Bir elin nesi var demeyin.

Tokatın hası tek elle atılandır, deneyin.

Bir başıma ben ne yapabilirim üşengeç bahanesidir.

Dört yüz bin insan bir başıma ben ne yapabilirim deyip oturursa, kıçının üstüne oturan dört yüz bin bireyin çaresizliği ile varılır bu güne ki buna batıdan yarı cahillerin aparttığı öğrenilmiş tembellik, neme lazımcılık denir ve varacağı yer, Alman turistin ateşinin çıktığı günün bir gün öncesidir.

Alaman turistlerin ateşi çıktı ve ertesi gün unutuldu bütün öğrenilmiş çaresizlikler, birkaç mız  mızın dışında bütün Kıbrıs Türk halkı tanınmasa da nelere kadir olabilecek bir halk olduğunu hatırladı, hatırlattı.

Bir başıma ben bir ağaç dikersem yarın, bir başına sen bir ağaç dikersen, bir başına o, obürü, şu ve bu bir başına bir ağaç dikerse,  dört yüz bin ben’den oluşan bir biz oluruz ve dört yüz bin ağaçlık bir ormanın çekirdeğidir gizlimizde unuttuğumuz yüreğimiz gayretimiz.

Gayret günlerindeyiz ve bu gayret bilgili donanımlı bir gayret olmalıdır.

Her bir kişi, her ev, her sokak mahalle,  köy şehir eksiği nedir gündelik yaşamın bilir, bilmelidir, bilmek zorundadır ve eksiğimizi tamam etmeliyiz bir tamam hepimiz.

El ele vererek, muhtar muhtar aramızda tartışarak nasıl daha iyi bir sokak, daha iyi bir köy daha insan için bir şehir nedir, nasıl olmalıdırı. Hem sesimizi yükseltmeli ve hem de inşa etmeli mamur hale getirmeliyiz.

Sokağımızdaki birinin derdine ancak konuşarak, komşuluk ederek merhem olabiliriz ve komşu demek derde derman demektir, muhtarlık demek de öyle.

Dilerim 2020 Eylülüne kadar köyümüzde ilkokul  istiyoruz diye ayaklansın köyler muhtarlarıyla. Bir düşünün ilkokulu olmayan bir köy yarınından vaz geçmiş sayılmaz mı, hele bir de son zamanlarda giderek artan bir oranda şehir mezarlıklarına defin işlemleri köylerde artarken,  geçmişimizden de vaz geçmiş olmuyor muyuz köyler olarak.

Geçmişinden ve geleceğinden vaz geçen köy artık köy değildir, kasaba da değildir şehir hiç değildir. Ya nedir diye sorarsanız, sormayın köyleri köyünüz yapın, kasabaları kasabanız ve kentleri de şehriniz.

Davranın bu günden tezi yok ömür tükettiğimiz, bunca yıldır tükettiğimiz buraları, bizim olan, damgamızı vurduğumuz ve yaşayacağımız,  güle oynaya düğün dernek şenlik içinde yaşayacağımız sokaklarımız, köylerimiz kasabalarımız şehirlerimiz yapalım.

İş başa düşmüştür.

Bir elin nesi varsa iki elin daha fazlası var sesi ve dayanışması dostluğu var.