Bir hafta içinde ülkemizde iki cinayet oldu.  Bunlardan birisi Alayköy’de, diğeri de Tatlısu köyünde.
Alayköy’deki cinayetin zanlıları olarak kadının eşiyle oğlu tutuklanırken, Tatlısu’daki cinayeti de bir polis memurunun kendi tabancası ile eşini vurarak öldürmesi ve son kurşunu kafasına sıkması hepimizi şoke etti.
Bir kızları olan genç çiftin ani bir öfke veya bilemediğimiz bir kavga veya çatışma bir yuvayı mahvederken, yaralı polis de ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış.
Gerçekte geçmişte Kıbrıs’ta düşük rütbeli polislere tabanca verilmezdi.  Ancak 1974 harekatından sonra değişen idari ve sosyolojik yapımız, polislerin tümüne beylik tabanca verme gereğini getirdi.
Tabanca nedir?
Tabanca bir resmi görevli için asayişi koruma ve zor bir durumda suçluyu yakalama aracıdır.  Yani bir polis çok zor bir durumda kalırsa ve gerek kendisinin, gerekse bir başkasının hayatı tehlikedeyse, işte o zaman tetiği basar ve karşısındaki suçluyu yaralar veya öldürür.
Bir insanın hayatına kıymak kolay mı?  Hiç de kolay değildir.
Mesela bu son olayda suçlunun polis olması, kendi görevi ile çelişen bir durumdur.  Toplum bireyleri ve kamu görevi açısından polis, toplumun her zaman saygı ile baktığı ve saygı duyduğu bir koruma görevlisidir.  Polis ne yapar?  Suçluyu yakalar ve adalete teslim ederi.  Onun da ötesinde kesinlikle cinayet işlemez.  Lakin gelin ve görün ki bir polis aile içi bir kavga esnasında kaç yıllık eşini birkaç mermi ile öldürmüş ve kendi hayatına kıymayı göze almıştır.
Bu durum gerçekten toplumun kabul edemeyeceği olaydır.  Bir polis eşiyle tartışacak, ve tabancasını çekip alnından vuracak.  Olacak şey değildir.
O zaman olayın  şekli açısından toplum psikolojisini ve toplum travmalarını, sosyolojik yönü ile incelemek gerekir.
Genellikle çiftler anlaşarak evlenirler.  Veya nadir de olsa, çağımızda aracılar vasıtasıyle birbirlerini bulurlar.  Bu çiftin birbirlerini nasıl bulduklarını bilmiyoruz.  Ailenin kültürel ve sosyal yapısını da bilmiyoruz.  En azından orta sınıfın kültürlü bireyleridirler diye düşünüyoruz.
Sorgulama açısından bireylerin karakter yapısına da bakmak lazım.  Veya cinayete neden olan unsurları ve etmenleri incelememiz lazım.
Mesele bir namus meselesi mi?  Veya kıskançlık mı?  Yoksa para meselesi mi?
Genellikle bir karı koca arasında cinayet işlendiğinde, ilk akla gelenler bunlardır.  Tabii ki bir de şiddetli geçimsizlik ve kadına uygulanan şiddet vardır.  Olaya sadece erkek açısından bakmamak lazım.  Olayın karşı tarafındaki kadının karakter yapısı, dikkafalılık, savurganlık, özgürlük arayışı ve “Sen de kimsin?” sorusunu sorduracak kadar saygısız duruşu da cinayete neden olabilir.  Yargı bu bulgularla yola çıktığında, işin kökünde ağır bir tahrik var mı, diye onu sorgular.
Bazı aileler kalkamayacakları ağır bir yükün altına girince de cinayet meydana gelebiliyor.
Ağır yük nedir?
Bir insan boyundan büyük işlere kalkışınca bütçesi darmadağın olur ve bir an gelir, çıkmaz bir sokakta sıkışıp kalır.
Şayet orta düzeyde bir aile yüzme havuzlu bir eve yazılmış ama borcun altından kalkamamışsa, demek ayağını yorganına  göre uzatmamış sözü gelir akla.
Bazı çiftlerde de kadın veya erkek olsun, yukarıda sözünü ettiğimiz “namus” meselesinde, yasak ilişkiler de cinayete sebep olabiliyor.
Halbuki bugünkü çağda çiftlerin her ikisi de çalışarak müşterek bir hayatın yollarında yürürler ve çağdaş çocuklar yetiştirirler.  O çocukların tahsilleri var, evlilikleri ve iş kurmaları ve daha da önemlisi hayata tutunmaları var.  Bu işler türküyle yapılmaz elbette.
Ne söylesek yeridir esasında felsefi olarak.  Bütün mesele evlilik müessesesini yürütürken, çiftlerin birbirlerine olan saygılarını ve hoşgörülerini korumalardır.  Şayet bir evlilik müessesesinde saygı duvarları yıkılmışsa, duygusal anlamda hiçbir şey kalmaz o çiftlerin arasında.
Şimdi düşünüyorum...  Eşini öldürdükten sonra intihara kalkışan ve ağır yaralanan o polisin hayatı kurtulacak mı?  İnşallah kurtulur.  Lakin hayatta kalsa da, o artık toplum içinde bir “katil” olarak yaşayacak ve o tek kızları da kahırlarla kendi yolunu çizmeye çalışacak.  İşte o bağlamda evladı ve evladın toplum içindeki duruşunu düşünerek, geleceği ona göre kurmak lazım.
Kısacası “tabanca” deyip geçmeyelim.  Tabanca,  en ufak bir tartışmada bile cinayete sebebiyet verebilir.
Daha ne diyelim....  Kestirmeden bir tabanca bir cinayet aracı oldu ve bir aileyi bitirdi.
İnşallah bu olaylar herkese bir ders olur.  Özellikle polis arkadaşlara bir ders olsun diyorum.  Veya tabanca ruhsatı olan kişi veya kişilere.