Kendimize KKTC adıyla kurduğumuz ve içinde ömür törpülediğimiz bu birlikteliğe, bu örgütlenmeye bir DEVLET  aşısı vurmak ertelenemez boyun borcumuzdur.

Bu konuda ilk adımı atmak KKTC meclisinin, hükümetinin, partilerinin görevidir.

Meclis. devletin devlet olduğunu önce kendine sonra da hükümetlere ve partilere, anayasal örgütlere ( ki kendileri ve ahali bu örgütlere sivil toplum örgütü yanlış adını takmıştır, bunlar resmen anayasal örgütlerdir, başkanları yönetim kurulları, genel kurulları ve en önemlisi de yasa ve tüzükleri var, sivilliğin yasası ve tüzüğü başkanı genel kurulu olmaz olamaz ) seçmenlere, çocuklara gençlere ve ülkemizdeki turistlere, konuklara, elçiliklere temsilciliklere konsolosluklara göstermelidir.

Devletin devlet olması için otorite şarttır ve bu otorite, Başbakan, hükümet, kaymakam, mahkemeler, polis asker vs vs otoritesi değil YASALARDIR.

Yasaların otoritesi zora değil adalete yaslanır ve adalete yaslanmayan zor haydutluk anlamını yüklenir.

Meclis yasaların niye yasa olduğunu bir an önce içselleştirmeli ve önce kendisi bu yasalar karşısında boynunu inceltmeli ve sonrasında da hiç kimsenin hatırcığına bu yasaların yok sayılamıyacağını kavramalı kavratmalıdır.

Elbette ki bu yasaların arasında değiştirilmesi, günün ve hayatın şartlarına uyumlulaştırılması gerekenler vardır.

Örneğin : 18 yaşına kadar okula gitmek mecburidir yasası, gelmiş geçmiş hükümetler bu yasanın gerektirdiği, yerinde eğitim, ve beceri kazandıran eğitimi yıllarca gerçekleştiremediği, ve lise bitirmiş gençlerimizin okullarında edindikleri bilgi ve beceri birikimi ile aslında bir iş olmayan ODACI olmaktan başka bir özelliğe sahip olamadıklarından hareketle,  ilkokul 3 sınıfta karnesinde herhangi bir dersten 7 olan öğrenciyi, yasal zorunlulukla mesleki eğitime yönlendirmenin yolunu, devlet ve esnaf ile birlikte bulmalı, oldurmalıdır ( konu hakkında ayrıntılı konuşmak isteyen bakanlık yetkilileri bana ulaşabilir konuşuruz )

Devlet, ilkokul ortaokul ve liselerde sınıf geçmeyi zorlaştırmalı, öğrenci için gerekli asgari eğitim disiplinini sağlamalı, çocukların ve gençlerin, bir yandan ufkunu açıcı bir yandan da meramını anlatabilecek yetiyi sağlaycak olan  dersleri ele alıp, müfredat dediği şeyi günün koşullarına uyarlamalıdır. 

Her köye ilkokul yeniden hayata geçirilmeli bütün okullar ve köy okulları özel okullar kalitesine çıkarılmalıdır             

7x8 in kaç ettiğini hesap makinesinin icadından sonra müfredatda tutmak, ders diye okutmak ne kadar abes ise, internet çağında İtalya’nın yüzölçümü, Nil nehrinin uzunluğu,  Fatih Sultan’ın beyaz atı, gibi şeylerin de ders olarak yürürlükte olması abuktur sabuktur.

2018 yılında sendikasız işçi çalıştırmak gibi bir karabasan ile bütün hakları devlet ve yasa güvencesinde olan memurların sendika mecburiyeti de o karabasanın beşbeteri bir karabasandır günümüz ve yarınlarımız için.

Tarımsal üretim mutlaka devlet tarafından yeniden planlanmalı ve üreticiler ürünlerinin kesin olarak tarım kooperatifleri tarafından emeklerini karşılayan bir fiyatla satın alınarak değerlendirileceğini bilmeli bundan emin olmalıdırlar. Bu da köylerin üretim ve pazarlama kooperatifleri ile günün koşulları çerçevesinde yeniden tanışması demektir.

Ben BİREYİM, arazi benim, para benim istediğim yere villa, rezidans kondururum , satarım anlayışına son vermek de devlet için gereken bir aşı bileşenidir

Ticaret erbabının, ticari işlemleri mutlak ve titiz bir şekilde incelenmeli, kazanç mutlaka vergilendirilirken bu verginin affı, ertelenmesi söz konusu bile edilmemelidir.

Siyasete meraklı olanların, siyasette kaşarlanmalarına izin vermeyecek yeni bir seçim ve siyasi partiler kanunu çıkarılmalı ve hiçbir partilinin  2 dönemden fazla aday olamıyacağı bir yol bulunmalıdır.

Ve daha niceleri.

Evet devlet olma aşısı için şimdilik önerilerim bunlar.

Keyfciğiniz bilir.