Belediyeler Birliği Başkanı Mahmut Özçınar’ın yapmış olduğu açıklamalar, hem düşündürücü, hem de üzücüdür.  Her sektörü etkilediği gibi şu virüs süreci, bütün belediyeleri de etkilemiştir ve etkilemeye de devam ediyor.

            İsterseniz şöyle bir bakalım Mahmut Öznaçar’ın vurgularına:

            “2021 bütçesinde belediyelere ayrılan katkı payı aynı kalırken, hayat pahalılığı yüzde 15 civarında artmıştır.  Personel giderlerinin oldukça ağırlığı bir yana, vergi toplamakta zorluklar çekiyoruz.”

            Kabul etmek lazım...  Belediyeleri ayakta tutan topladıkları vergiler, zamanında ödenen su alacakları ve aydınlatma, emlak gibi paralardır.

            Ekonomi için her zaman kullandığım ifadeyi burada da kullanacağım.

            Ekonomi domino taşlarına benzer.  Birisine dokundun mu, ötekiler de birbiri üzerine düşer.  Yani büyük ve altından kalkamayacak bir yıkım ve ekonomik güçlüklerle ekonomik çöküntüler.

            Mahmut Özçınar Belediyeler Birliği Başkanı olarak bu açıklamayı yaptığına göre, genel anlamda bütün belediyelerin içinde bulundukları durumu en iyi şekilde biliyordur demektir.   Bütün belediyeler adına yapılan bu tür açıklamalar, gerçekten düşündürücüdür.

            Mahmut Özçınar’ın sözlerindeki şu ifadeler, tam da gerçeği yansıtıyor.

            “Yeni bütçedeki katkı payının aynı kalması ve hayat pahalılığının yüzde 15 civarında artması...”

            Bütçe delinmeye görsün. Tıpkı yamalı bir bohça gibi.  Bir tarafı delinir, öteki tarafından kesip o deliği kapatmaya çalışırsınız.  Bir gerçek vardır ki, o da bir türlü fiyat kontrollarının tam olarak yapılamamasıdır.  Bir iş adamı gece yatar, sabahleyin üstüne atar.  Herkes kendine göre bir çıkış yolu arıyor.  Hizmet alımları da hayli pahalılandı.  Ham maddelerin döviz bazında satın alınması, o etkileşimlerin tuzu biberidir adeta.

            Şu pandemi sürecinde kolay mı vatandaştan vergi toplamak?  Hiç de kolay bir iş değildir.  İnsanlar bu süreçte geçinmekte zorlanıyorlar.

            Herkes aynı gemide seyahat ettiğine göre, gün işleyen gün yiyen insanlar, bozulan ekonomileri yüzünden nasıl tıkanmışlar veya tıkanmaktadırlar onu da düşünmek lazım.

            Kim nasıl yaşar elektriksiz veya susuz?  Hangi yolumuz tamir isteyecek ve yapılmayacak?  Hangi parkımızın bakımı yapılmayacak?

            Trafikte seyrederken arabamız bir çukura düşünce söyleniriz.

            “Bakın yahu şu belediyenin işine.  Bu yolları tamir etmiyor” deriz.   Veya sokak lambaları yanmayınca da söyleniriz.

            Galiba belediyelerin en rahat çalıştıkları dönem, şu anda içinde yaşadığımız dönemdir.  Sokaklar bomboş, kaldırımlar sessiz, çarşılar ve restorantlar kapalı, kamu alanlarının daha kolay tamiri ve onarımı daha bir kolay oluyor herhalde.  Lakin boş sokaklar da karın doyurmuyor maalesef.

            Bu yılın hemen hemen kurak geçtiğini söyleyebiliriz.  Ülkemizin topraklarına ne kadar yağmur düştü?  Yer altı suları ne kadar beslendi?  Dere yatakları ne kadar göllendi?

            Kuraklığı belediyeler açısından değerlendirdiğimizde, herhalde en uygun zamandır dere yataklarının ilaçlanması ve olası sivrisinek ve haşerelere karşı tedbir alınması.

            Hani eski insanlar dereler ya, ilk kırlangıcı havada görünce anlayın, havalar ısınıyor.  Rahmetlik ninem hep öyle derdi.  “İlk kırlangıcı görünce havalar ısınıyor oğlum” derdi.

            Mesela evvelki gün ilk kırlangıcı görünce aklıma ninemin sözleri geldi. Yani diyeceğim şudur:

            “Tam şimdi, haşerelerle baş etmenin zamanıdır.”

            Çok büyük maddi zorluklarımız olsa da o yamalı bohçayı tamir ederek bu gemiyi yürütmek zorundayız.   Kısmi düzelmeler olacaksa, ek bütçeler hazırlanacaksa, belki ileride belediyeler bu zor durumdan düzlüğe çıkar.  Lakin bu yılın da sıkıntılarla geçeceği görülüyor, Mahmut Özçınar’ın ifade ettiği gibi.

            Belediye hizmetleri dur durak bilmez.  İlkbahar sonlarında kurumuş otlar, belediyelerin başına yeni iş açar.  Yani bir taraftan otları temizlersiniz, öteki taraftan bir başka ot biter.  Belediyecilik zor iştir.

            Zaman zaman kullandığım bir ifade vardır belediye hizmetleri için.

            “Belediyecilik, insanların çöpçülüğü demektir.”

            Bu doğru bir teşhistir.  Hangimiz isyan etmeyiz bir hafta çöplerimiz kapı önlerinden alınmayınca. 

            Bazı belediyeler greve gidince bu durumlar daha da girift bir hal alır.

            Velhasıl aşağı tükürsek sakalımız, yukarı tükürsek suratımız...

            O halde belediyeler bu yıl da kemerleri sıkarak şu pandemi sürecini en az zararla atlatmak zorundadır. Bütün belediyelerin Allah yardımcısı olsun demekten ne gelir elden?