Bugün Cuma ve bu yazıyı okumuşsanız, hala şansınız vardır demektir. Kimya ve biyo-kimya dalında gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalarla, 2015 yılında Kimya Nobel ödülüne layık görülen Profesör Dr. Azin Sancar, bugün yeniden YDÜ’lü öğrencilerle birlikte olacak. Yerini ve saatini YDÜ internet sayfasına girip öğrenebilirsiniz. Ya da hemen YDÜ’ye bir telefon edin derim.
 Nobel bilim ödülünü kazanmış bir bilim insanını biraz daha yakından tanımak, ve hele çocuklarınıza da tanıtmak isterseniz bugün Aziz hoca ile buluşun diyorum.
Nobel bilim dalında ilk kez ödül almış bir Türk bilim insanı olanAziz Sancar kuzey Kıbrıs’taki kısa ziyaretine çok büyük bir anlam kazandırdı. Profesör Sancar, bir bilim öncüsü olarak bilimin ışığını, hala çok güçlü olarak yanmakta olan bilim ateşi ile, bilim aşkı ile, en mütevazi bir şekilde gençleri motive etmeye, yüreklendirmeye, cesaretlendirmeye, kendilerine güvenerek bilim yoluna çıkmaya çağırıyor. Durmadan bıkmadan usanmadan.
Geçtiğimiz gün, 25 Nisan günü Aziz hocamızın YDÜ’de akademisyenler, gençler ve halkımızla gerçekleştirdiği ilk buluşmayı saatlerce yaşamış olmak benim için büyük bir şanstı. Bunun için önceden bana davetlerini ulaştırmış olan Yalın ailesine de özellikle teşekkür etmek isterim.
Profesör Dr. Aziz Sancar ayakta ve görüntülü olarak birbuçuk  saatlik bir sunumla, kendisine Nobel ödülünü kazandırmış olan araştırmalarını, bir bilim insanı haliyle ve formatıyla anlattı. Hücrelerin yapı taşı olarak bilinen DNA’nın sırlarını keşfetmek için çalıştığını ve bu alanda pek çok buluş yaptığını örnekleriyle izleyicilere sunan Profesör Sancar, sonunda en önemli buluşlarından “DNA” onarımını keşfettiğini gözleri bir daha parlayarak vurguladı.
“ DNA’mızda bazan zararlı ultraviyolelerle, bazan kimyasallarla bozulmalar olur. Hücreler, bozulan DNA’yı tamir eder. Bu bozulmaları tamir eden birkaç tane de mekanizma vardır.”
Hücrelerin DNA onarımı yaptıkları biliniyordu ancak onarımı nasıl yaptıkları bilinmemekteydi. Sancar, uzun yıllar boyunca yaptığı bilimsel çalışmalar sonucunda bu tamir mekanizmasını keşfetti.
Deney ve gözlemleriyle, onarım yapan hücrelerin dinlendiği sırada zararlı kanser hücrelerinin saldırıya geçtiklerini saptayan Aziz Sancar, 24 saat boyunca DNA onarımının rastgele gerçekleşmediğini söyledi.
Sancar “ bazı saatlerde onarım daha hızlı, bazı saatlerde az oluyor” diyerek keşfetmiş olduğu bu bilgiyi, “Ritmik saat (sirkadiyen saat) adıyla tıp dünyasıyla paylaştı.
Vücuttaki DNA onarımının en az olduğu zamanın tesbit edilerek kanser hücrelerine ilaç verilerek ölmelerinin sağlanabildiğini, DNA onarımının en az olduğu zaman hem ilacın etkisinin arttığını hem de yan etkilerinin azaltılmış olduğunun deneylerle kanıtladığını söyleyen Sancar,bu başarıyı aynı zamanda kendisi ile birlikte çalışan ekibin elemanlarına borçlu olduğunun altını özellikle çizdi.
Aziz Sancar “eğer ekibimdeki araştırmacı elemanlarının çok derin bağlılıkları be özverileri olmasaydı bu noktaya gelinmemiş olacağını vurguladı ve tekrardan isimlerini de vererek, arkadaşlarına duyduğu vefa borcunu yerine getirdi.
Nobelli Türk bilim insanı, çok büyük bir sabırla yaptığı bu sunumundan sonra soruları kabul etti. Kendisine sorulan her soruyu çok büyük bir titizlikle dinleyip cevap verdi bazan da esprili bir şekilde, sorulan bazı sorulara karşılık “bunun yanıtını da verebilirsem hayatın sırrını” keşfetmiş oluruz dedi, güldü ve güldürdü.
Bilimsel çalışmaları sırasında , gençken bazı konularda katı davranmış olmasının O’na yaptırdığı bazı yanlışlıkları da çok sade bir dille mütevazilik örnekleri göstererek anlatan Sancar, kendisini dikkatlice izleyen diğer akademisyenler ve genç öğrencilere de her zaman toleranslı olmanın önemini belirtti.
Yılmadan, usanmadan ve kendine güvenerek büyük bir disiplinle çalışmanın her zaman şart olduğunun da altını çizen, Nobel ödüllü bilim insanı, özellikle Türk gençlerini bilim ve aydınlanma yolunda ilerlemeye çağırdı.
Aziz Sancar soru ve karşılıklı söyleşilerden sonra, önümüzdeki hafta yayımlanacak olan makalesindeki konular hakkında da kısaca bilgiler aktardı.
Çocuklarımıza ve gençlerimize bol bol deney yaptırılmasının, çok stratejik öneme sahip olduğu örnekler de vererek analatan Sancar, “ABD veya Japonya gibi ülkelerdeki çocuklar ve gençler deney yapma konusunda, çok çok ileridedirler.” Dedi.Onları yetişmek için ilgililer tarafından gerekli adımların atılmasını istedi.
Hücrelerimizde var olan ritmik saatle, ya da daha bilimsel bir deyim olan “sirkadiyen saatle” bizleri buluşturan, aydınlatan ve onurlandıranProfesör Sancar’a yeniden en derin teşekkürlerimizi  en insani duyularımla sunuyorum.
Unutmayın ve bugünü kaçırmayın. Sorularınız da varsa hazırlayın ve çekinmeden sorun. Mutlaka sizlere verecek yanıtları vardır; “hayatın sırrını keşfetmektenbaşka”.