CTP’nin “erken seçim ve hodri meydan” mesajları, UBP tarafından kabul görünce ve 7 Ocak 2018’de erken genel seçim yapılınca işte sonuç böyle olur.

            Kabul eltmek lazım...  UBP’nin bütün adayları donanımlı insanlardı.  Bir yerde “kaliteli adaylardı” da diyebiliriz.  Halk bu fotoğrafı çok iyi okudu ve UBP’yi yine ezici bir çoğunlukla birinci parti yaptı.

            Bu seçim sürprizlerle dolu bir seçimdi.  Özellikle CTP, bütün eski ve deneyimli siyaset adamlarını sahneden indirmiş ve onların yerine, kendilerince genç insanları aday yapmıştır.  CTP’nin en büyük kaybı, bence Dr. Sibel Siber’in aday olmamasıdır.  O listede deneyimli ve bir ırmak gibi akan Ferdi Sabit Soyer, Ömer Kalyoncu ve dahaları yoktu.

            CTP’nin kan değişiminde veya başkanlık değişiminde zaten bir sarsıntı yaşanmıştı.  Tufan Erhürman akademik donanımları ve güzel fikirleri ile bu partinin başına geçerken, sanırım bazı eski partililer bir kenara çekilmeyi uygun görmüşlerdi.  O “bir kenara çekilme”nin kökünde Erhürman’a karşı bir tepkiydi hatta diyebiliriz.  Sonay Adem o tepkicilerden biriydi mesela.  Sonay Adem gibi birisinin Mağusa listesine girmeyip, siyasi geleceğini başka partide görmesi, bir yerde CTP’nin yaprak dökümü noktasına geldiğini gösteriyordu.

            Çıkan sonuçlardan CTP hayli ders alacağa benzer.  Ama yine de koalisyona alternatif bir partidir, doğruyu söylemek gerekirse.

            Gelelim Halkın Partisi’ne...  HP, “Temiz siyaseti” kendilerine temel anlayış üstüne bina ettikleri bu anlayışla, büyük bir başarı elde etti.  Halbuki bu partinin başkanı Kudret Özersay’a bir zamanlar parti kurup kurmayacağını sorduklarında, “Ben siyasi bir parti kurmayı düşünmüyorum” demişti.  Ama neticede bir siyasi parti kurdu ve ilk seçimde de büyük bir başarı elde etti.

            Çıkan sonuçlar kamuoyuna yansıyınca, Özesay şöyle bir açıklama yapmıştır:

            “Biz, kurulacak hükümette yer almayacağız.”

            Tabii o “temiz siyaset” anlayışı ile halkı etkilerken, bu kez halk şunu sormayacak mı kendilerine:

            “Sayın Özersay, bir partinin hedefi, meclise girmek ve sırası geldiğinde de ya tek başına hükümet kurmak, ya da koalisyon ortağı olarak hükümete girmek değil mi?”

            Gerçekten tuhaf bir durum. 

            Öyle görülüyor ki meclis aritmetiği kilitlendi ve hükümet kurmada da hayli zorluk yaşanacak gibi.  Hal böyle iken, hani derler ya, “yükünü havaya yığdı” diye...  O bağlamda HP de yükünü havaya yığmış gibi.

            Halkın Partisi ve başkanı Kudret Özersay bu düşüncesinde ısrarda devam ederken, yarın Ankara’ya çağrılıp, “Bu hükümete girmek zorundasınız Sayın Özersay.  Bu, Ankara’nın talebidir ve Ankara da bunda sırarlıdır.  Çünkü Ankara  Kıbrıs’ta bir hükümet krizi yaşamak istemez” derlerse ne yapacak?

            Ankara’ya da kafa  tutacak mı?.  Ankara’ya da “Hayır” mı diyecek?

            TDP’nin %7.6 gibi bir oyla sandıktan çıkması büyük bir başarı değildir.  Belki bölünmeselerdi, Çakıcı grubu da aradıklarını eski partileriyle birlike kendilerini mecliste bulacaklardı.  Bu da siyasi bir hata. Veya siyasi hırsın kurbanları...

            Halkın %40’ı neden sandığa gitmedi?

            Bunu sorgulamak lazım.

            Bence halkın politize olmamış ve memleket manzaralarını hazmedememiş bu kesim, o nedenle sandığa gitmemekle bütün siyasileri protesto etmişlerdir.  Halbuki seçimde oy vermek, vatandaşlık görevidir. Ama gelin görün ki, büyük bir kitle sandığa gitmemiş ve seçimin kaderini etkilemişlerdir.

            Sanırım o çarşaf kadar kocaman seçim pusulasını insanlar görünce ve karma oyun içinden çıkamayacaklarını anlayınca sandığa gitmekten vazgeçmişlerdir.  Mesela o karmaşık sistemden pek anlayamayan bir kesim de, sırf oyunu kullanmak için yatkın olduğu partiye sadece bir mühür basmışlardır.

            Sandığa gitmemek de marifet değildir.  Sandığa gitmemekle memleketin kaderinin olumsuz gelişmesine katkı koyduklarının farkında değil bu seçmen kardeşlerimiz.

            Velhasıl bir seçim daha böyle geçti.  Seçilen seçildi seçilmeyen seçilemedi.  Şimdi gözller mecliste yapılacak yemin töreninde.  Ondan sonrası da hükümet kurma görevi ile oluşabilecek veya oluşamayacak hükümet meselesinde.

            Haydi hayırlısı olsun diyelim...