Açar çıkarsınız sokağa dünyaya ,insanlara.

Girer üstünüze kapatırsınız.

Kapı.

Bir başına nedir ki kapı, duvarda durur öyle ve işlevsiz anlamsız.

Niyeti insanın anlamlı kılar şeyleri.

Kapı da şeylerden bir şeydir işte.

İktidar gibi tıpkı ya da seçenler gibi ve seçilenler.

Kendi başına nedir ki, Tayyip, Kemal, Selahattin, Meral, Mustafa, Serdar

Ve nokta.

Seçenler içinde kaç tane Mustafa var, kaç Tayyip, Meral ve Serdar.

İktidar olur ise bir gün Tayyip’leşecek, kaç Ali var kaç Nihat.

Şıh uçmaz müritler- müritleri uçurur.

Bir düşünün,  kendini niye gelen son peygamber ilân ederek, gelmesi muhtemel yeni peygamberlerin gelme olasılığını sıfırlamıştır son peygamber.

Ola ki,  kapıyı insanların üstüne kapatıp da bir daha hiç açmayacağını var saymıştır olası peygamberlerin.

Ya Spartaküs düşmeseydi Roma zalimlerinin eline esir. Ve onun üstüne kapatmasalardı esaretin kapısını…

Ve sonra keyifleri öyle istedi diye,  aslanlarla dolu arena kapısını açmasaydı zalim muktedirler Spartaküs’e,  başka bir tarih yazılmış olmaz mıydı insanlık için.

Kapıdır iktidar, açıp, insanlara hayata tabiata saygı içinde ulaşabilirsiniz ya da üstünüze kapatıp gününüzü gün eder ömür törpülersiniz parıltılı karanlıklar içinde.

Marx’izm de bir kapıdır açıp insanlarla kucaklaşabilir, ve yürüyüş eyleyebilirsiniz ya da üstünüze kapatıp, kitap broşür makale, alıntı kurdu olursunuz da kurusunuz çürürsünüz kendinizi kapattığınız odalarda.

Kemalizm de bir kapıdır.

Anamalcı düzene karşı, parayı ve malı serveti ana belleyip belletenlere karşı çıkıp o kapıdan, duman almış dağbaşlarını aşarak suya ulaşmak için Ferhat olur indirirsiniz kuşları suya ya da kırtasiyeden bir bayrak alır dikersiniz kapınıza kalırsınız içinde karanlık ve yalnız