Bu akşam, gece yarısı saat 24’ü çalarken, mutlaka sevdiklerinizle kucaklaşın, gökyüzünde parıldayan yıldızları seyredin, bütün dünyanın bitmeyen coşku seli içindeki coşkusuna katılın ve mutluluğun kanatlarını takın.

Genellikle insanlar hep şöyle derler giden yıl için...

“Bakınız bir yıl daha geçti.”

Veya “Bu yılı da yedik” derler.

Esasında söylenenler doğrudur.  Gerçekte geçen yıllar değil, bizleriz.  Geçmiş yaşantımız, acılarımız ve sevinçlerimiz, iyiliklerimiz ve hastalıklarımız, bundan başka bu yıl içinde kaybettiğimiz sevdiklerimiz ve aileye gelen yeni misafirlerimiz...

İnsan bütün bunları düşününce, ömrün hiç de öyle uzun ve bitimsiz olmadığını anlar.  Elbette ömrün de bir son durağı olacak, otobüs durağının son duruşu gibi.

Ne yalan söyleyim...  Böyle günlerde, yani eski yılın gidişi ve yeni yılın gelişinde hep bir keder kaplar içimi nedense.  Hüzünlerim öylesine.  Duygu selimde akar gider ve anılarımla buluşurum.

Siz anılarınızla buluşmaz mısınız?

Her insanın anılarında derin izler ve özlemler vardır.  Ondan öte kendi hayat muhasebenizini yaptığınızda, “Ben nerde yanlış yaptım?” sorusunu sorarak vicdanınızla hesaplaşırsınız.

Geçmiş yılın muhasebesinde hep gözyaşı vardı bana göre.  Mutlulukla mutsuzluğun oranlamasında, herhalde mutsuzluk ağır basar diye düşünüyorum.

İnsanoğlunun en büyük özlemi nedir?

Özgürlük!

Evet özgür olmak, insanın en büyük özlemi ve arzusudur.

Hemen hemen her hafta sağlıksız botlarla denize açılan yüzlerce mültecinin bu soğuk gecelerde Akdeniz’in mavi suları ile boğuşarak kendilerine gelecek araması ve o botun alabora oluşu ile bütün hayallerin yıkılışını görürüz.  Ne kadar acıdır değil mi?

Aç, evsiz, barksız ve kimsesiz çocukların bakışlarında hep keder vardır.  Dünya savaşları, ideolojiler karmaşası içinde var olma hedef ve umutları, duygusal karmaşayı ve belirsiz bir geleceği anlatır anılar ve gözlemler.

Hani bazen insan Allah’a şükreder.

Neye şükreder?

Yaşantısında öyle bir durumla kalmadığı ve mutlu bir ülkede, mutlu bir yuvada ve mutlu bir ortam ve iklimde yaşama şansına sahip olduğu için.

Şöyle bir panoramik geçit yapalım isterseniz...

Amerika, İngiltere, İskandinav ülkeleri, Avustralya gibi sorunsuz ülke insanları yılbaşı ağaçlarının ışıltısında Noel şarkıları söylerken, yüreklerinden şakır şakır mutluluk ırmakları aktığını görürsünüz.

O panoramik görüntüde, bir de uzak doğunun aç ve ekmeksiz insanlarının bir lokma ekmek arayışını, silahların gölgesinde yaşam savaşı verişlerini ve gerçek mutlulukla özlemlerinin hayalleri ötesindeki yıkımlarını...

Hani mutluluk deriz ya...

İşte mutluluğun da, mutsuzluğun da mimarı insanlardır anlayacağınız. Herşeyi biz insanoğlu yaratırız.  Herşey insanlar içindir deriz de, birbirimizi yeyip bitirmeden de edemiyoruz.

Yani anlayacağınız dünyadaki gözyaşlarını bir çırpıda hayatınızdan atamasanız da, bu yılbaşı gecesinde olsun mutlu olmaya çalışın.  Çılgınlar gibi sevdiklerinizle dans edip eğlenin.  Çünkü yarınlarınızın hayat sayfasında neler yazılacağını ve sizi nelerin beklediğini bilemezsiniz.

İşte hayat öyle birşeydir dostlarım.  Dost deyip de dost olamadıklarımız.

Ve size yeni yılın uğur ve mutluluk getirmesini dilerken, şu dizelerimle sizleri kucaklıyor ve kucak kucak sevgilerimi gönderiyorum.

“Sakın bakma geriye,

Ardında acılarla dolu

Bir dünya olduğunu unutma.

İnsanların sahtelikleri,

Çıkar kavgaları,

Sevmekle ölmek arasındaki çığlıkları.

Azgın bir atın yelesinde kalırsa rüzgar,

Seninle gülüşecek,

Seninle sevişecek dost bildiklerin.

Seninle oynaşacak insanlar.

Paranın açamadığı kapılarda

Paslanacak kilitler.

İnançları ile dua eden insanlar ve erdemler,

İdeolojileri karmaşasında

Deli divane gibi yankılanan çığlıklar.

Orada uzun bir yolun sonunu düşün,

Ve yine düşün...”

2018 Yeni yılınızı bütün kalbimle kutlar, bütün mutlulukların sizin olmasını dilerim.