Sosyo ekonomik-politik açıdan karmaşık günlerin yaşandığı bir evrendeyiz.

Mesela Avustralya büyük yangınında telef olan koala için sosyal paylaşım alanlarında emojili göz yaşları dökebiliyoruz dünyanın diğer ucundan!

Ama!

Biz dünyalıların çoğu; arsız “büyük güçler” tarafından küresel ısınma adına adım atılmadığında, imzalanan iklim sözleşmelerine sadık kalınmadığında yüksek tepkiler gösteremiyoruz.

Uluslararası güç dengeleri, hidrokarbon... Okyanuslar ve Ortadoğu, “Mavi Vatan”! Sınırlar ve hayatlar yeniden şekillendiriliyor!

Elbette nerede olduğumuzun önemi var, ancak nereye gitmek istediğimizin daha çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Tüm bu gelişmeler, nasıl bir yaşam arzuladığımız? Gelecek nesillere bir şey bırakmak isteğimizin varlığı veya yokluğu? Davranış ve “tüketim alışkanlıklarımız... Maksimalist ve minimalist hayallerimiz, dünyamızın ve ülkemizin geleceğini tasarlıyor.

Kıbrıs Türk toplumu nasıl bir yaşam arzular sorusu, değerlidir! Yanıt aramadan önce, Toplumun eksik hormonlarının – vitaminlerinin tedavisi veya takviyesi çok daha önemlidir. Acil Oksitosine ihtiyacımız var; Güven, huzur, sevgi ve keyif alma hormonumuzun azaldığını her gün yaşayarak tecrübe ediyoruz!

Eğitim, kültür, sağlık, hukuk, aile, ekonomi, çevre, teknoloji gib toplumu oluşturan ögelerin; öznelliğini – örgütlülüğünü – kurumsallaşmasını ağır aksak yürütmesi, Bu coğrafya da yaşayan herkesi ve herkesimi yıldırıyor, umutsuzluğa kapılmasına neden oluyor, belli kesimleri geri göçe veya göçe zorlarken, ekonomik daralma ve özgüven kaybını derinden hissettiriyor.

Tüm bu unsurların sağlıklı çalışıması, toplumumuza güvende olmayı, huzurlu hissetmeyi, severek çalışıp üretmeyi sağlayacak olanın yine toplumun kendi kendisini yönetme becerisidir! Devletidir!

Oksitosin hormonunun; topluma refah getirebilmesi için zümresel ve bireysel hesapların, çıkarların son bulması gerekmektedir! “Toplumsal seferberlik” mücadele anlayışı siyasal ve demokratik hareketler tarafından kabul görmeli, ilke edinilmelidir!

Kısaca,

Hayatta kalmak , “iç” dünyamızın istikrarlı mücadelesine bağlıdır.

Reşat Kansoy

15 Ekim 2021

VATAN GAZETESİ