Uzun zamandan beri fısıltı halinde dolaşan haber, nihayet gerçekleşti.  O haber, Sağlık Bakanı Dr. Ali Pilli’nin görevden alınmasına dairdir.

            Bir yerde Ali Pilli’nin görevden alınması sürpriz değildir.  Bu ifadelerim onun başarısız olduğu anlamında yorumlanmamalıdır bence.

            Hele bir düşünün bakalım...   Koronavirüs belası ülkemize Mart, 2020’de geldi ve virüs, Dr. Ali Pilli ile yüzyüze geldi.  Nemelazım Dr. Ali Pilli bu süreci bütün gücüyle ve gecesini gündüzüne katarak buraya kadar getirmiş ve aşılanma sürecini başlatmıştır.

            Kim ne derse desin... Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın...  Ben şahsen bugüne kadar verdiği özverili hizmetlerinden ötürü kendisine teşekkür ediyorum.  Hatta toplum ve KKTC halkı olarak tümümüzün ona teşekkür borcu vardır.

            Yalan mı?  Dr. Ali Pilli, Sağlık Bakanlığını en zor şartlarda yürütmüştür. Değil KKTC gerçeğinde, bütün dünya gerçeğinde çok iyi takipçiliği ve uygulayıcılığı ile görevini layıkı ile yapmıştır.  Belki zaman zaman bazı doktorlar veya bazı kurumlar onu eleştirmişlerdir.  Hatta bazı beyler televizyonlarda atıp tutmuşlardır.

            “Koronavirüs döneminde şunlar yapılmalıydı...  Şunlar şunlar yapılmış olsaydı bu duruma gelmezdik” diyenler bile var.

            Ayıp etmiyor muyuz Dr. Ali Pilli’ye?

            Bütün dünyanın ekonomisi alt üst oldu, bizim ekonomimiz gibi.  Turizmciler iflasın eşiğine geldi, öğrenciler üniversiteye ve diğer okullarına gidemedi.  Serbest meslek sahipleri çığlıklar attı ve Dr. Ali Pilli’yi eleştirdi.  Bu süreç, Dr. Ali Pilli süreci değil, bir hükümet politikasının yaşandığı bir süreçtir, halkın bu açmazlardan çıkarılma strateji sürecidir. 

            Ekonomik yıkım yaşayan bir kısım işletmeci, “Tedbirleri yumuşatınız ve insanları normal hayata döndürmek için kararlar alınız” derken, her gün artan pozitif vakaları görmek istemiyorlar.  Öte taraftan bazı sendikalar, özellikle öğretmen sendikaları “Okulları açınız” diyorlar.  Hadi canım siz de... Kim istemez ki hayatın normalleşmesini.  İçinde bulunulan süreç, savaştan da beter bir süreçtir ve Dr. Ali Pilli de o savaşın bir askeriydi.

            Bu süreç, acıların ve çıkarlar çatışmasının sürecidir.  Bir kısım insan kapıları açınız derken, bir kısım insan da sakın açmayınız diyorlar.  Ne olacak bu iş?  Bu gelgitleri yaşayan Dr. Ali Pilli ve onun mensubu olduğu partinin kabinesi değil mi?  Bu halk değil mi hayatın bitme noktasında virüs nedeniyle cendereye sıkıştırılan?

            Benim şahsen kendisi ile ilk ve son kez buluşmam, pandemi öncesinde Dr. Fazıl Küçük Vakfı olarak kendisine yapmış olduğumuz bir nezaket ziyaretinde olmuştu.  Hepsi o kadar.  Kendisi ile çok yakın bir dostluğum veya samimiyetim de yoktur.  Ben şahsen, gördüklerimi, saptadımlarımı ve inandıklarımı dile getiriyorum.  Nitekim pandemi olayları hayatımıza girince Dr. Ali Pilli’nin nasıl çırpındığını, bütün açmazları nasıl atlatacağının mücadelesini verdiğini gören bir gazeteci olarak onun başarısız değil, bilakis başarılı olduğunu düşünüyorum.

            Hal böyle iken bu süreçte onu acımasızca eleştiren bazı siyasiler, bazı gazeteci ve doktorlara şöyle dediğim olmuştur:

            “Madem bu iş bu kadar kolaydı veya madem bu işi siz daha iyi yapardınız, gelin oturun onun Sağlık Bakanlığı koltuğuna da sizi göreyim.”

            Bu süreç siyasi süreç değildir.  Anlıyorum... Bazı aksaklıklar veya bazı eksiklikler meydana gelmiştir.  Ki o aksaklık ve eksiklikler, hem ekonomik hem de sosyal açıdan sıkıntılardan ve baskılardan kaynaklanmaktadır. Hala da durum öyledir.  Daha ne yapsın ki Dr. Ali Pilli?

            Dışarıdan gazel okumak kolaydır da işin içine girince anlar insan bu süreci atlatmanın ne kadar zor olduğunu.

            Her zaman siyasetin kural haline getirdiği bir yapı vardır.

            “Her zaman muhalifler, iktidarı ve o iktidarın bakanlarını eleştirirler.”

            Öyle değil mi?

            Eleştirirken acımasız olmamalıyız diye düşünüyorum.

            Bana göre Dr. Ali Pilli çok büyük bir yükten ve çok büyük bir stresten kurtulmuştur baskılar sonucunda görevden alınmakla.

            Ve Dr. Ali Pilli’ye şunu söylemek istiyorum.

            “Sayın Pilli kardeşim, siz ne yaparsanız yapınız, bu halk, bu toplum her zaman yapılanları eleştirir ve vicdan muhasebesi yapmaz.  O halde siz de kendi özel hayatınıza dönünüz, çoluk çocuğunuzla ve ailenizle ilgileniniz.  Gece başınızı yastığa koyduğunuzda vicdanınızın ne kadar rahat ve huzur içinde olduğunun bilinci içinde sağlığınızı düşününüz.”

            Evet...  bundan sonra Dr. Ali Pilli ailesiyle saatinde yemek masasına oturacak ve televizyonda bu süreci izleyecek.  Bakalım o atıp tutanların ağzı kapanacak mı?

            Kim olursa olsun...  Bu süreçte görev yapmak hiç de kolay değildir.  Çok değerli dostum Dt. Ünal Üstel, bu işi kaldığı yerden devraldı ve hayatımızın kısmen normalleşmesi için çok büyük uğraşlar verecek.  Onun da çok değerli birisi olduğunun bilinci içinde, Dr. Ali Pilli’den daha kolay bir süreçte görev yapacağını düşünüyorum.  Çünkü aşılanma yaygınlaşmaktadır.

            Hastanelerin virüslü insanlarla dolup taştığı bir süreci yaşamayacaktır.  Çünkü Dr. Ali Pilli, bu belanın panzehiri olan aşıyı hayatımıza sokmuş ve süreç rayına oturmuştur.

            Yine de hepimizin bir teşekkür borcu vardır Dr. Ali Pilli’ye, diyorum.