Anlaşma olsun mu.
Olsun, Kıbrıs sorununun bir anlaşma ile çözülmesini, sonlanmasını istemeyen tek bir Kıbrıs türkü yoktur.
Anlaşma sorunu çözecekse ne alâ, yok tam tersi olacak da, Anastasiedes-Akıncı anlaşması sorunu çözmek bir yana yep yeni sorunlara neden olacaksa, ben kendi payıma olmaz olsun derim.
Kıbrıs türklerinin anlaşmadan ne anladığı kadar, Kıbrıs elenlerinin de anlaşmanın nasıl sonuçlanacağı konusundaki sabit fikirleri önemlidir.
KKTC parlamentosunda temsil edilen partilere baktığımızda, kendi aralarında çok garip bir şekilde Kıbrıs sorununu tartıştıklarını görürüz, garip, çünkü görüş ayrılıklarından çok daha fazla görüş birlikleri olan bir konu Kıbrıs sorunun çözümü meselesi.
Misal : partilerin hiç biri Güzelyurt’da bir konferans düzenleyip de,  Güzelyurt’un verilmesi  partimizin vaz geçilmez anlaşma şartlarından biridir demediği halde tenhalıklarda ve kalemşörleri vasıtası ile basın özgürlüğü var ne diyebiliriz ki kisvesi ile örterek Güzelyurt’un verilmesini, amma fakat kendi particikleri tarafından değil de rakip parti tarafından verilmesini seslendiriyor yazıyor.
Misal : garantiler ve eşitlik hakkında da nerdeyse tam bir fikir birliği var partiler arasında.
Ve bizim partiler bilmiyor KC ulusal konseyinin sorunun çözümü hakkında sabitlenmiş fikrini, kararını.
Ve yeniden başlatılmak isteniyor görüşmeler.
Cumhurbaşkanları bu amaçla New york’a çağrıldı.
Cumhurbaşkanlarının aklında olanlar diğer tarafların nerdeyse ASLA kabul etmiyeceklerini net biçimde deklere ettikleri şeyler.
O halde niye bu nafile turlar.
Yıllardır süren bu belirsizlik ortamı erozyona uğratıyor en başta aidiyet duygumuzu ve bağlı olarak da her şeyi.
Ne Bostancı köyü sakinleri ne Türkmenköy sakinleri olması gerektiği kadar ve gibi Bostancı’lı Türkmenköy’lü addedemiyorlar kendilerini.
Emin olun ki; Girne de mantar gibi üreyen apartman dehşeti de, Girne’ye yerleşip de orda yeni hayat kurma isteği ve şevki içinde olanların, ucu görünmeyen müzakere sürecinin şevklerini kırması ile hayat bulmuştur.
Ve artık anlaşılmalıdır ki Kıbrıs türk halkı ve devletinin en büyük sorunu bu belirsizlik başta olmak üzere bundan kaynaklandığı su götürmez olan diğer belirsizliklerdir.
Eğitim sistemimiz belirsizdir.
Sağlık sistemimiz belirsizdir
Türkiye ile ilişkilerimiz belirsizdir
AB ile ilişkilerimiz belirsizdir
Ticaret sismetimiz belirsizdir, hukuk, adalet belirsizdir, tarım sektörü belirsizdir, sporumuz belirsizdir
Gönyeli köy mü şehir mi belirsizdir.
Ve kimse belirli bir yarın tahayyül edemiyor