Defalarca öz kızına tecavüz eden adama mahkeme 28 yıl kesmiş. Şayet  böyle bir adamın davasını gören bir yagıç olsaydım, herhalde ona ya ömür boyu veya en az elli yıllık bir hapis cezası keserdim.

Ne kadar acı ve ne kadar kabul edilmez bir durum...  İnsan öz kızına kol kanat gereceği yerde, tecavüz ederek cinsel arzularını tatmin eder mi?
Tecavüz haberini okuyan bazı insanlar isyanlarını dile getiriyorlardı.  O insanlardan bazıları ne dediler bilir misiniz?
“Şu terbiyesiz adamı şu bizim Sarayönü’ne götürüp ellerini kollarını bağlayacak, sonra da etinden et keserek yarasına bal sürüp sineklerin ve arıların insafına bırakacaksınız.”
Bir diğeri de şöyle demişti.
“Bu adama verilecek en büyük ceza, onu çırılçıplak anadandoğma soyacak, sonra da şu sokaklarda dolaşan uzbantut gibi arabapların eline teslim edeceksiniz.  Arapların ona yapacakları, herhalde ona pişmanlıklarını hatırlatacak cinsel anlamda.”
İnsanlar o kadar isyan doluydular.  Ben de dahil pek çok insan bu adamın yaptıklarına isyan ediyoruz.
O nedenle kendisine verilen cezanın hayli az olduğunu düşünüyorum...
Anımsadığım kadarı ile yaşı kırk filanmış.  O zaman?
Adam hapse girecek, beş on sene hapis yatacak, iyi halden ötürü cezası aşağılara inecek ve sonra da elini kolunu sallayarak çıkıp gidecek.  Veya bir aftan yararlanacak, meydana gelebilecek bir durumdan ötürü.
Öyle bir babanın serbest kalması durumunda, (yaşı altmış veya altmış sekize geldiğinde), ne malum kızına tecavüz eden bir babanın gidip kızını öldürmeyeceği?  Veya kızının insanı dehşetler içinde bırakan itiraflarından ötürü onun canına kıyacak.
Hep bunlar geçiyor aklımdan.
Bir de yedi yaşındaki öz oğluna yıllarca tecavüz eden, işkencelere maruz bırakan, sonra da onu öldürüp cesedini Taşkent çöplüğüne atan TC vatandaşı bir adam vardı.
Enses ilişki şu bizim küçücük ülkemizde pek yoktu.  Sadece bir kebapçıyı anımsıyorum eski yıllardan.
Hatırlıyorum o kebapçının çok güzel dört beş tane kızı vardı.  İnsanlar o adamın öz kızlarından birine tecavüz ettiğini söylerlerdi.  Onun akibetini şu anda anımsamıyorum.  Adam mahkemece ceza yedi mi, yoksa söylenenler bir dedikodu muydu, bilemiyorum.  Lakin ateş yanmayan yerden duman çıkmaz.  Onun hakkında bir de şunlar vardı.  Adama sormuşlar “kızına neden tecavüz ettin” diye, o da şu yanıtı vermiş:
“Ne yani...  Ben bu ağacın meyvasını yetiştirip, o meyvayı başkasının yemesine göz mü yumayım!”
Takriben bir birbuçuk yıl önce Hürriyet Gazetesi’nde bir haber okumuştum.  Haber değil de, bir gençle yapılan bir röportajdı.  O röportajı yaşan Hürriyet’in ünlü yazarlarından birisiydi.  Sanırım Ayşe Arman’ın röportajıydı...
O genç yaşadığı acıları o muhabire anlatırken, babasız ve yokluklar içinde geçen günlerini ve gecelerini, hatta sevgisizliğini anlatmıştı.  Yıllar sonra hiç görmediği babası ile buluşunca, öylesine bir sarılıp hasret gidermişler ki, ilk gece aynı odada ve aynı yatakta yatıp, hasret gidermişler.
Ne tuhaf bir durum değil mi?
Babasına özlem duyan bir genç babası ile nasıl yatarmış?
Ve o genç itiraf ediyor.
“Babama olan özlemim o kadar büyüktü ki, ilerlemiş yaşıma karşın onunla aynı yatakta yatıp onun sıcaklığını ve sevgisini içime sindirme ihtiyacı duymuştum.  İşte ne olmuşsa o özlem giderme anında olmuştu.  Yani enses ilişkiye girmiştik.”
Bu ve buna benzer vakalar trajik vakalardır.  Toplumun ve toplum ahlâkının kabul edemeyeceği durumlardır.
Gerçekte bu vakarın kökünde yatan gerçeği araştırdığımızda, konunun tamamen psikologlar ve sosyologların alanına girdiğini görürüz.
Özellikle psikologlar bu gibi vakaların kökünde birşeyler ararlar.  Hani insanların hayatının derinlikerini ve geçmişini kaşıdıklarında pek çok şey çıkarırlar ortaya.  Bu ve buna benzer vakalara hedef olan çocuklar bir yana, o çocuklara tecavüz eden öz babaların geçmişlerinde pek çok kirliliklere ve yapısal bozukluğu olan ailelere rastlanır.  Hani “Sütü bozuk” derler ya...  İşte o anlamda böyle bir şeye tevessül eden kişi veya kişilerin geçmişinde mutlaka birşeyler olmalıdır diye düşünüyorum.
Her ne olursa olsun bu gibi vakalar kabul edilecek vakalar değildir.