Uzlaşmak!

Her şartta ve koşulda, Uzlaşabilmek.

Ödün veren tarafların, ayrı ayrı veya bir bütün kazançları için fedakarlık yapmaları…

Uzlaşarak ortak “kazanım” etrafında örgütlenebilmenin zaferi.

Tarafların;

Devlet ile sokaktaki yurttaş…

Şirket ile çalışanları…

Antrenör ile oyuncuları…

İngiltere ile Avrupa Birliği…

Doğan ile Ocak…

Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler…

Karşılıklı ödünler vererek, fikir ayrılıklarını tedavi ederek, tarafların ortak çıkarlar üzerinde anlaşması mümkündür.

Ne var ki; özellikle uluslararası politikalarda, uzlaşmaz olmanın sonuçları zaman zaman çok ağır bedellerle ödenebiliyor.

Uzlaşı kültüründen uzak toplumlar, gerekli empati yetisini kazanmamış bireylerle doludur. Ve söz konusu toplumların, temel ihtiyaçlara erişim meselelerinde zorluklar, sıkıntılar, eksiklikler yaşadığı acı bir gerçektir.

Devlet adına hükümet edenlerin, ortak ve güncel çıkar olan “sağlık” konusu ile ilgili toplumun farklı kesimlerine uzlaşı sağlayarak covid-19 ile mücadele konusunda beraberlik sağlaması gerekmez mi?

Mercek tutacak olursak;

Hükümetin – koalisyon ortaklarının, iktidarda vazife alan siyasi partilerin; “sağlık” konusundaki çözüm önerilerinin görüş ayrılıklarından silkinip ete kemiğe bürünmesi gerekmez mi?

Merceği yaklaştıralım;

Toplum sağlığı tehdit altındayken, son bir yıldır, kamu kesimi ile sivil kesimin ortak strateji, organizasyon, saha çalışması alanlarında uzlaşması gerekmez miydi?

Tüm bunların başarısı veya başarısızlığı, sosyolojik açıdan toplumun “ruh sağlığının” ne kadar “iyi” çalıştığının göstergesi değil midir?

Velhasıl Kelam

Adada Federal bir çözüm denendi; tarafların yeterince ödün vermemesi nedeni ile uzlaşıya varılamadı!

İki devletli çözüm modelinde uzlaşabilmek için, toplumların ne tür ödünler vermesi gerekmektedir?

Sn. Anastasiyadis, kendi halkı ile “iki devletli” çözüm konusunda iletişime geçti mi? İletişim yolu ile şartlar kabul gördü mü?

Ödün verilecek şartlardan bahsediyorum!      

İki devletli çözüm modelini, Kıbrıslı Rumlar kabul eder mi?

Peki ya ilgili taraflar, “iki devletli” formül için uzlaşır mı?

Tümün cevabı “evet” ise;

Taraflar bir süreliğine “çözümsüzlük için uzlaşmış olmazlar mı?”

Çözümsüzlük, Kıbrıslı Türkler için asla “çözüm” değildir! Olmamalı.  

Yoksa son zamanlarda yaşanan tüm açıklamalar, “Federasyon görüşmek için Ortaköy’e bile gitmem” diyen ve üç ay sonra “New York zirvesinde” baş köşede oturan rahmetlik Sn. Denktaş’ın denemeye çalıştığı “Blöf” veya “diplomaside kontrollü gerginlik yaratmak” ile benzerlik mi gösteriyor? Hep birlikte göreceğiz…

Türk – Yunan ilişkilerinde “istikşafi de” olsa, ilişkilerde yeniden denge arayışıyla başlamış bulunmakta. Uzlaşı niyet ediliyor!

5+1 Kapıda!

Sn. Tatar görüşmelere ekibi ile birlikte en iyi şekilde hazırlanacaktır.

Uluslararası görüşmelerden “…Federasyon ile yola devam – Berlin belgesinden itibaren devam…” konusunda taraflar mutabık kalırsa, imza koyarsa;

Ulusal Birlik Partisi,  ikinci “11 Şubat belgesi” vakasını yaşamaya hazır mı?

“İki devletli çözüm” için oy veren seçmen (%52), kendi vicdanı ile uzlaşmaya hazır mı?

Vatan gazetesi

5 Şubat 2021

Reşat Kansoy