Haydi dişinizi sıkın...   Sağlık Bakanı Pilli açıklama yaptı.  Çok yakında gerek Türkiye’den, gerekse AB’den aşı geliyormuş.  Haydi hayırlısı diyelim.

            Mart’tan beri yaşanan ölüm korkusu, adeta aşıyı bir can simidi olarak görüyor insanlar.  Haksız da değiller hani.  Geçirdiğimiz psikolojik travma hiç de yabana atılacak travma değildir.

            Galiba bizim küçücük ülkemizdeki “kapanma” operasyonu ötesinde, bizi en çok etkileyen büyük ülkelerdeki ve Türkiye’deki ölümler ve hastalığın yayılmasıydı.  Hala daha bizi etkiliyor maalesef.  Hele bir aşı işi yoluna girsin, ondan sonrası Allah kerim.

            Aşı üzerine çeşitli yorumlar yapılıyor.  Hatta aşıya çekince koyanlar da var.  “Hele bir aşılama başlasın, etkilerini görelim, aşıyı ondan sonra yaparız” diyenler de az değildir.

            Fakat bazı bilim adamlarının aşı üzerine cesurca yaptıkları açıklamalar, gerçekten moral vericidir.  Bazı profesörler “Aşı gelir gelmez ilk ben olacağım” diyorlar.  Aşıya olumsuz bakan tıp adamı pek az. 

            İnsan gerçeklerle yüzleşince daha bir mantıklı karar verebiliyor.  O mantıklı düşünce nedir?

            “Ya aşı olacak, hayatınızı kurtaracaksınız, ya da ölümü bekleyeceksiniz.”

            Gerçek bu değil mi?  Başka çareniz var mı?  Adeta nal ile mıh arasında sıkışmış gibi bir durumumuz var.  Fakat ben de aynı ifadeyi kullanabilirim kendim için.

            “Aşı gelir gelmez ben de aşılanacağım.”

            Bitmiş olan bir hayatı kurtarmak adına, can simidi gibi aşıya sarılmak zorundayız.  Dünyada nice salgın hastalıklar yaşandı ve milyonlarca insan öldü tarih boyunca.  Ama o zamanlar tıp diye bir şey yoktu.  Veya tıbbın bu kadar geniş bir etki alanı yoktu.  Tıbbın bu kadar gelişmiş olması bir yana, bütün dünya da baş edemedi şu virüsle.  Neticede bulunmuş olan aşılar, dünya sağlık örgütlerince denetlenerek onaylanıyor ve insanlara aşı işlemi öyle başlıyor.

            Aşı olmamayı düşünen bazı insanların kafasındaki soru ve psikolojik tedirginlikleri şöyle gelişiyor:

            -Acaba aşı sonrasında çekik gözlü olur muyum?

            -Acaba aşı olumsuzluklar yaratır ve bütün hormonal dengemi bozar mı?

            -Acaba aşı bütün insan vücudunda yoğun kıllanma yaratır mı?

            -Veya aşı insanların cinsel gücünü yok eder mi?

            Bu soruları sorarken aklıma birşey takıldı.  İnsanlar aşı sonrasında cinsel güçlerinin kaybolacağını düşünürler de, cinsel güçlerinin artacağını neden düşünmezler.  Belki de asırlara sığmayan yaşlılığın anahtarı bu aşı olacaktır.  Tabii ki bu da insanı gülümsetiyor.

            Koronavirüs belası hayatımıza girdikçe, sanatsal olaylar da ironik bir biçim kazanmaya başladı.  Özellikle karikatürcülere pek çok malzeme çıktı.  Bundan sonra çekilen filmler ve sahneye konacak tiyatro eserleri de biçim değiştiriyor içerik olarak.

            Nasıl ki bir zamanlar aids mikrobu yayılıp insanların hayatını kötü yönde etkilemeye başladı, hovarda erkeklerin dostundan veya konsümatrislerden kaptıkları aids virüsünü eşine de taşıdı...

            Bu gibi durumları düşünce ortaya nice dramatik malzeme çıkıyor.

            Ankara’da bir dostumla konuşuyordum... Sosyal ve kültürel yaşantıları hayli yüksek insanlar...  Bir sitede villaları var.  Fakat bir gün kendilerine kahve içmeye giden komşuları konfeksiyoncu bayan onlara gidince, işte o zaman hemen mikrobu kapmışlar ve bütün yakınlarına bulaştırmışlar.

            Yani neyin ne zaman, nasıl olacağı belli değil.

            Bir de şu geliyor aklıma...

            Virüse bulaşan insanlar neden virüse bulaştıklarını başkalarından gizliyorlar.  Şayet siz bulaşmışsanız, özgürce sokaklarda dolaşamazsınız ve kimseye de misafirliğe gidemezsiniz.  Bu kurala uymayanlar, hem kendi çevresine, hem de bütün insanlığa zarar veriyor demektir. 

            Çevresinde virüslü insanlar olduğunu tespit edenler, evlerine kapanarak kendilerini bir süreliğine izole etmeleri yerinde bir karar.  O bağlamda risk taşıyorsanız, neden gizleyesiniz ki, virüs taşıdığınızı veya taşıma riskine sahip olduğunuzu?

            Herşey bir yana...  Önemli olan aşının gelmesi ve bütün halkın aşılanarak bu beladan kurtulmasıdır.