Amerika ve Rusya dünyanın süper güçleri mi.

Amerikaca diye bir lisan var mı.

Ya Rusyaca.

İspanyaca tek bir kelime bilen var mı, ya İspanyalıca konuşan kaç İspanyol, Katalan, Bask var.

Yunanistanca konuşan tek bir Elen gördünüz, duydunuz mu.

Türkiyelice, necedir, ya Alamanyaca.

Dünyanın bütün devletlerini sıralayıp sonuna ca eklemek olası.

Hepsi de komik ötesi.

Japonyalıca olmadığını, olamayacağını bildiğiniz halde niye Kıbrıslıca diye bir salaklığın peşindesiniz.

Olmaz işte olamaz.

Devletler halk yaratamaz ve fakat halklar devlet kurar. Buna paralel olarak da lisanlar devlet adı, coğrafya adı ile anılmaz.

Lisan ile halk ayrılmaz, ayrılamaz ikililerdir.

Fransa’da ana lisan Fransaca değil, Fransalıca hiç değil. Fransızcadır. İngilizler de İngilterelice, ingilterilice değil, ana lisanları olan İngilizce konuşurlar.

Komşularımız olan Kıbrıs Elenleri arasında, Kıbrısca ya da Kıbrıslıca konuşan ya da bu uyduruk, maskaralığın peşinde koşan tek bir kişi yoktur.

İş bize gelince, lisan, kültür, millet, devlet konularında hiç ama hiç kafacıklarını yormadıkları kesin, entel takılma ve daha kötüsü, geçmişlerinden ve atalarından nedense utanmaktan muzdarip olan sayıları ancak da yüz,  yüz elli olan birey kendilerini inatla zorlamaya devam etmektedirler.

Onlara merhaba, selam desek, merhaba deyecekler Türkçe, kalimera dense, kalimera diyecekler elence ve fakat her iki halkın da ayni coğrafyada yaşamasından kaynaklanan ortak kullanılan kelimeleri inatla, üstelik de ahmakça bir inatla öne sürerek Kıbrıslıca ya da Kıbrısca diye bir lisanın varlığını kanıtlamak için çırpınacaklar.

Tez zamanda sağlıklarına kavuşurlar umarım.

Lisan ve millet üzerine düşünmek boyun borcudur.

Lisanını doğru düzgün, inceliklerine vakıf olmadan konuşmak meramın anlatılamamasından başka bir sonuç doğuramaz.

Bu günlerde, devlet milet kavramları ile, olanaklar ve hürriyet kavramları üzerinde ana lisanın incelikleri ile derin derin düşünmek şart.