Ülkemizin yetiştirdiği ünlü fotoğraf sanatçısı ve şair Ersin Taşer dostumu maalesef kaybettik.  Onun gidişine ne kadar üzüldüğümü kelimelerle ifade edemem. Bir haftadan beri yoğun bakımdaydı ve hep yoğun bakımdan çıkmayı hayal etti.  Yıllardan beri her gün kendi kendine insülin iğnesi yapıyordu. Hatta kalp sorunları da olduğunu biliyordum.  Oldukça da kilo almıştı.  Her zaman kendisine telkinde bulunurdum.  “Bu kiloları vermelisin” derdim kendisine.  Çok uğraştı ama o kilolarını veremedi.

            Hastaneye yattığında öğrenmiştik damarlarının şekerden hayli yıprandığını.  “İnşallah atlatır” diyordum eşine.  Ama atlatamadı maalesef.

            Kendisi ile son görüşmemiz, bir buçuk hafta öncesine rastlar.  Bana telefon açarak “Lütfen bana Denktaş’ın kitabını getir, birer de kahve içelim bizim balkonda” demiş ve o kitabı kendisine götürdüğümde çok mutlu olmuştu.

            Yarım saatten fazla balkonunda güneşte oturmuş, eski günleri yad etmiştik.  Giderken de, “Bekle sana biraz ekşi keseyim de hanıma götür” demiş ve bir gün evvel topladığı bir çanta dolusu limonu bana vermişti.  Sonra da arabama kadar gelerek beni uğurlamış ve “Kendine iyi bak” demiş, ben de ona aynı dileklerde bulunmuştum.

            İşe hayat “kendine iyi bak” demekle olmuyor maalesef.  Hiç beklemediğimiz bir anda ölüm kapımıza gelir ve bizi bu dünyadan alır götürür.

            Hemen hemen her gün onun durumunu eşine ve oğluna soruyordum.  Sadece ölüm gününde sormamıştım.  Çünkü eşi “Ersin iyidir” deyince rahatlamıştım. Yine de içimde bir korku vardı.  Ersin bize kötü bir sürpriz yapar mıydı?  Gerçekten de bizlere ve tüm sevenlerine kötü bir sürpriz yaptı.

            Bizim gençlik yıllarımız hep beraber geçmişti.  Yaşından çok olgun ve heyean dolu bir insandı.  Uzun yıllar Halkın Sesi Gazetesi’nde yazarlık yapmış ve sanat köşesini yönetmişti.  Onunla her buluşmamızda birbirimize yeni şiirlerimizi ve yeni çalışmalarımızı okur ve anlatırdık.

            Bizim sanatçı grubunda Oktay Öksüzoğlu ve çellist Ali Şenol da vardı.

            Hani derler ya “Hayat insanları bir yerlere sürükler” diye...

            Hayat hepimizi bir yerlere sürüklemişti. İnsan evlendikten sonra şartları da değişiyor.  Hepimiz de evlenip çoluk çocuğa kavuşmuştuk.  Ama hiç kopmadık.  Ali Şenol İzmir’e yerleşmiş ve o da dört yıl önce sanatçı eşini kaybetmişti.

            Zaman içinde Ersin kardeşim fotoğraf sanatını hayli ilerletmiş ve pek çok şahane resimler çekmişti. Hafta geçmezdi bana yeni resimlerini atmasın.  Mersin’de bir yazlığı vardı.  Israrla onlara misafirliğe gitmemizi arzu ederdi ama bir türlü gidemedik maalesef.

            Mersin’de bulunduğu süre zarfında sık sık sahile gider ve balıkçıların resimlerini çekerdi...  Bir de balıkçı teknelerinin etrafında uçuşan aç martıları çekerdi.  Bana armağan ettiği fotoğraf albümleri anılarımda kaldı.  Hep o resimlere bakarak onu anmaya ve hatırlamaya devam edeceğim, aziz dostumun.

            Bir ara sigorta şirketine sık sık giderdim...  O gidişlerde bir tuval alıp boyalarımla birlikte kendisine bir tablo yapmıştım. Mavi çiçekleri ihtiva eden tablo...  Tablodaki mavi çiçekler onun salonundaki mavi takımlara uyum sağlıyordu.  Ne kadar mutlu olmuştu kendisine o tabloyu yaptığımda.  O günlerdeki çalışma sürecimde karanlıklar içinde ışık gibi parlayan bir portremi çekmişti.  Belki derdim kendisine... Belki bu dramatik fotoğrafın bir tablosunu yaparım.  Lakin o hayatta iken maalesef o tabloyu yapamadım ama o, benim çiçek tablomu evinin en gözde yerine asmış ve gelene gidene göstermişti.

            Keşke sevgili Ersin daha da yaşasaydı ve ona bir değil, bin tane resim yapsaydım.  İşte “keşkeler”le hayat gerçeklerinden kaçamayız.

            Herkesin Allah’a bir can borcu vardır. Günü gelince herkes o borcu Allah’a öder ve bu dünyadan çeker gider.  Dünyadan giderken de, ardında pek çok anı bırakır.  Acı tatlı anılar...

            Sevgili dostum Ersin Taşer’le geçen günlerimi ve anılarımı hep hatırlayarak onu belleğimde ve yüreğimde yaşatacağım bundan sonra.  Onun arkada bıraktığı mükemmel evlatlar, mükemmel bir eş ve eserleri hep önümüzde olacak ve o da, toplumdaki saygın yerini koruyacak.

            Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine ve tüm sanat dünyasına başsağlığı dilerim.

            Yattığın yer cennet olsun, benim güzel kardeşim Ersin!