Bozulanı tamir eden, söküğünü diken insanlardı anne babalarımız.

Yokluk yoksulluk yıllarıydı çocukluğumuz ve iğne ile kazıldı en derin kuyular, yerin yedi kat derininden çekilen sular can suyumuz oldu da büyüdük geliştik.

Sonra ne mi oldu.

Atın atın eskiyen çoraplarınızı atın Jill geliyor ile başlayan ve ‘‘ Küçük Ev ’’ dizisinin pabucunu dama atarak yayınlandığında hepimizi ekran karşısına çivileyen ‘‘ Dallas ’’ dizisi ile köylülükten / kendine yeten küçük ölçekten sıyrılıp kapitalizmle bire bir tanışmamız, kapitalsiz kapitalistler olmamız başladı.

Neyin ne olduğunu, niye olduğunu, tuttuğumuz bu yolun nereye varacağını an bile düşünmeden sarıldık / saldırdık.

Bir otomobil ithalatçısı bizi seviyordu.

Aşkına anında karşılık verdik. En lüks otomobillerle gidiyorduk yürüme mesafesi ile en çok on – on beş dakika uzaklıktaki iş yerlerimize.

Peşinatsız lüks otomobil satıyordu / satıyorlar bize ve taksitlerini kimin ve nasıl ödeyeceğimizi hiç düşünmeden aldık.

Aldık aldık aldık.

Almanın satın almak olduğunu anladığımızda iş işten geçmiş bulundu.

Artık ne kunduracı Hüseyin Dayı ve onun ölçü alıp yaptığı ayağımıza özel yıllarca giyilebilen potinler kalmıştı ne de kundura ustalarının bir araya gelerek faaliyete geçirdiği AYKO.

Ne mobilyacı Hamit Usta vardı, ne de Kartal – Besler – İzmir dondurmaları.

Düğme, gömlek düğmesi dikmeyi bilmeyen nesiller gelişme adı altında türemişti ve düğmesi kopan gömleğin yerine yepiz yeni hem de marka tişörtler emrimize amade idi tabii ki parasıyla.

Haller öyleden böyleye geçmişti ve taksitler esiri olmuştuk söylemesi ayıp gülmesi kaçınılmaz üç ( 3 ) kameralı akıllı !!! telefonlarımız var artık.

Bu taksitleri kim ödeyecek / nasıl ödeyecek sorunu ile boğuşuyoruz.

Arasta esnafı mı, müşterileri onların Rum fakirleri, Türkler sur içi Lefkoşa’sını terk ederken Arastayı da terk ettik.

Sokak aralarında, okul avlularında boş arsalarda top oynayarak ustalaşan futbolcular ile şampiyonluk kovalayan takımlarımızın akademileri !!! var var olmasına da tonla lira karşılığında Afrika’nın beşinci sınıf topçularını transfer ediyorlar ortalama 50 seyirciye maç yaparak profesyonel olduklarına yemin ederek, belki de kara para aklama uğruna.

Eski çoraplarımızı attık Jill hayatımızı esir aldı.

Ve söküğünü dikmekten vaz geçen, gönüllü olarak vaz geçen, sonuçta da artık istese de dikemeyen bir halk nasıl başa çıksındı orman yangını ile.

Orman yangınlarını önlemenin il adımı, sökülen gömleğimizi dikmek ile atılır desem mi.