Bugüne kadar hayatımızın her kesitinde Ulu Önder Atatürk’ün var olduğunu söylersek hiç de yalan ya da yanlış olmaz herhalde
Türkiye’de geçmişte ve çok yakın tarihte yaşanan rejimsel değişim ve farkındalıklar, bize Atatürk’ün ve O’nun büyük fikirlerinin çok önem arzettiğini gösterdi.  O bağlamda Türkiye’nin bütün dinamiklerimiz, hep Atatürk sevgisine dayanmıştır.
Bazı sorular sorarak Atatürk gerçeğini daha net görebiliriz.
Atatürk kimdir?
Atatürk nedir?
Atatürk “niçin”dir?
Atatürk nasıl bir güçtür?
Atatürk, doğduğu günden O’nun sevgisiyle bir kar topu gibi yuvarlandıkça büyüyen ve bütün gönüllere yerleşen “Atatürk Kanunu”dur, Atatürk ilke ve devrimleridir, Atatürk anlayışı ve O’nu tanımadır.
İşin özünde ne vardır bilir misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı, tek bir siyasal parti mensubu Atatürk’e karşı tavır almamış, O’nun ilkeleri ile var olmuş ve O’nun çizdiği yolda yürümüş, hatta siyasal ideolojiler ne olursa olsun, mutlaka Türkiye Cumhuriyeti’nin dimdik ayakta kalma ve bu Cumhuriyetin ilelebet yaşatılması adına bir bütün olarak hareket edilmesidir.
Zaten Türkiye’yi vatan yapan da bu gerçektir.
Kimsenin aklından geçmez bir an bile Atatürk düşüncelerinden ve O’nun gerçeğinden uzaklaşmak.
İki yol önce Türkiye’de yapılmak istenen darbe gibişimi, yine Atatürk düşünce ve vatan sevgisi ile aşılmıştır.
O darbe görüntüleri zaman zaman televizyon ekranlarına geldiğinde, halkın iradesinin ve Atatürk, bayrak ve vatan sevgisinin ne kadar büyük olduğu gelir akla.
Bir kısım fetöcünün gerçekleştirmeyi planladığı darbe girişiminin üzerinden kaç dakika, kaç saat geçmişti ki...
Canlarını avuçlarına alarak o darbecilerin tankları üzerine çıkarak “İşte biz, bu vatanın, Atatürk’ün çocukları buradayız.  Gelin öldürecekseniz öldürün ama bizden sonra akın akın gelecek milyonlarca insan, size şu darbeyi yaptırtmayacaklardır” demişlerdir.
Bir milli günde veya Ata’nın ölüm yıl dönümünde Anıtkabir binlerce insanla dolup taşar ve o sevgi seli bütün Türkiye’yi sarar.
Sanırım o darbe olayından sonra Türk halkı, daha bir dört elle Atası’na sarılmış ve o manevi güç, kendini göstererek güçlü bir varlık haline dönüşmüştür.  Adeta Allah’a tapar gibi O’na tapar olmuştur.
Zaman zaman Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği mesajlar da, “Atatürk’ün izinden yürümek zorundayız” mesajlarıdır.
Bugün Türkiye üzerinde oynanan binlerce oyun vardır.  O oyunlar, güçlü ve sağlam Türk iradesini yıkmamış ve yıkamamıştır.
Ne döviz krizleri, ne ambargolar, ne “doğuya açılmayınız” telkinleri, ne de aba altından gösterilen sopa gibi, “AB’ye girmek için elimizi öpeceksiniz” mesajları yıldırmıştır koca Türk milletini.  Ne de ABD Başkanı Trump’ın tehditleri.
Elbette böyle büyük çatışmalarda ulus olarak bir bütünlüklü tavır sergilemişiz.  Şayet bugün çok büyük bir döviz ve ekonomik kriz yaşanıyorsa, elbette Türkiye bu işin de üstesinden gelecek ve aydın günlere ulaşılacaktır.
İlk kez okula başlayan çocukların minicik parmaklarındaki kalem, beyaz kağıda “Atatürk” ismini yazar.
Hep o yürekle kendilerini yetiştiren yeni nesiller, Atatürk sevgisini yüreklerine ve beyinlerine işleyerek kendilerini var ederler.
Hani zaman zaman “Sağlam bir gençlik yetiştireceğiz” deriz ya...
İşte o sağlam gençlik, Atatürk yolunu izleyen ve onun fikirleri ile kendini var eden yeni nesildir.
Kaç yaşına gelirseniz geliniz, mutlaka sizin geçmişinizde Atatürk olmuş ve yine olacaktır.
Kısacası Türk insanının yüreğindeki Atatürk değil mi başarmanın kapılarını açan ve sonsuz ufuklara doğru yol alan?
Özetle,  Atatürk’in çok büyük bir manevi değerleridir. İşte o değerdir Türk Ulusu’nu ayakta tutan ve yol gösteren.  O yol, sağlıklı bir yoldur.
Burada milliyetçilik nutukları atmıyoruz.  Türkiye gerçeğinde Atatürk ilkelerinin her Türk’ün benliğinde şekillenen bir güç olduğuna vurgu yapıyoruz.  Bu bir hatırlatma mı?  Evet hatırlatmadır.  Bunları söylemek “milli nutuk atmak” veya milliyetçilik havarisi kesilmek değildir.