Kim küçük insandır, büyük insanlar kim.

İnsanın yaşça küçük, büyük olmasından söz etmiyorum.

İnsan insandır evet de ; ey okuyucu niye komşuna verdiğin önem X firma sahibine verdiğin önemden çok az.

Dur düşün desem de boşuna, sen kendine bile tuttuğun partinin başkanına verdiğin önemi vermiyorsun.

Oysa hayat büyük sandığın insanlara hiçbir şey, evet neredeyse hiçbir şey borçlu değildir.

Ama o bize iş veriyor,  nasıl olur da patronların önemi işçilerden fazla olmaz dersen eğer, bir düşün işçiler mi üreten o apartmanları, o giysileri yoksa patronlar mı.

Son derece yanlış bir zihniyet ile patron yerine ikame edilen ‘ işveren’ sözcüğü,  sendikacılar bunun farkına varmasalar da anında patronu sempatik ve dahası sevilen olarak işaret etmeye yarıyor.

Patrona ‘ işveren’ demeyi tercih edenler, işçiler için ‘ zengin eden – para kazandıran’ demeyi niye düşünmediler ki acaba.

Kim neyi niçin düşünecektir.

Patronla toplantıya kravat takarak giden sendikacı, daha toplantıya giderken kaybetmiştir kendini ve peşi sıra işçiler de kaybeder.

Kravat çünkü,  ‘ büyük – önemli’ insanların boyunlarında takıdır ve kravat takıp patron karşısına çıkmak, kılığı kıyafeti işi verene beğendirmeye çalışmak değil midir.

Ha, sahi meclislerde niye kravat takmak mecburidir ve seçilenler de buna anında ve hiç itirazsız uyum gösterirler.

Ömrü billah kravat takmamış bir arkadaşımız en yüksek makama seçilince düzinelerce kravat satın almıştı. Neden.

Kravat takmadığı zamanlarda ‘ küçük -  önemsiz’ ve seçildiği için olduğu kadar hatta daha da fazla takım elbise giyip kravat takınca ‘ büyük -  önemli’ olacağını içselleştirmişti peşinen.

İçselleştirdiklerinizin neler olduğu,  itirazlarınızın neler olduğu belirler biraz da kişiyi.

Kravata ve oya önem atfediyorsanız bireysiniz.  İnsan, kılık ve kıyafeti ile değil bildikleri düşündükleri becerileri ve eyledikleri ile değerlidir diyorsanız  kişisiniz, kişilikli bir insan.

Hiç şaşırmıyorum birey olma merakınıza ve tutkunuza.