1970’lerin, 1980’lerin  seçimlerini iyice hatırlayanlar 2000’li yılların başlarında yaşanan ve federal bir çözümün ana mesele olduğu seçimler dışında, insanlarımızın seçimler nedeniyle  duydukları heyecanın diplere indiğini gözlemlememiş olması olanaksızdır. Bunun başlıca nedeni siyasal partiler ve siyasilere duyulan  güvenin,  bu aktörlerin  ülkenin temel sorunlarını çözmede gösterdikleri kararsızlık, basiretsizlik ve başarısızlıklardır; usulsüzlükler de yan tarafta dursun. Burda bunların tümünü bir bir saymaya da gerek yoktur. Herşey çok açıktır ve insanlarımız susuzluk çekerken denize akıtılmak zorunda kalınan sular kadar berraktır . Oldukça büyük bir seçmen kitlesi, bu topraklar üzerinde sadece kişisel, ailevi ve zümresel rantlar yaratarak veya elde edilerek artık yaşanası bir vatan ve gelecek yaratılamayacağını, kurulamayacağını ve hele bağımsız bir devlet hiç ama hiç olunamayacağını çok iyi, hem de zannedildiğinden de çok iyi anlamıştır.
İşte bu nedenlerdir ki  2018’de yapılacak parlamento seçimlerinde daha fazla heyecanlı olacak olan seçmenler değil bizzat adaylar ve partiler olacaktır. Geçmiş seçimlerle kıyaslandığında adaylar ve siyasal partiler çok daha ciddi zeminlerde seçmenler tarafından sorgulanacaklarını biliyorlar ve bunu da anladılar. Böyle bir sınavda heyecanlanmayıp da ne yapacaklar. Çok da korkmalarına gerek yoktur, çünkü korkunun ecele faydası olmadığını da bellemiş olmaları gerekir.
Ya gidecekler ya da eğer kalırlarsa veya seçilirlerse adam gibi seçilecekler ve adam gibi de iş yapmak zorunda kalacaklardır. Artık en ucuz deyimiyle  maskaralıklara, göz boyamalara ve siyasal ucuz menevralara yer yoktur ve prim de verilmeyecektir. ASIL olan halkı temsil etmek için ve ancak vekiller olarak girilen MECLİS  ikbal kapısı olmaktan çıkarılacaktır.
Bugüne kadar olan uygulamalarda siyasal parti başkanlarının seçildikleri ve uygun çoğunluk elde etmeleri halinde başbakan olacakları bilinmektedir. Halbuki bakan olarak ister dışarıdan ister Meclisten, görev alabilecek olanların da halk tarafından daha baştan bilinmelerinde yarar vardır. Bu nedenle her siyasal parti seçimler sırasında seçilmelerini beklemeden dışarıdan veya aday olarak gösterdiği şahıslar arasından kimleri hangi bakanlıklara bakan olarak atayacağını da  daha baştan açıkca söylemelidir. Tabii ki bu bakan olabilecek adayların sahip oldukları tecrübe , yeterlilik ve birikimlerinin;  seçilmeleri halinde yapacakları işlerin en teknik ayrıntısına kadar sorgulanabilmelerinin yolunu açacaktır. Yani ikbal, kandırmaca ve torpil  bakanlık, daha baştan ortadan kaldırılmalıdır. İktidara aday olacak olanların plan ve proje bazında bu göreve ne kadar hazır oldukları da bu yöntemle ortaya çıkarılmalı halk da bunu peşinen bilmelidir.
Bu sadece basit bir örnek olarak ortaya konmuştur.
Tekrar sadede yani konunun özüne dönecek olursak. Bir defa 2018 seçimleri siyasal partilerin ve de adayların hatta seçmenlerin biraz da şaşkınlıkla gözlemleyecekleri bir ortamda gerçekleşecektir. Seçim kampanyası boyunca en etkili rolü oynayacak olan ne parti propagandaları ne de medya yayın organları olacaktır.
Internet paylaşım sitelerinde yıllardır paylaşım, iletişim ve etkileşim içerisinde olan ve birbirerine karşı saygı ve inandırılıcık düzeyi yüksek olan bilgili ve becerili, vatansever, partilerüstü ve   sadece toplumumuzun bütünün kazanmasını isteyen birkaçbin iyi insanın süzgecinden geçmek zorunda kalacaktır tüm siyasal partiler ve adaylar, söyleyecekleri, düşündükleri ve projeleriyle.
Medya organlarında gazete, radyo ve tv organlarında çok ciddi şekilde sorgulanacak siyasiler, bu birkaçbin iyi insanın süzgecinden geçerek sosyal paylaşım ortamlarında değerlendirilecek ve bu birkaçbin  iyi insandan 
 güvenilir görüş yapıcılar olarak, (opinion makers) aldıkları kredi oranında seçim borsasında değer bulacaklardır. KKTC milletvekilliği ve çarşaf liste seçim yöntemi  de bu süzgeci sağlamada çok yardımcı olacaktır. Adaylar sadece bölgelerindeki ‘yıldız’ olma güçleriyle değil toplum sathında, deneyim, bilgi ve becerileriyle de tartılacaklardır. 
Evet bu seçimlerdeki bu birkaçbin yurdunu, halkını veya toplumunu ve ulusunu gerçekten seven insanlar çok iyi biliyorlar ki tek istedikleri şu partinin veya da bu adayın değil esasta halkımızın kazanması gerektiğidir. İşte tam bu nedenledir ki hizmet etmek, bir görevi ifa etmek için halkımızın vekili olarak Meclise girecek olanlar gerekli nitelik, beceri ve tecrübelere sahip olma durumundadırlar. 5 yıl mecliste yat, becerirsen bakanlık hatta başbakanlık yap ve de muhteşem bir emeklilik kap! OLMAAZ BEYLER. Bu ülkede hakkıyla hukukuyla bir yerlere gelmiş ve yaşadığımız topraklar üzerinde yaşanılası, güvenilir ve özgür  bir vatan yaratabileceklerine inanan bu birkaçbin iyi insanın oluşturduğu platformlarda bu defa halk değil, siyasiler hizaya girecek ve halk kazanacaktır. 
Yapılacak parlamento seçimlerinin  başka önemle altının çizilmesi gereken özelliği de federal bir çözüm förmülünün dolaylı da olsa halkın referandumuna sunulacak olmasıdır. Federal bir çözüm için hala ümitli olanlar 11 Şubat, 2014 belgesi çerçevesinde bunu çok daha açık seçik ve net bir formülle ortaya koymak, ne kadar zamanda, nasıl gerçekleştirebileceklerini de anlatmak zorunda kalacaklardır.   Federal çözümden tamamen ümidini kesmiş olanlar da mevcut yapı ile dünya gerçeklerini de göze alarak nereye kadar gidebileceklerini net ve akılcı bir şekilde, hezeyanlardan uzak olarak anlatmak zorunda kalacaklardır. Temelsiz ve hayali federal sayıklamalar ve ucuz milliyetçilik heyheyleri çooktan sınıfta kalmıştır ve siyasal rant kapısı olarak bu da çoktan kapanmıştır. 
Bizim istediğimiz sonunda halkımızın, hepimizin kazanmasıdır yaşanılası bir vatan için. Bu nedenle birkaçbin iyi insana herşeyden fazla ihtiyacımız vardır. 
Sonuçta ister şimdiki KKTC  yapısı, ister bir uzlaşma sonucu varılacak federal bir yapı altında olsun ancak ekonomik, siyayasal ve demokratik açıdan güçlü olan bir Kıbrıslı Türk toplumu yaşama şansı bulabilir ve varlığını uygar insanlar olarak  sürdürerek çağdaşlaşma yolunda ileri adımlar atabilir.
Halkımızın büyük çoğunluğu bu nedenle yapılacak seçimleri daha güçlü bir toplum yaratmak adına bir araç olarak görmektedir. Siyasi partilerimiz de adaylar da yaşanmakta olan dünya gerçekleri ve koşullarının talep ettiği daha güçlü bir Kıbrıs Türk Halkını yaratabilmekte ehil olduklarını kanıtlayabildikleri oranda başarılı olacaklardır. Gün ola harman ola.