Son zamanlarda Türkiye’nin çeşitli yörelerinde yapılan çocuk istismaları, bayağı bütün insanları tedirgin etti.  Özellikle küçük çocuğu olanlar, “Bir gün benim de çocuğum kaçırılıp, ırzına geçilir ve katledilir mi?” düşüncesiyle müthiş tedirgin oluyorlar.
18 gün önce Ağrı’nın Bezirhane köyünden kaybolup, cansız bedeni yine 18 gün sonra bulunabilmişti küçük Leyla’nın.
Leyla isimli o sevinli kız çocuğunun resmini görünce şu düşünce geçmişti aklımdan.
“Leyla yaşasaydı, herhalde yeni bir Fatma Girik olarak sinema dünyasında yerini alırdı.”
Bakışları ve o yeşil gözleri bana onu çağrıştırdı nedense.
Gerçekte söylemek istediğim şey, bu kadar güzel ve sevimli kız çocuğunu kaçıran rezil ve terbiyesiz insanların insan olamayacaklarını düşündüm.  Bunlar insan olabilirler mi?  Bence insan kılıklı canilerdir onlar.
Hala daha bu cinayetin failleri bulunamadı.  Lakin ben Türk polisine güveniyorum.  Her kötü olayda mutlaka katilleri, hırsızları, uyuşturucu kullanan ve satanları, ırza geçenleri ve ülkenin üzerine kara bir çarşaf gibi yayılan şu satistleri mutlaka yakalayıp yaka paça hapse atacaklarını düşünüyorum.
Bizde bile ne kadar çocuk istismarı oldu.  Ne kadar enses ilişki yüzünden bazı babalar hapsi boyladı.
Kıbrıs Türkü’nün hayatında en büyük leke, 7 yaşındaki kendi öz erkek evladının günlerce ırzına geçen, sonra da öldürüp cesedini Taşkent çöplüğüne atan o terbiyez babanın olayıdır.
Bundan başka kendi öz kızının ırzına geçip yıllarca cinsel ilişkiye giren bazı ahlaksız babalar olduğunu da gördük.
Ülkelerin yaşam boyutlarına baktığımızda, Türkiye, kocaman bir Türkiye’dir.  Her sınıftan insanlar yaşar bu ülkenin üzerinde.  Binlerce suç işlenir, yüzlerce kan davası yüzünden nice gençler öldürülür ve daha pek çok olaylar yaşanır.
Boyutlar anlamında Türkiye’deki cinayetler tabii ki çok olacaktır.  Kaldı ki bütün dünyada bu ve buna benzer olaylar, pek çok gelişmiş ülkelerde de vuku buluyor maalesef.
Bazen şöyle deriz:
“Yahu şu bizim minnacık ülkemizde neden şu ahlaksız insanlar hayatımıza bir kara leke gibi düşerler?”
Evet küçük çocuklar cinsel tacizde bulunan nice ahlaksız insana verilecek cezanın hangi boyuta ve kaç yıl olacağını da düşünüyorum.
Bu ahlaksızlığı yapan , Leyla ve onun gibi nice masum evladı öldürenleri halka vermek lazım.  İşte o halk, sinirden kükreyen halk, o caniyi mutlaka lime lime eder herhalde.
Belki saditçe olacak ama, Leyla’nın katilleri bulunursa, onlara verilecek en büyük cezanın, onları çırıl çıplak bir meydanda ağaca veya bir anıtın üzerine bağlayıp, her gün etinden et kessinler ve o yaraya tuz bassınlar.  18 gün Leyla’yı aç ve susuz bırakan insanlara da 18 hatta 38 sekiz gün ekmek ve su vermesinler ve inleye inleye orada gebersinler.
Bu nasıl canilik?  Bu nasıl ahlaksızlık?
Şimdi Leyla’nın ailesi kan kusuyor.  Zavallı insnlar günlük hayatlarında, işlerinde güçlerinde, tarlalarında çalışırlarken o güzel kızları kaybolup katledilmiş.   Ölen bir evladı unutmak kolay değildir.  O acıyı yüreklerinde taşırlarken, içlerindeki öfke de dağlar kadar, hatta denizler kadar büyük ve taşar.
Tabii ki bütün ilgililer devreye girip aileleri uyarıyorlar.  Sosyal Hizmetler ve psikologlar, bu durumlarda nasıl davranılması gerektiği hususunda konuşmalar yapıyorlar.  Onların bu çalışmaları, “Başka Leylalar ölmesin” mesajına yöneliktir.
Bütün Türk kamuoyunu meşgul eden bu olan, hakikaten kabul edilmez bir olaydır.  O bağlamda, Kıbrıs da dahil, bütün küçük çocuk sahibi anne babaların gözlerini dört açmaları ve evlatlarını ölene kadar korumalıdırlar.
Daha ne diyelim ki...
Canilik bu...