Ülkemizde o kadar kabul edilmezlikler yaşarız ki, hayret etmekten kendimizi alamayız.  BTR Müdürü Meryem Özkurt’un Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir açılışı canlı verdiği için iki aylık bir hapis cezasına mahkum edilmesi bayağı düşündürücü ve üzücüdür.

            Galiba Meryem Hanım tarihe geçti bu kararla.  Çünkü devletin yayın organını yöneten, en ince ayrıntıya kadar hesaplar yaparak BRT’nin kalitesini artırmak için büyük çabalar harcayan, bunun yanında “yanlı yayın yapmayan” böyle bir idarecinin mahkumiyeti, elbette tarihe geçecek ve herkes de bu karara gösterdiği tepki ile kocaman bir dağ oluşturacaktır.

            Zaman zaman bazı sol görüşlü gazete ve yayın organları en ufak bir haber engelinde avazlarının çıktığı kadar haykırırlar da bu olayda neden susuyorlar, anlamış değiliz.  Hani “Çok sesliliğe” ve demokrasiye saygılıydılar?  Hani basın ve yayın özgür olmalıydı?

            Kabul etmek lazım... Meryem Özkurt, BRT stüdyolarını bütün partilere açmıştır. Hatta zaman zaman sağ kanattan ziyade sol kanattan yorumcuların ağırlık bastığını görmüşüz.

            BRT’de hizmet etmek yürek ister. O yüreği ben şahsen Meryem Hanımda gördüğüm içindir ki, bu mahkumiyet kararına tepki koyuyorum.

            Meryem Hanım geçmişte hem Türkiye’nin milli yayınevi olan TRT’de, hem de Show TV’de çalışmıştır.  Kendisi aslen Gönyelilidir.  Yüksek öğrenimde tanıştığı eşi ile yuva kurmuş ama kader onu yalnız bırakmıştır, tek bir oğlu ile.

            Hayatın sürüklenişinde Meryem Hanım adaya dönünce BRT Müdürlüğü görevine getirilmişti. Önce merak etmiştim, bu hanım kimdir diye.  Sonra geçmişini ve dengeli yayın politikasını öğrenince onun oraya getirilmesinin doğru bir karar olduğu kanaatine vardım.

            Bu karar kabul görecek mi?

            Sanırım avukatı tekrar yargıya baş vurup istinaf talep edecek.

            Böyle bir davanın görüşülebilmesi için, birilerinin şikayetçi olması gerekir.  Lakin herşey geride kalmış, bütün seçimlerin nabzı tutulmuş, devlet törenleri ve bir sürü resmi ziyaret ve açılışlar belgelenmiş ve bir an gelip yargı, “Meryem Hanım siz suçlusunuz, ayağa kalkın.  Siz iki ay hapse mahkum edildiniz” demiştir.

            Meryem Hanım hayatı boyunca dik durmuş bir kadındır.  Hayatın zorluklarını ve yayın ahlakını da çok iyi bilir.  Belki şu hapse tıkılması onun anılarının simsiyah bir sayfası olacaktır.  Lakin hayat devam ediyor.  Adaletin tecellisi mutlaka sağlanacaktır diye düşünüyorum.

            Kamuoyunda oluşan tepkiler, yerinde tepkilerdir.

            Bugüne kadar BRT’nin geldiği bu uzun yolda hiç böyle birşey olmamıştır.

            BRT, 21 Aralık 1963 olaylarının başlaması ile Dr. Küçük’ün ikametgah garajında yayın hayatına başlayan ve gittikçe büyüyüp genişleyen, Kıbrıs Türkü’nün nefes borusu olan bir devlet yayın organıdır.

            Sadece BRT’nin geçirdiği evreleri ve zorlukları irdelersek, bu yayın organının nereden nereye geldiğini görebiliriz.

            Herşeye ambargo koydukları gibi, Rumlar Cumhuriyetin yayın organı olan Kıbrıs Radyo ve Televizyonu’nu da inhisarlarına alarak, Türkler aleyhine bu organı kullanmışlardır.  İşte BRT, o zor günlerin ürünüdür.

            BRT’nin yolunda yürüyen ve bu yoldan geçen insanlar, iki üniversite bitirmiş kadar büyük bir tecrübeye sahiptirler.  Daha da önemlisi, BRT müzesinin kurulması ve geçmişi hatırlama adına, herşeyin belgelenmesi de Meryem Hanım zamanında gerçekleşmiş ve bu müzenin yaratıcı da, ünlü seramik sanatçısı Ayhatun Ateşin olmuştur.

            Meryem Özkurt, o koltuğa oturduğunda suya sabuna dokunmadan, gün geçsin para gelsin anlayışında olmadı ve hep yaratıcılığını gözler önüne serdi.  En önemlisi, devletin itibarını yüceltmek için büyük uğraşlar verdi.  Hala daha bu organ aynı kalıp ve aynı anlayış içinde yoluna devam etmektedir.

            Ben şuna inanıyorum... Adalet mutlaka Meryem Özkurt’un lehine tecelli edecektir.