Gazeteci yazar rahmetli İzzet Rıza Yalın’ı kişisel olarak 1974 sonrası yıllarda tanıdım. Ancak O’nu ta 1960’lı yıllarda Kıbrıs Radyosu Türkçe spor haberlerindeki sesiyle ve adı gibi çok net ve yalın anlatım tarzıyla tanıdım. Günlük yaşantısında da her zaman arı bir Türkçe ve mükemmel diksiyonuyla konuşurdu. Radyoculuğu ve gazeteciliği kendi karakteri ile çok güzel yoğurabilmiş olan İzzet abimiz, sosyal ilişklerimizde bile bizleri eğiten rolünü her zaman severek ve büyük bir sevecenlikle oynardı. Bu benim en hayran kaldığım kişisel yanıydı. O’nu birazcık da olsa doğru taklit edebilmişsem ne mutlu bana.
Bu akşam saat 18.00’de, K.T gazeteciler Birliği salonunda İzzet Razı Yalın’nın anılması ve gazetecilik ve yayıncılığını anlatan, merhumun ailesi tarafından hazırlanan ‘Beraber güldük, Beraber Ağladık’ kitabının tanıtımı var.
İzzet Rıza Yalın bir BRTK çalışanı olmanın yanında Cumhuriyet Gazetesi Kıbrıs Temsilciliği kimliğini de her zaman gururla taşıyan,Atatürk’ün Nadir kardeşlere verdiği özel talimat ve bizzat yaptığı mali katkılarla İstanbul’da yayımlanmaya başlayan Cumhuriyet gazetesinin bir çalışanı olmak da O’na ayrı bir misyon katardı. Nitekim kendisiyle yaptığımız birçok özel konuşmalarda İstanbul’a gidişlerinde Yunus Nadi ve Nadir Nadi kardeşlerden dinlemiş olduğu Atatürkle olan sohbetlerinden, ne kadar derinden esinlendiğini gözlerinin daha da bir parlamasından anlardım.
VE ne kadar doğaldır ki Atatürk’ün kurduğu gazetenin Kıbrıs temsilcisi İzzet Rıza Yalın, 1981 yılında Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı nedeniyle Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği ‘Kıbrıs Türk Toplumu ve Atatürkçülük’ konulu yazı yarışmasında  ‘TÜRKiYEM’e kod adıyla katılır ve birincilik ödülünün de sahibi olur.
Her zaman eylemsel bir Atatürkçü portresi çizmekte olan İzzet Rıza Yalın, tarihsel ve sosyal bir perspektif içerisinde ele aldığı yazısında, Kıbrıslı Türklerin Anadolu Kurtuluş savaşının zor günlerinden Cumhuriyetin ilanı ve sonrasında,eylemsel bir şekilde, bireysel Mustafa Kemalcilikten toplumsal Atatürkçülüğe evrimleşmesini kendine özgü yalın dili ile çok zengin veriler ortaya koyarak anlatıyor. .
Yaklaşık 36 yıl önce 25 Aralık, 1981 tarihli BASIN gazetesinde yayımlanmış olan ve bugünlere ve yarınlara da ışık tutan ‘Kıbrıs Türk Toplumu ve Atatürkçülük’ başlıklı yazının tamamını siz okuyucularımızla paylaşarak İzzet Rıza Yalın’ı en iyi şekilde andığımıza inanıyoruz. Bugün 8 Kasım, 2017 ve söz yeniden İzzet Rıza Yalın’a ait:
Yaklaşık 36 yıl önce 25 Aralık 1981 tarihli BASIN gazetesinde yayımlanmış olan ve bugünlere ve de yarınlara ışık tutan “Kıbrıs Türk Toplumu Ve Atatürlçülük” başlıklı yazının önemli gördüğüm kesitlerini  bugün siz okuyucularla paylaşarak İzzet Rıza Yalın’ı en iyi şekilde ve en etkili biçimde andığımıza inanıyoruz. Bugün 8 Kasım, 2017 ve söz Yalın’nın yalın sözlerinde:
“Kıbrıs Türk Toplumunun Atatürlçülüğü eylemseldir. Atatürkçülüğünü sözle değil, eylemle ortaya koyar.
Kıbrıs’ta bireysel olarak başlayan “Atatürkçülük”, ilkinn Kuv-ayi Milliyetcilikle özdeşleşen “MYSTAFA KEMALCİLİK’TİR”. Mustafa Kemalci’lik,  daha sonra “Hükümet-i Milliyetcilik’le” birleşir; bir çığ gibi büyüyerek, bireysellikten, toplupluluksal niteliklere ulaşır.; nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan dünya toplumlarının hiçbirinde görülmeyen hızlı bir gelişim ve uyumla, Mustafa Kemal’e “Attürk” adının verildiği 24 Kasım, 1934’ten sonra, yeni tanımıyla “ATATÜRKÇÜLÜK’E”; ayrıntısız, istisnasız) bir Atatürkçülüğe dönüşür.”
”İslam” olarak tanımlanıp Türklük akımına kapalı tutulmak istenen Kıbrıs Türk Toplumu’na, Osmanlı İmpratorluğu’ndan yarım el uzanmamasının acısı ve İngiliz Sömürge Yönetimi’nin Türkü aşaüılayan ruhsal ezgisiyle, kurtuluşunu, Anayurd’un kurtuluşunda; Anayurdun kurtuluşunu ise, Mustafa Kemal’in kutsal savaşımının başarıya ulaşmasında görür, Kırıs Türkü... Dertlerinin, acılarının, aşağılanmasının sonu ile, insan gibi yaşamanın, ama en önemlisi “Türk gibi onurlu” mutlu çözümünü, Mustafa Kemal’in kişiliğinde simgelenen “Kuva-yi Milliyecilik”te (Ulusal Güçler yanlısı olmakta), “Hükümet-i Milliyecilik”te (ulusal Hükümetçilik) ve bu kutsal kavramların başarıya ulaşmasında bulur.”
“Anadolu’yu Türkün son yurdu, son sığınağı saydığı için, “oradaki kardeşlerinin helak olmasına seyirci kalınması halinde, dünyada en alçak insanlar olacağına da inanır, Kıbrıs Türkü...Kıbrıs Türkü!nün Mustafa Kemalcilik uğrunda, Mustafa Kemal’in başlattığı ulusal savaş uğrund yapmyacağı yoktur. Türk Kurtuluş savaşı için, Türkiye Büyük Millet Meclisi için, o günkü yiyeceğini ayrarak, kendi ve çocukları o gün için aç kalarak, yiyecek parasını, yardım amacı güden herhngibir bilete yönetir.”
“Kıbrıs türkToplumu, Mustafa Kemalciliğini, Birinci Dünya Savaşı!nin ekonomik baskısı altında güç günler geçirirken bile, anayurdunun kurtuluş savaşımında katkıda bulunabilmek için, “hak yolunda oruç tutarak, o günkü yiyeceğini bu hayırlı amaca ayırarak” dakanıtlamaktaydı. Amaç, yine, “mücahit ve göçmenkardeşlerine, din ve vatan için ibadet olmak üzere” yardımdı.”
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Kıbrıs Türk Toplumu’nun “Anadolu!nun ulusal davasına gösterdiği yakınlık ve içten yardımdan, ölçüsüz duygulanır” 21 Ağustos, 1922’de gönderilen ve Kıbrıs Türkü!nün tarihsel “Şeref Tacı” olan mektubla, Kıbrıs Türküne teşekkür eder.”
“Kıbrıs Türkü’nün, Kurtuluş Savaşı sırasındaki eylemsel Mustafa Kemalciliği, kurtuluş savaşuından sonrqa “DEVRİM VE İLKELER” yönündedir. Mustafa Kemalciliğe, Atatğrkçülüğe uygun olarak, Şer’iye Mahkemesini kaldırır, Kıbrıs Türkü..Medreseleri tekkeleri kapatarak, çağdaş okullara yönelir. Kadınla erkek eşitliği, Medeni Kanun, Kıbrıs Türkünün Aatatürkçülüğünden, Atatürk ilkelerinden kaynaklanan bir başka uygulaması olur. Medeni kıyafet erkeklerin feslerini, kadınların çarşaflarını atması, şapka ve modern giysi giyilmesi, Atatürtk’ün bu alandaki kararlarının hemen sonrasına rastlar.”
“Kıbrıs Türkü, Harf Devriminin yaqsalaştığı 1 Kasım, 1928!i izleyen günlerde, hiçbir baskıya gerek kalmadan “Harf Devrimini” uygular. Bu nedenlerledir ki, Kıbrıs’taki Mustafa Kemalci “Türk Halkının dili ile Anadolu Savaşına destek veren gazetelerin yayınlarını sürdürmelerini” özleyen Mustafa Kemal, “harf devriminde de, gecikmeden, anayurda ayak uyduran girişimlere memnun olur.”
“Bu  nedenlerledir ki, yeni harlerlin Kıbrıs!ta Kıbrıs’ta kullanılmaya başlanmasından sonra, Mustafa Kemal, “Kıbrıs’ta Türk dili sönmemelidir.Kıbrıs Türk basınına maddi katkı yapınız” derken, Atatürk1ün en yakın arkdaşı üstad Yunus Nadi de Kıbrıs Türkleri konusunda, Atatürk!ün ölümünden beş ay önce yazılan ilk yazı olduğunu bu yarışma nedeniyle saptadığımız yazısında şunları söyler: “ Kıbrıs Türklerinin ileri anlayışlı bir kültür hayat ve hareketini görmek, bu yepyeni kültürle yükseldiklerini öğrenerek memnun ve münşerih olmak isterim””
“Kıbrıs Türkünün Mustafa Kemalciliği, 1934’ten sonra da, yeni tanmıyla Atatürkçülük olarak, inançla sürer. 23 Nisanlar, okulların kır gezintilerine çıkarılması, ulusal oyunların öğretilmesi, 19 Mayıslar da resmi olmayan törenler ve atletizm yarışmalarıyla yaşanr, ama 23 Nisanların, 19 Mayısların bilinciyle yaşanır. Bu önemli ulusal günlerin açıkça kutlanmasının olanaksızlığı içindeancak tarih derlerinde kısaca anlatılması, Atatürkçüğün emel taşlarının yerli yerine konulmasını önlemez.”
“ Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunun sonrasında 1961 yılında yapılan tören, bireysel olarak başlayan ve ‘ayrıntısız’ olarak benimsenen Atatürtkçülüğün bütün görkemiyle ortaya çıkmasına yol açar.Bugün çağdaş Türk toplumuu biçimlendiren mutlu bir olgu olarak, bir çığ gibi, her yıl, daha da gelişip büyüyerek, bugünlere, 1981’lere gelir”
“ATATÜRKÇÜLÜK” doğruluğu ve yerindeliği kanıtlanmış devrim ve ilkeler olarak ulusal egemenlik, bağımsızlık, özgürlük ve kalkınma kavramlarıyla KIBRIS TÜRK TOPLUMU’nun geleceğine ışık tutar”..SEN DE HER DAİM IŞIKLAR İÇİNDE OL İZZET RIZA YALIN.