İçişleri Bakanlığının geçtiğimiz gün düzenlediği Çalıştay’a Kıbrıs Türk gazeteciler Birliği adına katılarak, genelde ülkemizdeki insan ticareti özelde de Gece Kulüplerindeki seks işçiliği başlıkları altında yapılan çalışmalara katkılar koymaya çalıştım. Çalıştayla ilgili haberler ve yorumlar dünkü medya organlarında geniş şekilde yer buldu. Özellikle bazı televizyon kanallarımızın çalıştayda ele alınarak tartışılan konularla ilgili kendi alanlarında uzmanlaşmış insanlarımı konuşmacı olarak misafir etmiş olmaları, konuya gösterilen duyarlılığın da bir belirtisidir diye düşünüyorum. Yıllardır kuzey Kıbrıs’taki gece kulüpleri diye bilinen eğlence mekanlarında yasal tanımıyla “konsomantrist” olarak hizmet vermekte olan kadınların çalışma koşulları ve yine bu insanların hem yasalarımıza hem de temel insan haklarına aykırı bir şekilde seks hizmeti vermekte olmaları ve yaşam koşulları  tam günlük çalıştay sırasında tüm boyutlarıyla ele alındı. İçişleri, Sağlık ve Çalışma bakanlarının da açılış konuşması yaptıkları çalıştayda ilgili devlet kurumlarından uzman ve bürokratlar ile sivil toplum kuruluşlarından da katılımcılar yer aldılar. Ve nihayet resmen”kıral çıplak” denilerek ülkemizde yıllardır yasalara aykırı olarak, gece kulüpleri çatıları altında “seks işçiliği” yapıldığı dang dang vurgulandı. Artık bilmeyen duymayan kalmadı. Temel insan hakları çiğnenerek yıllardır ülkemizde insan vücutları bir ticari meta olarak pazarlanmakta, bundan da aracılar gelir elde etmektedirler. Olayın daha da vahim yanı, dış ülkelerden gelerek gettolaşmış bölgelerde hizmet vermekte olan kadınların, uluslararası manejerler aracılığı ile, “borçlandırılarak” çıktıkları bu yolda, neredeyse “esirler” olarak, bu borçlarını ödeyinceye kadar, kendi iradeleri dışında bile seks hizmeti vermeye zorlanmakta olmalarıdır. ABD İnsan hakları Derneği’nin raporlarında özellikle son yıllarda kuzey Kıbrıstaki insan ticareti gündeme getirilmektedir. İşte bu insan ticareti başlığı altıda gece külüplerinde konsomantrist olarak çalıştırılmakta olan kadınardan da açıkça söz edilmektedir KKTC çalışma yasalarına göre seks işçiliği yasal olmakla beraber, bu ekonomik faaaliyetin özgür irade ile ve aracısız olarak yapılması koşulu vardır. ILO diye bilinen Uluslararası Çalışma Örgütü tüzükleri de böyle söylüyor. Çalıştay’da ortaya çıkan bir başka çıplak gerçek de Gece Kulüpleri dışında, denetimsiz olarak ve aracılar eliyle, seks işçiliği ağlarının kuzey Kıbrıs’taki varlığıydı. Özellikle sağlık açsından hem hizmet verenler hem de hizmet alanlar açısından ortaya çıkan tehditlerle sorunlarla nasıl baş edilecektir? Soyal açıdan, toplumsal dokumuz açısından denetimsiz ve yasadışı bir seks sektörünün varlığının kısa, orta ve uzun vadede yaratacağı etkiler de göz önünde bulundurularak, katılımcılar görüş ve düşüncelerini belli bir çalışma formatı içerisinde ortaya koydular. Önceden tesbit edilen 8 soru başlığı altında katılımcılar sekiz grup olarak yanıt , düşünce ve görüşlerini açıkladılar ve bunlar raportörler tarafından not edildi. Günün sonunda da çalıştay sonuçları olarak 8 raportör ortaya çıkan görüş, düşünce ve önerilerin sunumlarını yaptılar. Bundan sonrası İçişleri bakanlığının, ülkemizde sadece seks işçiliği alanında değil, tüm alanlarda temel insan haklarının ihlal edilmesin önleyecek yasal, sosyal, sağlık ve eğitsel önlemleri diğer devlet kurumlarıyla koordineli olarak yaşama geçirmesidir. Çalıştayın katılımcısı olarak, kısa ve orta vadede özellikle eğlence sektörü olarak bilinen gece kulüpleri ve seks işçiliği hizmetlerinin, şans oyunlarının, Las Vegas örneği merkezileştirilerek, denetimlerinin etkinliğinin artırılmasının zorunlu olduğunu söyleyebilirim tekrardan. Uzun vadede insan vücutlarının herhangi bir şekilde bir ticari meta olarak kullanılmasının önüne geçilmesi, belli eğitim programlarının okullarımızda, ana okullarından başlanarak uygulanması ile gerçekleşebilecektir. Keşke Çalıştaya katılan eğitimci öğretmenlerimizin yanında Eğitim bakanlığıdan  uzman bürokratlar da katılıp katkılar koymuş olabilselerdi. Sonuçta ortaya çıkan çalıştay sonuçları İçişleri bakanlığı’nın koordinasyonunda, ilgili devlet kurumlarının da işbirliği ile ete-kemiğe bürünerek, uygulamaya konularak, ülkemizdeki bir büyük ve yaygın insanlık ayıbının önüne geçilecektir. Bu hareketin karşısına ne tür gailelerle karşı çıkılırsa çıkılsın, buna geçit verilmeyeceği iyice anlaşılmıştır. Resmen ve devlet ağzıyla “KRAL ÇIPLAK” dedikten sonra karşı çıkacak olanları tüm çıplaklığıyla deşifre edecek bir medyanın da  hala var olduğunu son olarak vurgulamak isterim.