Bir şeyleri, birden fazla tekrar etmesi.

Sürekli tekrar eden “şey”!

Evrensel döngü,

Gece – gündüz,

Mevsimsel…

“Evden – işe, işten eve” döngüsü!

Hepimizin, çalışma veya yaşam ortamlarımızın kendi prensipleri ile oluşturduğu, tekrarlayan sürekliliği vardır.

Devletlerin “döngüsünün” temel gerekçesi; ORTAK İHTİYAÇLARDIR.

Güvenlik ihtiyacımız, fizyolojik ihtiyaçlarımız…

Bizlerin, “ Ortak ihtiyaçlar” konusunda, “yancılığa” alıştırılmaya çalışıldığımızı düşünüyorum!

Kıbrıslı Türkler, Nasıl balık tutulur dan çok, Balık tutmak nasıl unutulur, programına yazılmış gibiler.

Döngüye, razı olmak! Tehlikeli.

Söz konusu “tatlı – tatlı” toplumsal dönüşüm, daha çok:

Kamu Bürokrasisi ve Kamu Maliyesi kullanılarak yapılanmaya / yapılmaya çalışılmakta.

“Ortak ihtiyaçlarının” bir çoğunu, kendi karşılayamayacak duruma getirilen devletin,

“Hizipleşme” nedeni ile demokrasi ayarlarıyla oynanmaya çalışılırken, Kamu Maliyesindeki disiplinsizliği, hasır altı edildi, “mali yardımda hak ediş” yeminleri, Akıncı’nın koltuğu kaybetmesi uğruna unutuldu…

Yerel gelirlerde bir miktar artış gözlenir gözlenmez, değişim sinyalleri gelmeye başlıyor.

Kendi yağımızla, kalan ciğerimizi kavurma arzumuz kabarır kabarmaz;

Koalisyonlar sebepsiz bozuluyor, hükümetler ömrünü tamamlayamıyor.

Meclisin hımbıl döngüsü devam ediyor.

Döngü tezatlıklarla da varlığını sürdürür;

Sabah, “Bir Çakıl Taşı Vermeyiz!” Diye sokağa döktürülen insanlar,

Akşama New York Zirvesinden gelen haberle %5 toprak iadesini konuşmaya hazır olduklarını öğreniyorlar.

Olsun! Döngü dönsün yeter…

Yeter ki ceplere dönsün…

“Devletin cebinde zırnık yok!” duyduğunuz anda, anlayın ki sabah sendikalar sokakta olacaktır.

Tencere sesi çıkmazsa, Ankara’dan para dilenemeyiz!

“13. Maaş” edebiyatı ile Anadolu’yu “sömürmek” döngü haline geldi.

Ankara döngüye tam çomak sokacakken, “hizipleşme”, “adam tutma” döngüsü çıkıyor karşımıza.

Yine kurtulamıyoruz, tekrarlanan olaylardan.

Kurtulamıyoruz,

Zümresel “yaşam” döngüsünün adı “özlük hakkı” olarak değiştirilmiştir bu topraklarda!

İşçinin, mazlumun, işsizin, özel sektör çalışanının hakkı, hukuku, sendikalaşması gündeminiz oldu mu hiç?

“Özlük Haklarımıza Dokundurmayız!” döngüsü vardır bu topraklarda.

“Özgürlüklerimize sahip çıkmalıyız!” gerçeği oldu mu hiç vicdanınızda?

Bu devletin Cumhurbaşkanı, başka bir devletin yöneticileri ve trolleri tarafından, itham ediliyor, Kıbrıslı Türklerin makamına, demokrasisine, onuruna, özüne, Kıbrıslı Türklerin, TÜRKLÜĞÜNE! Haysiyetsizce saldırılıyor… Gazetecileri kurşunlanıyor, taşlanıyor…

Döngüye çomak sokamıyoruz! Çaresizlik…

Çaresizliği bırakın!

“…Ayakları bu topraklara basan bütün partiler / örgütler, gelecek 10 yıl için hazırlanmalı, yarınlarımızın planı, programı yapılmalı… Hükümet bozmak, hükümet kurmak, onu bunu atamak, geçin bunları! Otomobilden daha değerlidir, evden daha değerlidir, bir çocuğa sevgi vermek, saçını okşamak, geleceğini temin etmek…” Cumhur Deliceırmak, 8 Nisan 2016, BRTK 102 FM radyo programı.

Toplum olmalıyız, yaşanan döngü, bize toplum olmayı emrediyor!

Reşat Kansoy

8 Nisan ‘21

VATAN Gazetesi