7/24, yani haftanın yedi gününde tam gün, 24 saat hizmet demek. Bu 7/24’ün en canlı ve renkli örneklerini de herhalde tv kanalları oluşturur. Yüzlerce ulaşılabilecek tv ve radyo kanalları hiç durmadan dinlenmeden günün her saatinde izleyicilerine seslenmektedirler. Zaman ve mesafeler saniyeler içerisine sığdırılmış durumda.
1990’lı yıllardan sonra insanların gündelik yaşamında daha da artan bir hızla yer tutmaya başlayan internet bilişim ağları sayesinde de, bireysel ve kurumsal anlamda kurulan canlı bağlantılar yine 7/24 canlı capcanlı yaşam deneyimleri sunmakta.
Eskiden 7 yaştan 77 yaşına denilerek çok geniş bir yaş dilimine giren insanlar kastedilirdi. Oysa günümüzün iletişim olanaklarını kullanan insanlarını anlatmak için rahatlıkla 2 yaştan 102 yaşa kadar diyebiliriz rahatlıkla. Bazı insanların birden fazla akıllı telefona sahip olduklarını da hesaba katarsak, dünyadaki akıllı telefon sayısının insanların yaklaşık 8 milyar nüfusundan çok daha fazla olabileceğini ya da olduğunu varsayabiliriz.
Dünyamız tam bir iletişim, sanal ortamlar ve enformasyon çılgınlığı yaşıyor. Gerek donanım gerekse yazılım üreticileri firmalar hemen her üç ayda bir piyasalara sürdükleri çok yeni versiyonlarıyla birbirleriyle rekabeti ve pazarlarını daha cazip hale getirirken, hem pazarlarını hem de bu pazarlardaki paylarını  büyütmektedir. Bu nedenlerledir ki dünyamızın en zengin insanları arasında bilgisayar ve cep telefonları ve bunların yazılımları ve yardımcı malzemelerini üreten şirketler, bu şirketlerin sahipleridir.
İşte bu sanal derya-deniz içerisinde adeta büyüklü-küçüklü balıklar veya  çeşitli yaratıklar gibi yüzen bilgiler, birçoklarının bilgilerini ve ilgilerini çekmekte kalmamakta onlar için çok işe yarar avlar da oluşturmaktadır.
Gerek ulusal gerekse uluslararası bağlamda ticari, ekonomik, siyasal ve de propaganda anlamında iş yapmak peşinde, stratejik fırsatlar kollayanlar için özellikle bilişim ağlarının içerdiği bilgiler gerçek bir değerdir. Bu değeri elde edebilmek için korsan girişimlerin yanında, bu iletişim ağlarının işletmecileriyle de anlaşarak, korsan yani yasadışı satın almalar gerçekleştirilebilmektedir.
Son günlerde Facebook kurucusu ve sahibi Zuckerberk’in kullanıcılarının haberi ve izni olmadan, onlara ait birçok bilgiyi özel şirketlere gizlice pazarlamış olması ayyuka çıktı.
Zuckerberk’in milyarlarca dolar tazminat ödeyerek ancak bu işin içerisinden sıyrılabileceği söyleniyor. Adamın parası çoook. Ödeyebilir. BurdaZuckerberk’in özrünün kabahatından büyük olduğunu da söyleyebiliriz. “Sizlerin özelini satttım, alın parasını susun”. Bu kadar basit mi? Ya bu bilgiler daha sonra zincirleme olarak başkalarının da eline geçerse ne olacak?
Söylendiğine göre Facebook, içlerinde pek ala sizlerin de benim de olabileceğimiz, 50 milyon kişinin özel bilgilerini derleyerek toparlayarak özel şirketlere satmış durumdadır hiç yalansız!
Günümüzde internet olarak bilinen bilişim ağının, ilk olarak askersel amaçlar için ARPANET olarak kurulduğu bilinmektedir. Yani olay askeri bir teknoloji olarak başlamış daha sonra sivil kullanıma devredilerek bildiğimiz İNTERNET olarak yoluna devam etmektedir.
Ancak askeri olan bu teknolojinin sivil işletmecilere devri yapılırken imzalanan protokollerle, bu bilişim alt yapı ağlarını kullanacak olan firmaların, başta güvenlik ve suçluların saptanması veya diğer başka maksatlar nedeniyle, yazılım programlarında “arka kapılar” bırakmaları da bu anlaşmalara sağlanmıştır. Bu “arka kapıların” kodları da ilgili birimlere bildirilmek zorundadır.
Bu “arka kapılar”dan da birileri istediği zaman girer ve şöyle bir bakar.
Korsan yazılımlarla sanal ortamlara izinsiz sızanları da hesaba katarsak, aslında özel olarak paylaştığımız her bilgiye ve belgeye birilerinin isterlerse kolayca erişebileceklerini görürüz.
O zaman sanal diye bilinen ortamların aslında saydam olduklarını ve yapılan herşeyin bir şekilde başkalarının erişimine bir şekilde açık olduğunu bileceğiz 7/24.
O zaman 7/24 hizmet, 7/24 dikkatli olmayı da gerektirir.
Daha neler göreceğiz daha neler duyacağız 7/24.