Sen kovmuyorsun, ben istifa ediyorum. Münür Özkul filimlerinden hatırladığımız bir replik bu.

Klişe mi.

Filimler de klişe evet ve hayatta nerdeyse hiç rastlamadığımız bir şey.

Yeri gelmişken, eski Türk filimlerinde, hele de içimizi ısıtan filimlerinde gördüğümüz şeyler, hayatın yansıması değil, nasıl olması gerektiğiydi.

İdealize ediyorlardı.

Ve idealizm çok güzel bir erdemdir, aciliyeti ve hayatiyeti de bu günler için çok fazladır hatta elzemdir.

Ne istifayı aklına getiren var,  ne de  idealist olan.

İdealizme kıçıyla gülen bir kuru kalabalık içinde yaşıyoruz ve ayni kuru kalabalık ‘ nasıl geldik biz bu kötü duruma’ diye rol kesiyor.

Nasıl mı geldik. 

Herkes bir başkasını suçladığı için geldik ve kendini bulunmaz hint kumaşı sandığı için.

Vakarla yaşayıp öldü bizden öncekiler.

Hiçbir boyacı yaptığı işi küçümsemeden, ekmeğini alın teri emeği ve becerisiyle kazanmanın engin bahtiyarlığı ile döndü evine her akşam üstü, ailesinin ekmeğini namusuyla, emeği ile çıkarmış olmanın hazzı ile.

Duvar ya da kapı veya araba boyamanın idealizmi olur mu diye sormayın, işi hakkıyla yapmak ve boğazından haram lokma geçmeden yaşamak idealizm değil de   nedir.

Günümüze gelelim isterseniz, Türkiye doğumlu, ya da Türkiyeli anne babadan doğanlar, ve başka başka ülkelerden en ucuz emek olarak ithal ettiklerimiz dışında kim var ki, inşaatta, kanalizasyonda, sanayi bölgesindeki atölyelerde kol gücüyle çalışan.

Biraz da,  zor iş dalından limonu, portakalı toplamak diye kurumadı mı narenciye bahçeleri ve su, toprak mühendisleri şeherde oturacakları işler peşinde, siyasi partilere kapılandıkları oradan da devlete kapak atmaya uğraştıkları için.

Belki de 80  belki de daha çok ineği  olan hayvancı ne diyordu hatırlayın ‘ aha çocuğum İngilizce öğretmenliğini bitirdi onu işe almıyorsunuz’ demiyor muydu. Her halde ineklere de Şahali bakacaktı, ahbabın  isteği oydu ya da daha doğrusu para. Başka da hiç

Son 20 yılda özel sektörde örgütlenmek için kılını kıpırdatmayan sendikacıların, sendikal hareket konusundaki idealizmi ne olabilir diye sorun kendinize.

Ve sonra.

Ve sonra en kolayı ne, Tek yol federasyon ve bizim parti kazansın. Niye mi bizim parti kazanmalı. E bizim parti olduğu için. Demişti Cüneyt Arkın bir yerde, yoksa Brucee lee miydi o.

Belki de Lenin ya da Churchill