Zaman zaman Birleşmiş Milletler böyle tuhaf çalışmalar yapıp dünya kamuoyunun önüne koyar ki, insan şaşırıverir.  Son  yaptığı açıklamalar şöyle yansımış dünya medyasına.  
Filileftheros gazetesi’nin verdiği haber şöyle:
“Kıbrıslıla mutluluk sıralamasında 61’nci sırada.”
Fileleftheros’un kast ettiği bölünmemiş bir Kıbrıs’tır esasında. Halbuki BM’in mutluluk listesinde “Kuzey” olarak gösterdiği ülke, bizim KKTC’mizdir.
 KKTC ise, onlara göre “Kuzey Kıbrıs” BM’nin listesinde 58’nci sırada.
BM’nin mutluluk seviyesini belirleme kriterleri de şöyle:
“Kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla, sosyal destek, sağlıklı ömür beklentisi, yaşam tercihlerini yapabilme özgürlüğü, cömertlik ve yolsuzluk gibi.”
Yukarıda vurgu yaptığım tuhaflık ifadesi, elli yılı geçmiş Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü, 44 yıl da Kıbrıs’ın kuzeyinde bir devlet, güneyinde bir devlet oluşunu belgeleyen bir çalışma bence.
BM herhalde farkıdadır bizim kuzeydeki mutluluğumuzun.  Tabii ki BM’nin yapmış olduğu anketler veriyor bu sonuçları.  Bütün ülkeler bazında yapılan bir çalışmanın ürünü olarak önümüze çıkan bu listede KKTC’nin 58’nci sırada yer alması hiç de sürpriz değil.  Rumların 61’nci sırada yer alması de o araştırmaların yanıtlarından başka birşey değildir.
Bence Kuzey Kıbrıs insanının, yani KKTC vatandaşlarının o kriterlerdeki birinci tercihi, herhalde özgürlüktür.    
BM’nin 44 yıl önce “Mutluluk” çalışması yapıp yapmadığını bilmiyoruz.  Belki internete sorsaydım bir sonuç alırdım.  Sonuç alırım veya almam önemli değil.  Bence bireyin çektiği acılar, yokluklar, yaşam tehdidi, parasızlık ve nereye gidiyoruz sorusunun görüntüsü olarak çıkardı herhalde karşımıza o mutsuzluk tablosu.  44 yıl önce Kıbrıs Türkü mutlu değildi.  Çünkü kendi toprağına toprak diyemedi.  Kendi evine ev diyemedi.  Özgürce kendi ülkesinin yollarında yürüyemedi.
Ölümün kol gezdiği sokaklarda insan nasıl mutlu olabilirdi 44 yıl önce.  Yani 20 Temmuz 1974 öncesinde.
Hani zaman zaman biz Kıbrıs Türkleri şu ifadeyi kullanırız 20 Temmuz’la ilgili olarak.
“20 Temmuz, bizim ikinci bir doğum günümüzdür.”
Gerçek değil mi?
İşte Rumların acımasızlığına karşın, kendi soydaşlarını kurtarmak için adaya ayak basan Türk askeri o mutluluğu onlara bahşetmiştir. 
Tam 44 yıldan beri yürüdüğümüz sokaklarda artık ölüm korkusu yoktur.  Güvenli yarınlarımız da vardır.
Refah seviyemiz de evvel Allah yüksektir, Anavatanımız Türkiye sayesinde.
Yolsuzluk konusunu irdelediğimizde (şayet varsa), boynu altında kalsın yapanların, diyesim gelir.  Hangi ülkede yok ki yolsuzluk.  Hangi memlekette rüşvet yok ki...
Zaman zaman gerek İngiltere, gerekse Amerika’da yolsuzluk skandalları meydana gelmedi mi? 
“Rüşvetin kanıtı mı olur pezevenk” demişti Selim Edes bir bankacıya, kendisini itham edince.  O da açık seçik rüşveti öyle tanımlamıştı.
Yani diyeceğim şu...
Rüşveti alan da veren de vardır bu dünyada.  Onu da ayıklamak adalete düşen bir görev olsa gerek.
Siz neylersiniz şu eleştirileri veya bu yorumları.
İşte KKTC bal gibi de mutludur ve özgürdür.  Var mı bir diyeceğiniz?  Öyle bir özgür ve öyle bir mutludur ki, bütün dünya ülkeleri arasında 58’nci sıraya oturmuş.  Daha ne isteriz ki.
Mutluluk yani...