Boşuna ya da hiç önemli olmayan şeyleri yazmak.

Türk futbolu hakkında yazmak hiç de önemli olmayan bir konu üzerine yazmaktır meselâ.

Niye mi.

Türkler dışında herhangi bir millet top oynuyorsa bu topla oynamaktır, iş Türklere  gelince ise başta üç büyükler diye anılanlar olmak üzere, oyuncular topla oynayamazlar ve fakat top oyuncularla 90 dakika ve uzatmalar da dahil olmak üzere dalga geçercesine oynuyor.

Bu arada teknik direktör ünvanlı kişiler para ile oynarken kulüp yöneticileri de kişisel reklâmları oyununu oynuyor. Bütün bunlar olurken de sevgili Cem Dizdar'ın sinirleri oynuyor. 

Futbol dediğimiz ve keşke oyun olarak kalsaydı diye yazıklandığımız konu böyle de başka pek çok konu farklı mı.

Misal ; mimarlık çok mu farklı, nice zamandır mimarlık insan ve tabiat üzerine yoğunlaşmadan görüntü, salt görüntü ve hatta şov üzereine atraksiyonlar yapma bağlamında ahkâm kesmiyor mu. Var mı bir mimar ki, mal sahibine ' beyfendi, hanımefendi, siz benden sekiz on on iki katlı bina çizmemi istiyorsunuz ama bu ülke itfaiyesinde bırakın sekizinci katı dördüncü kata ulaşacak, merdiven yok, ben sizin isteğinizi bu nedenle yerine getirmemekle kalmıyacam ve ilgili bakanlık ve belediyelere de yangın merdiveni eksikliği giderilene kadar apartman izni verilmemesi hakkında uyarıda bulunarak konu hakkında kamu oyu oluşturulması için de gerek kişisel olarak ve gerekse de Mimarlar odası olarak girişim başlatacağım der mi, dedi mi, demediyse neden.

Neden.

İşte çok daha sık ve hakkını vererek kullanmamız gereken bir kavram. Neden.

Neden bu haldeyiz, bu soru her gün her iş için mutlaka ciddi ciddi kendimize ve ilgililere yetkililere sormamız gereken bir soru.

Neden.

Neden öğrencilerde  öğrencilik nedir nasıl sorumluluklar gerektirir diye bir iç hesaplaşma yok ve daha önemlisi aynı iç hesaplaşma öğrencilerin eğitiminden birinci derecede ve hayati olarak sorumlu olan öğretmenlerde de yok. 

Siyaset mi, ne yazayım ki