Kıbrıs’ta bir Kıbrıslı Türk tarafından yayımlanan ilk Türkçe gazete tam 129 yıl önce 1889 yılında yayımlandı. Aradan geçen bunca yıllar içerisinde Kıbrıs Türk basını, Kıbrıslı Türklerin günlük tarihini yazdı, çizdi.
Günümüzün teknolojik gelişmelerine ayak uyduran basınımız, radyo, televizyon ve internet yayıncılığı alanlarında da küresel izlenme olanaklarını yakalamıştır. Bu nedenle, Kıbrıs Türklerinin yaşadıkları günlük siyasal dalgalanmalardan tutun, her türlü ekonomik ve finansal gelişmelerin, sosyal ve sportif olaylarımızın anında canlı olarak da yansıtılır olması bizleri sadece kendi aramızda değil, dünya nezdinde de izlenilir ve görünür bir toplumsal varlık yapmıştır.
İnsanlarımızın, yine çağdaş toplu iletişim araçları vasıtasıyla dış dünyayı da izleme, hatta sanal alanlarda sadece iletişim değil etkileşime de girebilmesi, ülke basınımızın da her zaman kendisini “yenilemeye” 
zorlamaktadır. 
Medya organlarının seslendikleri bireylerin, günümüz dünyasında birçok kaynaktan haber alma ve haber verme olanaklarına sahip olmaları, onları basında izledikleri mecraları konusunda çok daha seçici yapmaktadır.
Özellikler 1990’lı yıllardan sonra gücünü ve yayılma hızını neredeyse geometrik bir hızla artıran internet (bilişim ağları) yayıncılığı, birçok 
ülkelerde, yazılı geleneksel 
basının hem satış hem de reklam kaynaklarını olumsuz yönde 
etkileyerek, yüzlercesinin 
kapanmasına yol açmıştır. 
Kapanmak zorunda kalan geleneksel medya, elektronik ya da en popüler adıyla dijital platformlarda varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Kısaca, yüzyıllarca yayınladıkları reklamlarla ürünlerin satışlarının artmasını sağlayan basın yayın organları, kendi satışlarını ve algılarını artırmak için, pazarlamak için özel gayret içerisine girme durumunda kalmışlardır.
Yukarıda anlattıklarım küresel ölçekte basın-yayın dünyasının yaşadığı, içinde geçtiği bir durum. Kıbrıs’ta ve özelde kuzey Kıbrıs’ta da düşük ölçekte olsa da benzer durumların yaşanmış olduğu gözlemlenebilir. Şu farkla ki; tüm dünyada yazılı basın organlarının sayısı azalmıştır ve azalma trendi de devam etmekte olmasına karşın, Kıbrıs’ın kuzeyinde özellikle günlük gazetelerin sayısı artmıştır.
Halen 21 günlük gazete yayımlanmaktadır. Güney Kıbrıs’ta bu sayı 4’tür. Bu sağlıklı bir durum mu? Bu gazetelerin finans kaynakları bakımından değerlendirilmesi, satış sayıları ve reklam kayaklarının, sürdürülebilir olmalarına yeterli olup olmadığı sorulması gereken sorulardır.
Basının, demokrasilerin sağlıklı olarak sürdürülebilmesinde , bilgilendirilmiş  yurttaşlar topluluğu vasıtasıyla, özellikle iktidarların sorgulanması ve icraatlarının eleştirel bir yaklaşımla ele alınmasına olan yaşamsal katkısının günümüzdeki önemi daha da artmaktadır. Demokrasilerin 4. Kuvveti olan basının oynadığı rollerin zaman zaman, yasama, yürütme ve yargının de önüne geçerek, yarattığı güçlü kamuoyu baskısıyla, sistemleri de düzenleri etkilediği de günümüz demokrasilerinde gözlemlenmekte olan olgulardır.
İşte tam da basının demokrasiler için stratejik önemi noktasında, medya sektöründe çalışan 
gazetecilerin, emeklerinin karşılığını yeterince almaları, görevlerini daha tarafsız ve objektif yapmaları, 
demokrasinin 4. Gücünün işlevselliğini büyük ölçüde etkilemektedir. 
Sadece bu nedenledir ki, günümüzde devletler, gazeteciler ve tüm medya çalışanlarını ve gazeteci örgütlerini maddi açıdan destekleyen fonlar koymaktadırlar.
Ülkemizdeki gazeteciğin içinde bulunduğu koşullarda, yeterli ücretlerin ödenip ödenmediği bir tarafa artık daha sıklıkla, basın 
emekçilerinin sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarının yatırılmasında sorunlar hatta ihmaller yaşanmaktdır. 
Bu nedenle basın sektöründe çalışanların önemli bir sayısı gün içerisinde farklı işler yapmak, ya da birden fazla medya organında çalışmak durumunda kalmaktadırlar.
Ülkemizin medya sektörü ve çalışanlarının ele alınıp tartışılacağı ve çözümleri yönünde fikirlerin ortaya konulacağı bir MEDYA ÇALIŞTAY’ı düzenlenmesinde geç bile kalınmıştır. Sektörde yaşanmakta olan kriz çok yönlüdür ve gittikçe de derinleşmektedir.
Sağlıklı bir basın olmazsa, sağlıklı bir demokrasinin olması ve yaşatılması da olası değildir. 
KKTC basınında düşünce ve fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü göreceli olarak da olsa iyiye gitme 
zorundadır. 
Bu zorunluluğun özellikle yönetici erkler tarafından da algılanarak ve doğru değerlendirilerek, basınla yapıcı ve yaratıcı, destekleyici diyaloglara başlatılmasına olan ihtiyaç her zamankinden fazladır.