Birkaç gün öncesine kadar “Çin gribi” olarak tanımladığımız grip, henüz 17 kişinin canını almış.  Tabii ki geçen bu birkaç  gün içinde bu rakam daha da yukarılara çıkacak.

                Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamaya göre bu grip, henüz Türkiye için bir risk veya tehlike taşımıyor.  Bakan Fahrettin, bu gribin altı ülkeye sıçradığına da atıfta bulunuyor.

                Geçmişte yaşananları unutmak mümkün değil.

                “Kuş gribi, domuz gribi ve şimdi de Çin gribi” çıktı karşımıza.

                Hatta Bakan Fahrettin Koca’nın yapmış olduğu açıklamaya göre bütün önlemler alınmış...

                Dünyadaki bütün insanlar “gezi tutkunudurlar” diye düşünüyorum.  O gezi tutkunlarının içinde, elbette ki Çin gribi de kendini gösteriyor ve daha da gösterecek gibi.  Lakin bu konuda insanların uyarılması ve temas edecekleri kişileri iyi seçmeleri bir yerde iyi oldu.

                Yine hatırlayacaksınız...

                Hiv viüsü meydana çıktığında AİDS’liler de çoğalmaya başlamış ve yine “Türkiye’de böyle bir şey yok” denmişti ama neticede AİDS’ten ölen insanların sayısı da hayli artmıştı.

                Şu bizim minnacık ülkemizde bile AİDS görülmüş, hatta ölümlü vakalar da meydana gelmişti.

                Bu tür hastalıklar genellikle hayat kadınlarından dünyaya yayılıyor.  Bir de sorumsuz gençlerin umursamadan önüne gelen bütün kadınlarla yatmaları ve cinsel ilişkiye girmeleri var.

                Çin gribinin de ilerleyen zaman içinde Türkiye veya ülkemizde de kendini göstermesi olasıdır.

                İnsanlar panik oluyorlar bu tür virüslerin yaygınlığından.  Virüsün yayılmaması yine insanların elindedir.

                Çin’de meydana gelen bu hastalıkla ilgili görüntüleri televizyonlardan gördüğümüzde, milyonlarca insanın koruyucu maske taktıklarını gördük.  Malum Çin’in nüfusu bütün dünya ülkelerinden fazladır.  Kalabalık ülkelerin bu hastalığa tutulmaları daha yüksektir.

                Mesela kuş gribi ülkemizde görülünce, Rum tarafında da bu hastalığın yayılmaya başladığı anlaşılmıştı.

                Hastalığın milliyeti yoktur.  Yani Çin’in komşuları nasıl etkileniyorsa bu hastalıktan, yine komşu ülkelerin de etkilenme riski yüksek.

                Rumlarla bizim aramızda bir sınır hattı var.  Kuş gribi hakkında epeyce yazılar yamış ve Rumların tutumlarını eleştirmiştik.  Havada uçan bir kuşun “Kuş gribi virüsü” taşıdığı varsayılarak Rumlar, kuzeyden tavuk eti alınmasına engel olmuşlardı.  Bu virüsü taşıyan havadaki kuşlar, tavuk çiftliklerindeki folluklardan su içince hastalık yayılıveriyor.  Hani her zaman deriz ya...

                “Doğal afetlerin, rüzgarların, yağmurların, sellerin ve havada uçan kuşun milliyeti yoktur” diye.

                Havada uçan kuşa Rumlar “Türk tarafına geçmeyiniz” diyebilir mi?

                Yani ortaya trajikomik durumlar da çıkabiliyor bu durumlarda.

                Şayet Çin gribinin önü yaza kadar alınmazsa, turizmin yüksek sezonunda bizleri çok büyük tehlikeler bekliyor demektir.