Çok değerli dostum sevgili Hasan Nidai Mesutoğlu’nun ani ölümü  bizleri ve tüm sevenlerini derinden üzdü.  Henüz genç denecek yaşta ve mesleğinin doruğundaki Hasan, bu zamansız gidişinin muhasebesini yapmak hayli zor.

Onunla tanışmamız çok uzun yıllara dayanır.  Genç ve adeta bıyıkları yeni terleyen gencecik bir fidan gibi çiçeği burnunda bir avukat olarak adaya döndüğünde,  meslek hayatında bir yerlere gelmek için kendi hesabını kitabını yapmış ve istikrarlı, ahlaklı ve düzeyli avukatlığı ile ta buralara kadar gelmiştir.

Sanki acelesi varmış gibi nasıl da çekti gitti bu dünyadan?  Tuhaf birşey.  Hem de çok tuhaf birşey....

İnsanların kabul ettikleri ve edemedikleri bazı gerçekleri vardır.  Hasan kardeşimin gidişi, o kabul edemediğim gerçekler içinde yer alır.  Hani kadere kimse karşı gelemez dedikleri bir durumun görüntüsünü veriyor geçmişi ile...

Avukat Hasan Nidai Mesuoğlu’nun en aktif görüntüleri, siyasete soyunduğu günlerdi.  Önce UBP’de şansını denedi, sosnra da rahmetli Raif Denktaş’la bir kader birliği yaparak Sosyal Demokrat Partisini kurdu.

Şayet bana sorarsanız onun siyasi çizgisini, ben de size, “O katıksız bir sosyal demokrattı” derim.

Gerçekten görüntüsü onu veriyordu.  Hiçbir zaman haksızlıklara boyun eğmedi ve o haksızlıklara tahammül edemedi.  Gerek UBP’de, gerekse SDP’de uğradığı siyasi ihanetlere karşı zaman zaman fevri çıkışlar yaparak kendini gösterdi.

Sosyal Demokrat Parti niçin ve neden kurulmuştu?

Anımsıyorum...

1981 Genel Seçimlerinin yapılması aşamasındaydık.  Pek çok değerli insan UBP’den aday adayı olmuş ve türlü oyunlarla o değerli insanlar liste dışı kalmışlardı.  Liste dışında kalanların başında rahmetli Raif Denktaş vardı.  Raif de haksızlıklara boyun eğmeyen bir politikacıydı.  UBP Genel Sekreter Yardımcısı olduğu günlerde parti içindeki olumsuzlukları dillendirdiği için partideki klik, onu hedefe almıştı.  Nitekim Raif, listeye girememiş ve isyanlarını siyasi çıkışları ile göstermişti.

İşte o günlerdi ki bir kısım arkadaşı ile Sosyal Demokrat Parti’yi kurmuş ve yeni partisine kurumsal bir yapı oluşturmuştu.  Yeni partinin merkezi, eski kız lisesinin binasıydı.  O binayı çalışma merkezi yapmalarının nedeni, en yakın arkadaşı Avukat Hasan Nidai Mesutoğlu’nun orada avukat yazıhanesi bulunmasıydı.  Park sorunu yoktu.  Geniş bir mekan vardı.  Zaten Kız Lisesi binası, Hasan Nidai’nin kayınpederi rahmetli Ahmet Sami Topcan’ın kirasındaydı.  Yani bina açısından hiçbir sorunları yoktu.

Gerçekte politika soğukkanlılık ve deneyim ister.  Gerek Raif, gerekse Hasan’ın örgütlenme açısından pek deneyimleri yoktu.  Kendi inisiyatifleri ile oluşturabildikleri kadar bir örgütsel yapı oluşturmuşlardı.  Lakin mesele adaylık belirlenmesine gelince, o zaman parti henüz faaliyete geçmeden dağılma ve parçalanma noktasına gelmişti.  Bir diğer deyişle seçimlerde başarılı olamamışlardı.

KKTC Kurucu Meslisi oluşturulurken merhum Raif, babası Rauf Denktaş’ın kontenjanından meclise girmişti.  Rahmetli Hasan Nidai Mesutoğlu da kendi dava dosyalarına dönmüştü.

Zaman zaman Hasan’la Sarayönünde tavla partileri yaparken hep bu geçmişi konuşur ve isyanlarını açığa vurudu.  Nedense normal konuşmalarında bile haksızlıklara isyan eder, kendini frenleyemezdi.  Lakin bizler onun o alışkanlıklarına alışmıştık.

Bazen de ben giderdim onun yazıhanesine ve eski günleri yad ederdik.  Bana anlattığı çok ilginç bir anısı vardı.  Öğrencilik yıllarında Türkiye’deki sağ-sol çatışmalarının arasında  kalışını, o girdaptan nasıl kurtulduğunu ve öğrencilerin ne kadar büyük bir açmaz içinde olduklarını anlatırdı.  Gerçekten o günler, zor günlerdi.

Lefkoşa merkezine gittiğim zaman, daima arabamı eski Kız Lisesi avlusundaki Selen Otoparka koyardım.  Onunla hemen hemen her gün karşılaşır ve memleketin ahvalini konuşurduk.  Bir de vurguncuları konuşurduk.  Makamlarını kötüye kullanan, hatta tereyağından kıl çeken nice çıkarcı politikacıları bile konuşurduk.  O konuşmada, “İşte memleket böyle oldu Osman Abi” derdi.

Hasan Nidai Mesutoğlu için diyebileceğim son söz şudur bana göre:

 “Nesli tükenen bir değer...”

Gerçekten Avukat Hasan Nidai Mesutoğlu nesli tükenen değerlerden birisiydi.  Onun gibi kişilikli ve dobracı, zayıfın yanında yer alan ve haktan yana olan kaç kişi gelip geçecek bu topraklardan?  Özellikle onun gibi...

Onu anlatmaya herhalde sayfalarım yetmez.  Yine de onun için birkaç satır yazmak istedim, ona karşı olan vefa anlayışımı sergilemek için.

Nurlar içinde yat, sevgili Hasan.  Seni anılarımızın ve kalbimizin en gözde yerinde saklamaya ve her zaman seni anmaya devam edeceğiz, güzel insan...

Kısacası sevgili Hasan bu zamansız gidişi ile hepimizi üzdü.  Allahtan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine başsağlığı dilerim.