UBP’nin 21’nci kurultay neticeleri, sağ kanattaki dengeleri ve stratejileri de değiştirdi.  Geçen Pazar günü yapılan dört başkan adayının yarış sonrasında ikinci tura kalan parti başkanı Hüseyin Özgürgün’le eski maliye bakanı Ersin Tatar’ın kalması hiç de sürpriz değildi.  Çünkü taban o mesajı veriyordu.
Ersin Tatar’ın bu yarıştan en yüksek oyu alarak birinci çıkması sonrasında gözler Faiz Sucuoğlu ile Sunat Atun’a çevrilmişti.  Herkesin kafasındaki soru şuydu:
“Şimdi Faiz Sucuoğlu ile Sunat Atun ne yapacaklar?”
Bu düşünceler sürecinde birinci turun belli olmasının akabinde Faiz’le Sunat açıklama yaptılar:
“İkinci turda kesinlikle bizim adayımız Ersin Tatar olacaktır.”
Herkesin kafasındaki sorunun yanıtıydı bu esasında.  Verdikleri karar doğrultusunda herşey daha berrak ve daha net ortaya çıkmıştı.  Bu kez de gözler Hüseyin Özgürgün’e çevrilmişti:
“Faiz’le Sunat’ın net ve somut tavırları, Hüseyin Özgürgün’e ne karar aldıracak?  Yola devam mı, yoksa yarıştan çekilmek mi?”
Oydu buydu derken Hüseyin Özgürgün’ün basın toplantısı yapacağı haberi duyuldu.  Bu haberi duyunca şöyle düşünmüştüm:
“Hüseyin Özgürgün kesinlikle bu yarıştan çekilecek.”
Nitekim öyle oldu ve adeta akan suyun sesine kulak vererek ikinci tur yarışından çekildi ve görevi Ersin Tatar’a devretti.
Her ne olursa olsun...  Bu dört tane pırıl pırıl genç politikacının olgunlukları, birbirlerine olan saygıları ve duruşları, takdirin üzerindedir.  O bağlamda Hüseyin Özgürgün akan suyun sesine kulak vererek görevi Ersin Tatar’a devrederken, çok büyük erdemlik göstermiş ve çok büyük de takdir toplamıştır.
Şayet Hüseyin Özgürgün “Ben ölümüne bu yarışta varım” deyip de ikinci tur yarışını sürdürseydi, çok büyük bir prestij kaybedecek ve bütün partililerin gözünden de düşecekti.  Gerçekte önümüzdeki fotoğrafı Hüseyin Özgürgün gayet net ve somut şekilde görmüştür.
İşte herşey belli.  Hüseyin yedi bin oyun 2000’ini aldığına göre, demek oluyor ki partinin beş bin üyesi senin bu başkanlığı sürdürmeni istemiyor.  O nedenle partililer Ersin Tatar’ı işaret etmiştir.
Sanırım en büyük rahatlamaya tüm partililer ve delegeler kavuşmuştur.  Özellikle kırsal yöredeki köylü, çiftçi ve hayvancı partililer, bu Pazar yapılması tasarlanan ikinci tura gelmekten kurtulmuş oldular.
Bundan sonra ne olacak?
Teamül gereği, yarın olası bir hükümet krizinde kesinlikle başbakanlık görevini Ersin Tatar üstlenecektir.  Ersin Tatar’ın parti içindeki dengeleri çok iyi koruyarak yoluna devam edeceğini düşünüyorum.  Bunun da ötesinde, bütün partililerini, kendisine destek veren ve vermeyeni kucaklayacağını da ayrıca düşünüyorum.  Zaten kucaklayıcı olmasa ve bir kin duvarını önüne örse, herhalde siyasetteki ömrü pek uzun olmaz.
Şu siyaset ne kadar nankördür, görür müsünüz?
Bu sorumu kendime sorarken, şöyle düşünüyorum...
“Şu parti başkanlık koltuğundan kimler geldi, kimler geçti...”
UBP Kurucusu merhum KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş sonrasında, merhum Nejat Konuk, merhum Osman Örek, merhum Mustafa Çağatay, KKTC 3’ncü Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Tahsin Ertoğruloğlu ve Hüseyin Özgürgün...  Şimdi de Ersin Tatar...
Belki bir gün gelecek aynı sözleri onun için de kullanacağız.  Bilemiyorum.  Uzun zamandan beri parti içinde hizmet veren bir milletvekili ve başarılı bir iş adamı olarak bu görevinde uzun zaman kalabileceğini de düşünüyorum, Ersin Tatar’ın.  O bağlamda geleceğin Cumhurbaşkan adayı da olabilecektir, belki de.
Bu yeni süreçte iç ve dış politikada izlenecek politikalar çok önemlidir.  Olası bir hükümet krizinde UBP’nin iktidara gelmesi ne getirecek, ne götürecek?
Özellikle dövizden kaynaklanan ekonomik krizler, UBP’nin önünde dönüp duracak bir anafor gibi büyük bir karmaşa, başarı grafiğini de hayli etkilecektir diye de düşünüyorum. Dış politikada KKTC temel alınmak üzere, Rumların değişmezliği karşısında, herhalde Cumhurbaşkanı ile bir paralellik arzedecek.  Başka çare yok.  Çünkü karşımızda uzlaşmaz bir cemaat vardır.  O bağlamda UBP’nin dış politikada bir farklılık göstereceğine ihtimal vermemek lazım.
Her ne ise.  Gün ola harman ola... Hayırlısı olsun.