Dün, yani 12 Nisan 2018 Perşembe günü Girne Oscar Otel salonunda Dr. Fazıl Küçük Vakfı, bütün basın ve yayın mensupları ile kahvaltılı bir basın toplantısı düzenlendi.  Toplantının amacı, Dr. Küçük’ün ideallerini yaşatmak, daha geniş ufuklara ulaştırmak ve gelecek nesillere Dr. Küçük’ü anlatmaktı.
Basın toplantısının açılışında Vakfın şu andaki görev ve işlevleri hakkında geniş bilgi verilirken, bayağı mali sıkıntılar içinde oluşları da dile getirildi.  Bununla birlikte Dr. Küçük’ün anıt mezarı ve mezar içerisine yapılacak müzenin yapılmaması de bir eleştiri konusu oldu.
Kolay değildir... Dile kolay...   Merhum lider Dr. Küçük bütün hayatını vermişti Kıbrıs Türkü’nün yoluna.  Gecesiyle gündüzü karışmış, yokluklar içinde bir halk yaratmıştı.  O bağlamda Dr. Küçük’ün ideallerini yaşatmak hem vakfa, hem öğretmenlere, hem de yeni nesillere düşen bir görev olmuştur.
Meslis eski Başkanı Dr. Sibel Siber, meclis başkanı olduğu zamanda da Dr. Küçük Müzesi’ne çok büyük katkılar koymuş ve müzenin bu duruma gelmesinde büyük rol oynamıştır.  Dr. Sibel Siber’in bu duyarlılığına atfen Dr. Küçük Vakfı, ona  “Onursal Başkanlığı” uygun görmüştür.
Basın toplantısın en önemli kişisi yine Onursal Başkan Dr. Sibel Siber’di.  Devletin sağlıklı çalışması ve bütün yasa ve yasamanın işlevselliğini kazanması adına Dr.Sibel’ın bütün basın mensuplarına dağıttığı bir açıklaması vardı.  Hiç de “açıklama” demeyin.  Ülkenin hukuki,  siyasi  ve idari sistemini gayet açık yüreklilikle dile getiren Dr. Sibel Siber’in, geçmiş siyasal hayatında çok büyük sıkıntılar yaşadığını gözler önüne seriyor bir yerde, bu açıklama.
O açıklamasının girişinde şöyle bir tanımlama yaptı Siber...
“Devletimizin yönetim sisteminin sağlıklı olmadığı konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz.  Bu durumda sadece eleştirme ile değil, sistemin aksayan yönleriyle ilgili durum tespiti yaparak iyileştirilmesi için veya daha iyi bir sistem için ortak akıl ile ortaya çaba koymak gerekiyor.”
Sibel Hanım’ın bu ifadeleri gerçekte bir ideali ve bir umudu anlatır.   Gerçekten bu sistemin düzeleceğine inanırsak ve birlikte hareket edersek, işte o zaman o ideal da gerçekleşmiş olacaktır.
Bakınız Sibel hanım ne diyor Parlamenter Sistem’le ilgili...
“Parlamenter Sistem, seçimle gelen parlamentoya karşı sorumlu olan bir hükümetin var olduğu bir sistemdir.  Hükümetin Meclise karşı sorumlu olması demek, Meclis’in hükümeti denetlemesi görevi olması demektir.  Demokrasilerde yasa ve tüzüklere uymak sadece vatandaşın değil, Meclis’in ve Hükümet’in de görevidir.”
Dr. Sibel Siber’in bu açıklamalarının her sayfası, her paragrafı ve her satırı zehir zemberek gerçeklerle doludur.  Yine vurguluyorum...  Sibel Hanım yaşadığı o kadar çok gerçekler ve kabul edilmez durumlar varmış ki, bugün, özgürce bütün hukukçuların, bütün siyasilerin ve bütün kamuoyunun yüzüne haykırıyor.
Bence bu bir haykırıştır.  Lakin okurlarıma aktarabileceğim daha pek çok şey var o açıklamasında.  Bakınız Anayasa’nın 98’ndi maddesine ilişkin neler demiş Sibel Hanım...
“Anayasa’nın 98. Maddesine göre Anayasa’nın verdiği denetim yetkilerinden biri, başbakan ve bakanlar hakkında gerektiğinde Meclis soruşturması açılmasıdır.  Hal böyle iken KKTC’nin kuruluşundan bugüne kadar hiçbir bakan veya başbakan ile ilgili Meclis soruşturması açılamamıştır.  Acaba niye?”
Gerçekten bu da çok önemli bir husus.  Ve Sibel Siber bu gerçeğe parmak basarak sorguluyor.
Bugüne kadar kaç tane başbakan ve bakanlar geldi geçti şu kabine salonundan ve Meclis salonundan?
Bugüne kadar kaç tane bakan veya başbakan hakkında nice şaibeli konuşmalar yapıldı...  Kimine göre büyük vurgunlar veya eşdeğer vurgunları furyası başını alıp gitmiş...  Bütün bunlar ve bunlara benzer nice itham edici konuşmalar yapılmıştı meclis kürsüsünden ama kimse için Meclis’te soruşturma açılmamıştır.  Bunun için “Niye?” sorusunu soruyor Sibel Hanım.
Bunlara ilaveten “uyuşturucu “ ile de ilişkisi olduğu söylenen bazı milletvekili ve bakanlar da dile dolanan ve itham edilenlerdendiler.  Bir gecede göz hapsinde tutulan ne zanlılar buharlaştı ve Londra uçağına konarak memleketten kaçırıldı.
Bunlar unutulur mu?  Unutulmaz elbette.
Bazen politikacılar seçim bildirgelerine şu sloganı atarlar:
“Temiz toplum, temiz siyaset!”
Ne temiz siyaseti canım?
Malı alıp götürenler aklandı, yükün altında kalanlar da ezildi maalesef.
Bir de şu ifade var toplumda:
“Herşey tutanın elinde kaldı.”
İşte bu ve buna benzer ithamlar, tümden meclis soruşturması gereken hususlardır.
Sayfam buna müsaade etseydi bu açıklamaları yorumlu verecektim.  Lakin herhalde bugünkü bütün gazetelerde Dr. Sibel Siber’in açıklamaları yer alacaktır.
O açıklamaların çok büyük bir ses getireceğini düşünüyorum.  Siz düşünmez misiniz?  Siz de düşünün.
Bu açıklamalar “Memleketin fıcırığı mı çıktı?” sorusunu da getiriyor akla.