Türkay Ilıcak’ın şiir kitaplarından biri Bademler Eylülde Açar adını taşır. Ilıcak, kitaba adını veren “Bademler Eylülde Açar” şiiriyle (s. 3), Avustralya’nın coğrafi bir gerçeğini abartısız ama ironik birkaç dizeyle vurgular:
Hey ülkemin yazar ve şairleri
Hep nisanda açtırıyorsunuz
Öykülerinizde, şiirlerinizde çiçekleri
Bizde de çiçekler açar
Burada eylül ekim bahar
Burası Avustralya
Bademler eylülde açar  
    
Daha Mart’ın başındayız. Ilıcak’ın şiirindeki Nisan ayını beklemeden “bademler çiçek açtı” ülkemizde! Gelin gibi süslendi badem ağaçları! Doğa canlandı. Bahar yüzünü gösterdi.   
Yalnız badem ağaçları mı baharın yüzünü gösteren? Yoooo, hayır! Bu adanın doğası ve baharı her koşulda güzeldir ama bu yıl bir başka güzeldir. Her taraf ıpıslak ve yemyeşil, yeşilin her tonu!  Renk renk kır çiçekleri kapmamış her yanı! Yeşilin her tonu ile çiçeklerin renk cümbüşünün çılgın, coşkulu harmonisi kaplamış adanın her yanını! 
Doğa canlandı, bahar/Mart Dokuzu geldi. 
    
KIBRIS’TA YÜZYILLARDIR 
SÜREGELEN BAHAR 
BAYRAMI: MART DOKUZU

Adamızda yüzyıllar ötesinden süregelen ve yıldan yıla yaygınlaşıp benimsenen bir gelenektir Mart Dokuzu! 1974 öncesinde Lârnaka köylerinde kutlanırdı. Bu köylere özgü idi.1974’ten sonra Doğu Mesarya’ya taşınan Lârnaka köyleri, Mart Dokuzu geleneğini yeni köylerinde yaşattılar. Gelenek, yıllar içinde yaygınlaşarak hemen hemen tüm Doğu Mesarya ile Karpaz’ın bazı köylerinde kutlanır oldu.
Doğup büyüdüğüm, Güney Kıbrıs’ın Larnaka ilçesine bağlı Boğaziçi/Aytotro da geleneğin sürdürüldüğü köylerin başında gelirdi. Mart Dokuzu asla es geçilmez, “iki el kanda bile olsa,” gününde, yani 9 Mart günü, bir su kıyısında ya da kırda, köyce kutlanırdı. O gün ders yapılmaz, öğretmenlerimizin yönetiminde toplanılan yere gider, Mart Dokuzu coşkusunu biz de yaşardık.
Bundan dolayıdır ki Mart Dokuzu, çocukluk ve gençlik anılarımda önemli bir yere sahiptir. Günlerce önce özel hazırlıklar yapılırdı. Tatlı olarak Kıbrıs’a özgü bir tatlı olan norböreği; soğan kabuğundan kırmızıya, papatyadan sarıya boyanmış yumurtalar “olmazsa olmaz”lardandı. Çeşitli eğlenceler ve yarışmalar düzenlenirdi toplanılan yerde! 1921 doğumlu rahmetli annem, ilkokulda öğrenci iken bir Mart Dokuzu kutlamasında şiir okuduğunu anlatırdı. Belleğimde çok canlı bir biçimde kalan bir eğlence de gençler olarak ateş üzerinden atlamamızdır.
Peki ama nedir bu Mart Dokuzu? 
Çocukluğumdan beri bu sorunun yanıtını arayıp durdum. İlk kez Fakir Baykurt’un bazı romanlarında Mart Dokuzu’ndan söz edilmesi beni şaşırtmıştı.  Geleneğin, Anadolu ve Balkanlar’ın bazı yörelerinde de (Amasya, Kırklareli, İzmir-Urla, Sivas/Divriği, Bolu, Karadeniz’e bağlı bazı bölgeler, Bulgaristan’ın güneydoğu Rodoplar bölgesindeki bazı yöreler), Mart Dokuzu adıyla kutlandığını öğrenmemle şaşkınlığım arttı. Dahası, Mart Dokuzu olayının genelde bilinen adıyla “nevruz”un bir varyantı olduğunu anlamak zor olmadı. 
Konuyu araştırmaya başladım ve vardığım sonuçları çeşitli uluslararası sempozyumlarda bildiri olarak sundum.
Ne yazık ki konu pek bilinmiyor ya da eksik ve yanlış biliniyor. Bu bakımdan bildiklerimi , Bu yılın Mart Dokuzu öncesinde paylaşmak istedim. 

GENİŞ BİR COĞRAFYANIN
BAHAR BAYRAMI

Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bulunan çeşitli Türk ve Avrasya topluluklarında, bir tür bahar (ya da baharı/doğanın canlanışını kutlama) bayramı/geleneği yüzyıllardır yaşatılmaktadır. Değişik görüş ve varsayımlar olmasına karşın; Nevruz, Sultan Nevruz, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Ergenekon Bayramı, Yüce Ulusun Günü, Bozkurt Bayramı, Hızır Nebi, Hızır İlyas, Hıdrellez, Karga Töreni, Karga Bulamacı, Kargatoy, Paskalle, Yumurta Günü, Kızıl, Kırmızı, Çagan, Mesir Bayramı, Kış Tompuzu, Bahar Bayramı, Sabantoy, Oraktoy gibi adlar taşıyan  ve bahar bayram nitelikli olan geleneklerin tümünün niteliği aynıdır. Değişik adların kullanılmasını; coğrafya, iklim, doğa koşullarının ve başka insan toplulukları ile kültürel etkileşimin doğal sonucu olarak görmek gerekir. Azerbaycan ve Orta Asya cumhuriyetlerinde Nevruz, en büyük ulusal bayramdır. Kürtlerin de Nevruz’u büyük coşku ile kutladıkları bilinmektedir.  
Türkiye ve Balkanlar’da, Mart Dokuzu adıyla yapılan kutlamalar da diğerleri ve nevruz gibi, genellikle 21-22 Mart’ta yapılır. Birkaç yerde değişik tarihler sözkonusudur. Bunlar da bahar ve ilkyaz dediğimiz dönem içindedir. Tarihlerdeki değişkenliği de, adlardaki farklılık gibi, coğrafya, iklim, doğa koşulları ve başka insan toplulukları ile kültürel değişime bağlamak gerekir. 
aKıbrıs’taki Mart Dokuzu kutlamaları ise 1974 öncesinde, 9 Mart günü yapılırdı. Ancak 9 Mart ve 22 Mart tarihleri, milâdî ve rumî tarihlerde ayni güne rast gelmektedir. Milâdî 22 Mart, Rumî takvimde 9 Mart’tır. On iki hayvanlı eski Türk takviminin başlangıcı, yani yılbaşısı da 21 Mart’tır. 
Kıbrıs’ta Mart Dokuzu olayının diğer yerlerdeki gibi 21 veya 22 Mart’ta değil de 9 Mart’ta kutlanmasının açıklaması bize göre şöyle yapılabilir: Kıbrıs, geleneğin yaşadığı coğrafyanın en Güney’indedir, ılıman bir iklime sahiptir ve bahar daha erken gelmektedir. İngiliz sömürgesi olarak milâdî takvimle 1878’de tanışan Kıbrıs’ta, ılıman iklime bağlı olarak erken gelen baharın 21 Mart’ta değil de, Mart Dokuzu adına uygun olarak 9 Mart’ta kutlanmaya başlanmış olduğu ve zaman içinde bu tarihin genelleşmiş ve gelenekselleşmiş olduğunu düşünüyorum. 
Kutlama biçimlerinde bazı farklılıklar görünse de öz aynıdır. Hangi adla ve hangi tarihte kutlanırsa kutlansın, tümünde bizdeki gibi, kıra çıkma, özel yemekler, oyunlar, yarışmalar vardır.    Bu geleneğin kökü nerelere dayanıyor sorusunu hep sorup yanıtını aradım. Çeşitli savlar ve varsayımlar olduğunu; konuya ideolojik ve dinsel açıdan yaklaşanlar olduğu gibi, olayı insan-doğa ilişkisi açısından bahar/doğa bayramı olarak niteleyenler de olduğunu belirteyim.
Geleneğin yalnız etnik kökeni aynı toplumlarda değil, (benzerlerinin) değişik kökenli toplumlarda olduğu da biliniyor. 
Türkler bakımından, olayın başlangıcını Ergenekon’dan çıkışa bağlayan bilimadamları vardır. Dayanak olarak, Çin kaynaklarında eski Türkler’in Mayıs ayında Ergenekon’dan çıkışı kutladıkları, Hun’larda, Tabgaçlar’da, Göktürkler’de benzer kutlamalar olduğu bağlamındaki bilgiler gösterilir.
Mart Dokuzu’nun özü ve tüm göstergeleri, geleneğin Kıbrıs’a göçle birlikte Anadolu’dan getirildiğini kanıtlamaktadır.

BİZDE 1974 ÖNCESİ MARTY 
DOKUZU KUTLAMALARI

1974 öncesinde, Kıbrıs’taki Mart Dokuzu kutlamalarının özellikleri ile ve başka yerlerdeki kutlamalarla olan benzerliklerini şöylece sayabiliriz:
1) Bizde Mart Dokuzu, eskiden bir su kenarında ya da kırda toplanılarak yapılırdı. Çin kaynaklarının sözünü ettiği, eski Türklerin Ergenekon’dan çıkış kutlamalarından tutun; Hun’larda; Göktürk’lerde ve çağımızdaki çok değişik coğrafyalardaki kutlamalar da kıra çıkılarak yapılmış ve yapılmaktadır.
2) O gün için günlerce önceden özel yemekler ve tatlılar yapılması başka bir gelenekti. Kıbrıs’taki Mart Dokuzu kutlamaları da 1974 öncesinde öyle idi. Tatlı olarak Kıbrıs’a özgü bir tatlı olan norböreği; soğan kabuğundan kırmızıya, papatyadan sarıya boyanmış yumurta da “olmazsa olmaz”lardandı.
Diğer bütün ülkelerde yapılan Nevruz kutlamalarında da özenle hazırlanmış yemekler önemlidir. Bu özel yemek çeşitleri ülke ve yörelere göre değişir.     Renklendirilmiş yumurta özel yemekler arasındadır ve oldukça yaygındır. Anadolu’da (Tahtacı Türkmenleri’nde, Bolu’da, Iğdır’da, Amasya’da, Kırklareli’nde), Azerbaycan’da, Dobruca Türkleri’nde, Karaçay-Balkar’larda renklendirilmiş yumurta geleneği vardır.
3) Kutlamalarda çeşitli eğlenceler ve yarışmalar düzenlenmesi de ortak bir özelliktir. Kıbrıs’taki kutlamalarda da bu eğlence ve kutlamalar vardır. Daha önce de değindiğim gibi, 1921 doğumlu rahmetli annem, ilkokulda öğrenci iken bir Mart Dokuzu kutlamasında şiir okuduğunu anlatırdı. Gençler ise ateş üzerinden atlardı. 
Değerli halk kültürü araştırmacısı Mahmut İslâmoğlu, bir kaynak kişiye atfen Nevruz’un, Nevruz adıyla Lefkoşa’da canlı bir biçimde kutlandığını, bu kutlamalarda yeme-içmenin yanında mani yarışmaları ve başka eğlenceler de düzenlendiğini yazar. .

1974 SONRASI KUTLAMALARI
Yeni bir coğrafyada başlayan yeni yaşam, bir ara gelenekleri ve bu arada Mart Dokuzu’nu unutturur gibi olduysa da, şimdilerde Mart Dokuzu her yıl 9 Mart’tan hemen önceki (ya da sonraki) pazar günü belirli yerlerde topluca kutlanmaktadır. Geçitkale’nin Kuzey’inde Beşparmak Dağları üzerinde Mersinlik denen yer ile Yeniboğaziçi’nin Doğu’sunda Salamis Ormanı olarak bilinen yer en çok bilinenlerdir. Son yıllarda İskele ve Çayırova kırsalları ile Alaniçi’nde “Harnıp Gafkalyası” olarak bilinen yerde de kutlama yapılmaktadır.
Mangalların yakıldığı, halkın yeyip içtiği bu kutlamalarda halkoyunları oynamakta, çeşitli eğlenceler ve yarışmalar düzenlenmekterdir.
Mart Dokuzu geleneği giderek yaygınlaşmakta; eskiden bu geleneği bilmeyen köylerde bile kutlama yapılmaktadır.
İngiliz döneminde geçen ilkokul çağında da öğretmenlerimiz, tam gününde bizi kırlara çıkarırdı. İngiliz Sömürge Yönetimi bu geleneğin sürdürülmesine göz yumuyor, belki de teşvik ediyordu. Aslan Mengüç, Anılarımdaki İsveç kitabında, İsveç’te geleneklere ne kadar önem verildiği, imrendirecek kadar güzel anlatır. 
Acaba (ve keşke) diyorum, şu Mart Dokuzu, bahar bayramı olarak tüm KKTC’ye yayılıp kutlansa nasıl olur?