Kızıl Ay niçin vardır.

İftar çadırı kurmak için mi.

Onu da yapsın isterse yapmasın diyen yok, en azından ben demiyorum. Temizliğe ve kaliteye dikkat ederek onu da yapsın, yaparken tevazuyu elden bırakmadan yapsın.

Bilsin ki Kızıl Ay’ın yetkilileri, karantina koşullarında yaşamak durumunda kalan insanlara birer tabak çorba vermek iftar çadırı kurmak kadar sevaptır.

Hep Kızıl Ay’ın şefkatinden söz edilir de  karantinadaki narenciye kesimi işçilerine gösterecek şefkati yok mu Kızıl Ay’ın.

Olağan üstü durumlarda hemşirelik görevlerinin asgarisi ile gençleri eğitmek diye bir boyun borcu yoksa Kızıl Ay’ın yazık ve günah ki; neredeyse bütün geçmiş sevaplara bedel.

Çok çok sayın bir kuruluşumuz da Sivil Savunma Teşkilatı.

Salgın hastalığın da sivil olduğunu nasıl anlatalım bu teşkilata.

Koca bir organizasyonsunuz ve Hükümet artırsın, Allah artırsın resmi bütçeniz de var.

Salgın koşullarında o koca organizasyonun harekete geçirilmesi gerekmiyor muydu. Burnunuzun dibinde Corona üretim çadırı gibi kurulan çadır maskaralığını hiç mi görmedi gözünüz.

Kalabalık olma ihtimali olan marketler, ehliyet ruhsat dairesi, PCR testi yapılan yerlerde maske, mesafeye dikkat demek için kontrol-ikaz görevlileri bulundurmak hiç mi aklınıza gelmedi.

Ya BRT ye ne diyelim.

2020 Mart ayında karşı karşıya kaldığımız salgın nedeniyle program akışında bir değişikliğe gitmesi ve kamu spotlarının çok ötesinde programlar ile insanları sürekli teyakkuz halinde tutmak gibi bir görevleri olabileceğini hiç mi düşünmediler.

Küçük, küçücük işletmelerde çalıştıkları için aylardır boğaz tokluğuna mahkum edilen binlerce insanımızla dalga geçer gibi yemek programlarına, sözüm ona spor programlarına ve bu programlarda spora –futbola para isteyerek, pestenkerâne müzik programlarına, martaval okusunlari kabak doğrayıp kafa ütülesinler diye siyasetten ihya olan Milletvekillerine, Bakanlara ekran açmak da neyin nesi ve üstelik de özellikle bu programlarda içinde sürüklendiğimiz, bu başı kesilmiş tavuk gibi hallerin baş müsebbibi oldukları halde, yapmadıkları ve yapmaya da niyetli olmadıkları ve fakat ancak ve yalnız onlar tarafından yapılabilecek olan işlerin yapılması gerektiğini 300 program boyunca lâk lâk ederek bayağı propagandalarına alet olmak mı BRT nin görevi. Bu arada BRT ekranlarından da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yerine kıbrısın kuzeyi lafazanlığının da giderek artan bir sıklıkta tekrar tekrar kulaklara işlendiği de ayrı bir sorun.

Bu üç kuruluşun da BRT, Kızıl Ay ve Sivil Savunma Teşkilatı’nın salgın sürecinde üstlerine düşen, boyunlarına borç olan görevlerini yerine getirdiklerini söylemek olası değil. Umalım ki yarından tezi yok deyip toparlansınlar.