Ben daha konuşacak mıyım.
Yaprağını, çiçeğini açması bademin kendini konuşturması mıdır.
Hele de vakitsiz çiçeklenen erik ağaçları ne demeye getiriyor.
Ben daha konuşacak mıyım.
Horozu, vakitsiz öten horozu suyunda makarna yapmak için keser insan ve yetinmez kesmekle şart koşar vakitsiz konuşanın boynu vurula.
Nedir konuşmanın vakti.
Tan atarken midir, ortalık şavkarırken midir, alaca karanlık inerken midir günün üstüne.
Ya kuşluk, öğle ile akşamın arasında bir yerde midir.
Ben daha konuşacak mıyım.
Yada insanı diğer canlı türlerinden ayıran şeylerin önemli bir tanesi de doğal ihtiyaçlarının dışında da konuşma yetisini geliştirmiş olması mıdır.
Niçin felsefe gereklidir hatta boyun borcudur insana.
Konuşmak insana neden gereklidir.
Hayvanlar koklaşa koklaşa ve insanlar konuşa konuşa denirken ne demeye getirilmektedir acaba.
Hayvanların güdülebilmesinin temel nedenlerinden birisi doğal ihtiyaçlarına bağımlı olarak ömür tüketmeleridir.
İnsan konuşabildiği için boyun eğmemeli, güdülmemelidir.
Çünkü konuşmak doğal ihtiyaçlar için ses çıkarmakla sınırlı değildir.
Bir felsefesi vardır konuşmanın.
Felsefe evet vardır. Siz farkında olmasanız da vardır.
Farkında olmadığınız felsefe,  size dayatılan size boyun eğdirilen felsefedir, sizi hakimiyeti altında tutar ama sizin değildir hatta siz, onun nesnesisiniz bile denebilir.
Konuşmanın felsefesi düşünmek, bilmektir onlar da  özgürleştiri.
İnsan özgürleşmek için konuşmalıdır.
Konuşmak, onaylamak için yapıldığında edilgendir ve alır insanoğlunu kendinden esir eder kurulu düzene.
Onaylamak üzredir düzenin konuşmaya bakış açısı.
Ve insanı konuşturarak sessizleştirmeyi, boyun eğdirmeyi hedefler çoğu zaman da hedefine ulaşır.
Hem de konuşturarak ulaşır bu hedefe.
Alınız televizyon ve radyolarda neredeyse histeri boyutlarına ulaşan konuşma programlarını ve görüntüden çok sözlere hem de büyük ! kabul edilen sözlere dayalı dizi filimleri.
Polat biz dağlarda neler yaptık diye konuşur Kurtlar vadisinde ve memleketin hali pür melâli konuşulmuş olur artık gereken tek şey derin bir sessizliktir.
Seda hanımefendi koca dediğin döver de sever de der  ve meşrulaşır 2018 yılında bile itaatkâr erkek egemenliğinin, itaatkâr  kadın üzerindeki faşizan mutlak hakimiyeti.
Gelir isek bizim coğrafyamıza, televizyonlara ve radyolara bağlı bulunduğumuz partinin kaset teybi ağzı ile konuşmamız ve programın sona ermesi ile derin bir sessizliğe saklanmamız neyi anlatıyor acaba.
Bir düşünün konuşalım
En yüce yaratığı tanrının
Adem
Öyleyse
Neden
Heryıl
Yeniden çiçeklenir badem
(çiçek konuşması ise ağacın gör ey insan ayni çiçek değil açan) . Ben ve badem daha çok konuşacağız.