Bir süre önce (12/6/2018) bu sayfada, Kutlu Adalı’nın, yıllar önce okuduğum, insanı güldürürken düşündüren, politik taşlama ve kara mizah örneği iki kitabı olan “Çirkin Politikacı Pof” ve “Hayvanistan”dan söz etmiş ve Hayvanistan’ı yazıma konu etmiştim. Bugün de Çirkin Politikacı Pof üzerinde duracağım. 

Çirkin Politikacı Pof ‘un Özeti
Varlıklı bir tüccar olan Pof politikaya soyunur. Sekreteri Ali aracılığıyla Sahibi’nin Sesi gazetesinde bol paralı, tam sayfa ilanlar verir. Bu “kârlı” iş karşılığında, gazete, Pof’un yapacağı köy gezilerini izleyecek bir muhabir ve bir fotoğrafçı göndermeyi kabul eder.  
Pof köye gider. Hava yağmurlu olduğundan köy kahvesi kalabalıktır. Pof içeri girince oradakilerin kimi istekli, kimi isteksiz ayağa kalkar. Pof herkesle el sıkmakla kalmaz, herkesi iki yanağından öper, her birine bir şeyler söyleyip mavi boncuk dağıtır. Bu sırada genç fotoğrafçı, “flaşını durmadan patlatır, dünyanın en büyük olayının en enteresan resimlerini çekiyormuş gibi sandalye üzerine çıkar, iner, yere çömelir, derken bir masanın üzerine fırlayıp flaşı durmadan patlatır, patlatır.” Köylü Pof’tan çok gazetecinin hareketlerini izler.
Köylüler dertlerini söyler, Pof sözler verir, bol bol mavi boncuk dağıtır.  
Köyden dönüşte Pof, sekreteri Ali bey aracılığıyla gazeteye bir hafta süreyle tam sayfa yayımlanması için renkli bir reklam verir ve bir gün sonraki gazetenin manşetini şöyle belirler: “Sayın Pof Köyden Büyük Bir Sevgi Tezahüratıyla Uğurlandı - Köye Baraj Ve Bent Yapılıyor.” Atatürk resmi önünde çekilen toplu resim manşetin üzerinde yer alır. Pof’un muhtarla öpüşürken çekilen resmine de iyi yer verilir.  
Seçim kapıdadır. Pof, arkadaşlarıyla bir toplantı yaparak köylülere, esnafa, işçilere, fabrikatörlere, zenginlere, işverenlere, öğretmenlere, lise öğrencilerine, aydınlara yapılacak vaatleri konuşur. 
Vaatler yanında, kahvehane ve kulüplerde devamlı adam bulundurulacak; bu adamlar Pof’un karşıtlarını kötüleyecek, küçük düşürecek, kötü yorumlayacak! Bu bağlamda, baştakilerin çıkarları için çalıştıkları, özgürlükleri kısıtladıkları, dolgun maaş ve tahsisatlar aldıkları yayılacak; şoförlerinden, hizmetçilerinden, saraylarından; düzenledikleri partilerden, kokteyllerden söz edilecek! Protokol işleri ile sosyete olayları anlatılacak!
Bir yandan da basına reklamlar, gazetecilere yemek, hediyelikler, gömlek kıravat verilecek, partilere kokteyllere davet edilecekler. 
Pof tüccarlığını da unutmaz. Köylünün yalnız kendisinden mal alınmasını; köylerden soğan ürününün okkası altı kuruştan toplanmasını, bir süre sonra soğan bitince 5 – 6 katı fiatla piyasaya sürülmesini organize eder.     

BAĞIRIP ÇAĞIRAN DELİ
Pof, bir yandan da kalabalıklar karşısında yapacağı konuşmalar için hazırlanır. Bu amaçla evdekileri gönderip ayna karşısında bağıra çağıra nutuk atma provası yapar. Ancak pencereyi kapatmayı unutmuştur. Aşağıda onu dinleyen bir kalabalık oluşur ve yukarıda bağırıp çağıran bir deli olduğu kanaatine vararak polis çağrılır.
Pof rüyasında seçimi kazanarak Başkan olduğunu görür. Sarayda muhteşem bir kabul resmi verir.    Gece muhteşem geçer ama konuklar dağılıp Bayan Pof’la üst kattaki odalarına çıkarlarken rüya karabasana dönüşür. Çünkü aralarında en yakınlarının da olduğu bir kalabalık, ona bağırıp çağırır. Ona seçimi kazandırdıklarını ama unutulduklarını haykırırlar. Pof, imdat, imdat…. diye bağırarak uyanır.
Sonuçta ülkede bir lider doğar ama zaman geçtikçe Pof’un karşıtları da artar. Seçim kampanyası kızıştıkça daha çok paraya gereksinim doğar. Oysa Pof’un eli sıkıdır. Para kazanmasını bilir ama yemesini bilmez. 
Arkadaşları, onun her huyunu beğenir, iktidar hırsına hayranlık duyarlar. Hatta ikiyüzlülüğünü, demagogluğunu ve yalancılığını da severler. Hedefe ulaşmak için bunların da şart olduğuna inanırlar. Ama elinin sıkılığı hem faaliyetlerini aksatır, hem de bu alanda verdiği açıklarla karşıtlarına, adı, çıkarcılığı ve pintiliği üzerine fıkralar anlatılmasına fırsat verir. 
Seçimin kazanılacağı belli olunca Pof’un ekibinde kim ne olacak kavgası başlar. Sonuçta Pof seçimi kazanarak ülkeye başkan olur ama Pof, ona seçim kazandıran arkadaşlarını bir kenara iterek çevresine, eski iktidarın dalkavuk evet efendimcilerini, hatta hain diye bilinenleri çevresinde toplamaya başlar.
Pof Sömürüstan’a davet edilir. Sömürüstan’la bir yardım anlaşması yapılır, bir üniversite Pof’a doktor ünvanını verir. Pof, artık  Dr. Pof olarak anılmaya başlar.
Pof tek adam olur. Her şeyi kendisine bağlar. Her şeyin ona sorulmasını ister. Emir vermedikçe hiçbir iş yapılmaması emrini verir. Vatandaşlar Pof’tan yana olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılır. Başa çıkamayanlar mevki ile susturulur. Emrindekileri, açıklarını kullanarak istediği gibi yönetir. 
Ne ülkenin ekonomik durumu, ne de siyasal geleceği onu ilgilendirir. İşsizlik parasızlık kol gezerken; partiler, kokteyller, davetler, törenler sürüp gider. Davetlileri Pof kendisi belirler. Evet efendimci olmayanlar davetlere çağrılmayınca aile tartışmaları olur. Kadınlar arasında yarış, eşler arasında kavgalar yaşanır. Pof’un bizzat ilgilendiği bir dedikodu mekanizma yarış ve kavgaları artırır.
Bir yandan da kendisi ve yanındakiler kazandıkça kazanırlar. Pof, başkanlıkla tüccarlığı birlikte götürür. Soğandaki tekelliğini sürdürür. Rakiplerini iflas ettirir. Uzmanlara yatırıma uygun alanları saptatır, sonra bunları değerlendirerek yakınlarıyla ortaklıklar kurar. 
Tek adamlığı o kadar ileri gider ki çoğunluğun ve bakanların sözü geçmez olur. Kararlar istediği doğrultuda alınır. Tutanakları istediği gibi yazdırır. Yazılıp dağıtımı yapılan bir tutanağı bile değiştirir. 
Bu arada vaatlerle mavi boncuklara kapılarak ona oy verenler, oylarının faturasıyla karşısına çıkıp taleplerde bulunurlar. Müdürlerle de başı derttedir. Bazı müdürler yasal olmayan emirleri yerine getirmek istemezler. 
İşler giderek sarpa sarar. Arkadaşlarından bile uyarılar gelir. Bir sabah yollara, onu istifaya davet eden yazılar yazılır. Ertesi akşam “Dr. Prof çok yaşa” yazıları görülür, ardından da “Dr. Prof. başaşağa!” Yabancı ülkelerdeki paraları ve yatırımları ortaya çıktıkça ona karşı olan kızgınlık artar.
Polisiye önlemler çoğaltıldıkça çoğaltılır. Polis marifetiyle halka gözdağı verir. Polislerin başka işlerde kullanılmasından doğan boşlukta hırsızlıklar artar, güvenlik bozulur. 
Buna karşı aydınlar ve basın eleştiri dozunu artırır. Köylüler, esnaf, işçiler, memur ve öğretmenler seslerini çıkarır.     Durum kötüleşir ve gerginleşir. Dışa göç başlar.  İstifalar başlar.  Sivil toplum ayağa kalkar. İşçiler, köylüler, esnaf ona karşı çıkar. Gençler ayağa kalkar. Yürüyüşler başlar. Ülke çalkalanır. Muhalefet seçime gidilmesini ister. Yediden yetmişe herkes sokağa düşer. Kalabalık saraya yürür ve içeriye girer. Pof merdiven başında elinde tabanca, kalabalığı karşılayıp yaklaşana ateş edeceğini söyler. Buna karşın ona ilk darbeleri arkadaşları vurur. 
Birkaç saat sonra, Sahibi’nin Sesi gazetesi yayın hayatında ilk kez ikinci baskı yapar ve manşetten şu haberi verir: Çirkin Politikacı Pof Linç Edildi.     

KISA BİR DEĞERLENDİRME
Bu kitapta da Hayvanistan’daki gibi her şeyi açık ve net yazmış Kutlu Adalı! Çıkarını düşünen, oy avcısı, demagog, çıkarcı, yalancı, düzenbaz ve de popülist bir politikacı karakteri yarattı. Politika – basın (medya) ilişkisini iyi ortaya koydu.
KKTC halkı olarak biliyoruz ki anlatılan politikacı tipi hâlâ daha çevremizde dolaşmaktadır. Kutlu Adalı, 1969 yılında bu karakteri hiçten yaratmadı. Toplumda, Adalı’ya bu karakteri yaratma fırsatı veren örnek/örnekler vardı. 
Günümüzdeki durum için bir şey söylemeden yorumu okura bırakıyorum.     
Keşke bu kitap da yeniden basılıp günümüz okuyucusuna da onu okuma olanağı yaratılsa!