Cek cak bombardımanı diye bir söylem vardı bir vakitler. Siyasetçiler konuşmaya başlayınca durdurabilene aşk olsun kabilinden, ki durdurabilmek o zaman zordu şimdi ise na mümkün.
Rahmetli Kutlu Adalı, Devrim gaztesinde yayınlayarak sonradan da Dağarcık kitabında topladığı köşe yazılarından birinde, hatta bir kaçında bu türden siyaset esnafından dem vurur ve ‘ cek-cak’ ettikleri, köylerde köylülerin şikayetlerini de ‘cıgara paketine’ not ettiklerini ve notların  ömrünün de paketteki sigaralar bitinceye kadar olduğunu anlatır tatlı tatlı.
Siyasi partiymiş gibi bir araya gelerek, sağ ucundan ya da sol ucundan yüce meclise girenlerin, birkaç ismi dışarda tutarsak ömürlerini mışş gibi geçirdikleri yüce meclis ve hükümet icraatlarının, daha az oy aldıkları için muhalefet diye isimlendirilenlerin, KKTC de hayatı ve keyfi getirdikleri nokta sanırım ortalık yerde serili duruyor.
İyi niyetlerinden kuşku duymasak da, iyi niyetleri ile bir araya gelerek, işleri ve hatta memleketi, düpedüz memleketi kurtarmak üzere yola çıkan, ve kendilerini sağda ya da solda diye tanımlayan arkadaşlar ve onların bir araya gelmesi ile oluşarak onları da yönetip yönlendirmeye başlayan parti tüzel kişilikleri artık anlamalıdır ki, iyi niyetli olmak işleri yoluna koymaya yetmediği gibi memleketi çekip çevirmeye kurtarmaya da yetmez, yetemez.
Maç yapmak için bile yetmez sadece niyetli, iyi niyetli olmak olmak.
İsteyen sağcı, gidip antrenöre desin ki ben allahına kitabına sağcıyım, al beni takımına sağ bek diye, antrenör onun sağ ayağı önüne bir top atar ve sektir der, sekiremezse de siktir der.
Solcu olmak da yetmez bir takımda sol açık olmaya, topu kontrol etmek, topsuz oyunu bilmek, top sürüp pas atmak şart. Yapmazsanız, o temel bilgi ve beceriniz yoksa, yeriniz tribünlerin sol tarafı olur ancak ve oley oley oley  sol takım şampiyon diye tezahüratçılıktır yeriniz.
Bu güne kadar yaşananlar yaşanmıştır, umalım ki yaşadıklarımızdan iyisi ve kötüsü ile asıl sorumlu olan bu güne kadarki hükümet üyeleri ve bağlı oldukları partiler, geçmişlerini dikkatlice gözden geçirsinler, öz eleştirilerini kendi içlerinde acımasızca, pençe penç tartışarak yapsınlar ve günümüz  sorunlarına aklın ve gerçeklerin ışığında teşhisler koyup, daha güzel bir yarın için yola koyulsunlar.
Siyasal hayatımıza yeni giren bir parti olan Halkın Partisi de kendini, bu güne kadar çeşitli dönemlerde, çeşitli oranlarda hükümet olmuş ve fakat başaramadığı her şey için de suçu Türkiye’ye yükleyerek kendini aklamaya çalışmış partimsilerin yanlış ve hatalı politikalarına yaslanmak ve onların hatalarını gündeme getirmek suretiyle siyaset yapmaktan kaçınmalı ve ülkenin, halkın sorunlarına akla, bilime  dayalı çözümler üretrek, bunları hayata geçirme yollarını mutlaka bulmalıdır . Halkın Partisi bu konuda umut verici bir süreç geçirmiştir.
Umalım ki gerçeklere akla dayalı bu yaklaşımlarını geliştirerek sürdürür ve zor günlerin aşılmasına, arası halkla bozulan devletin, halk için olduğu gerçeğini KKTC siyaset tarihine yazar.
Bu güne kadar gelip geçenler bunu böyle yazamadı