “Ne tahammül, ne sabır bu sanatçılarda?”
    Gerçkten çok büyük özveri ve emek isteyen bir oyunun sahnelenmesi için çok büyük emekler verilir.
    Bir zamanlar kadim dostlarım rahmetlik Yücel Köseoğlu ve Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları ikinci müdürü Hilmi Özenle mülakat yapmıştım üniversite mezuniyet tezim için.  Bana öyle şeyler anlatmışlardı ki, hayret etmemek elde değildi.  Onların anlatılarından şunu çıkardım:
    “Bu insanların damarlarını kesseniz tiyatro akacak.”
    Esasında tiyatro, gerçekten çok büyük sabır ve özveri ister.  Onun da ötesinde tiyatroyu sevmek gerekir.
    O yokluk yıllarımızda Lefkoşa’da bir sahnemiz bile yoktu.  Oyunlar, ya Atatürk İlk Okulu’nun o küçücük salonunda veya lisenin sahnesinde sergilenirdi.
    İlk Sahne’nin kuruluşu ile tiyatro hayatımız daha bir renklenmeye başlamıştı.  Tiyatromuzun kurumlaşması da 1964 veya 1965  yılının yaz dönemine denk gelir.
    Merhum Bayraktar Kenan Coygun Paşa, bir gece Cumhurbaşkanlığı’ndaki kokteylde K.T. Devlet Tiyatroları’nın kurucusu ve ilk müdürü rahmetlik Üner Ulutuğ, Hilmi Özen ve Kemal Tunç’u bularak “Yarın siz bana geliniz.  Hem siz neden tiyatro yapmıyorsunuz?  Bu acılı halkı içinde bulundukları psikolojik durumdan çıkarmamız lazım” demişti.
    Evet tiyaronun bu duayenleri ertesi gün Bayraktarlığa giderek Bayraktar’la buluşmuşlar ve tiyatromuzun kurumlaşması için karar alınmıştı.
    Kenan Paşa tuttuğunu kopartan bir adamdı.  Hemen ertesi gün TCM’ne bağlı Eğitim Kurumumuzun başında olan Hüsnü Feridun’u arayarak Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Yasası’nın Türk Cemaat Meclis’inden geçmesi için bir karar ürettirmiş ve KTDevlet Tiyatroları’nın tescili sağlanarak bir bütçe tahsis edilmişti. Hatta bütçede buna yönelik para olmadığı için Kenan Paşa, Bayraktarlığın kasasından bu arkadaşlara beş bin Kıbrıs Lirası vermişti.
    Bu arda hakkını da vermek lazım bazı sanatçıların.  1963 olayları öncesinde Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olan üç beş kişi vardı.  Bunlar, Üner Ulutuğ, Hilmi Özen ve Ayla Haşmet’ti.  Hani derler ya “Sen mektepli misin, yoksa alaylı mısın?” diye.  Bu üç sanatçıya ek olarak dönemin alaylılarından nice insan vardı.  Kemal Tunç ve Yücel Köseoğlu alaylılardandı.      Geçen yıllar içinde Yaşar Ersoy, Osman Alkaş, Kıymet Karabiber ve daha nice sanatçılar konservatuvar bitirip bu işe dört elle sarılmışlar ve tiyatromuz bayağı yol katetmiştir.  İşte Lefkoşa Belediye Tiyatrosu da, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Lefkoşa Belediye Başkanı olduğu zaman kurulmuştu.
    Ne kadar acıdır ki Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları bir süre sonra yanmış ve hala istenen düzeyde tiyatro binası fonksiyonel olarak iş görememektedir. Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’nın açılış konuşmasındaki temennisi de şuydu:
    “Ne olur yani Lefkoşa Belediye Tiyatrosu ile Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosu birlikte hareket ederek yarım kalmış binayı tamamlasalar...”
    Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun binası işte orada bir beton yığını halinde duruyor.  Belki Harmancı’nın önerisi hükümet tarafından da kabul görür.
    Bunlar bizim gerçeklerimizdir.
    Tiyatro, gerçekten insanlara güçlü mesajlar veren, ünlü yazarların kaleme aldıkları evrensel değerler bağlamında eserlerdir.
    Tiyatronun en önemli noktası, evrensel değer taşıması ve özellikle “barış, kardeşlik ve insan olma” temalarını işlemiş olmalarıdır.
    Her ne ise...
    Artık koltuklarınıza yerleşin ve yeni sezonda Türkiye’den gelen tiyatro sanatçılarının oyunlarını büyük bir zevkle izleyin.
    Şuna bir de temennim olacak...
    Türkiye Tiyatro kurumları neden Kıbrıslı dramaturgların eserlerini sahnelemezler, bunu da sormak durumundayız.
    Haydi iyi seyirler...