Ulusal Lider Dr. Fazıl Küçük’ün 3 Ağustos 1979 tarihinde Halkın Sesi gazetesinde yayınladığı yazısı, hayli ilginç ve ibret vericidir.  Tarihi ve karşımızdaki düşmanı tanıma adına, bu yazıyı kaleme almayı bir görev bilerek, sayfama alıyor ve yorumumu yapıyorum. 

            Dr. Küçük’ün bu yazısını, bir kitap çalışmamda buldum. 

            Araştırmacı-yazar Osman Yıldız’la öğretim görevlisi Güven Arıklı’nın derlediği “Dr. Küçük’ün makalelerinden oluşan kitap”ta yayınlanan bu yazı, gerçekten hayli ilginç ve hala fikirsel olarak günümüzde bile hala tazeliğini koruyor.

            İşte o önemli yazı:

            “Bir yakın dostum bana, Rum tarafında imal edilen Carlsberg biralarının şişeleriyle dağıtılan ‘bulmaca’ etiketlerinden bir tanesini getirdi.  Bu yaz gününde, çoluk çocuğa  bile bira içiren Rum, bu ‘bulmadayı’ çocuğuna okutur herhalde!  Etiketin ön kısmında soru, arkasında da cevabı vardır.

            ‘En büyük Yunan Adaları hangileridir?’

            Arka taraftaki cevam da şu:

            9250 km kare ile Kıbrıs ile 8332 km kare ile Girit.  İşte Kıbrıslılık!  Ve aramızda bu kafaları oluşturan Kıbrıs’ta Rum Ortodoks Kilisesi’nin Haçlı Seferleri ilan ettiği bu adada, ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındır’ diyecek kadar afyon yutmuşlar bulunabiliyorlar.”

            Esasında basit gibi görünen ama hiç de basit olmayan bir olayın anlatısıdır bu.  Dr. Küçük’ün belirtmiş olduğu “afyon” gerçek anlamda uyuşturucudur.

            Yazının yayın tarihi 1979 olduğuna göre, Rumlar 1974 Mutlu Barış Harekatı’nda Türk ordusundan yedikleri tokadın tadını unutmuş gibiydiler.  Ve hala aynı kafadadırlar, hayalleri ile yaşamaya devam ediyorlar.

            Hayret yahu!  Kıbrıs ne zaman Yunan adası oldu?  Ne zaman Yunanistan’ın bir parçası oldu?

            Hele bir düşünün...

            Mutlu Barış Harekatı’nın üzerinden beş yıl geçmesine rağmen, bulmaca külahlı bu saçma propagandaya tenezzül etmişler.  Kim bilir daha ne kadar saçma propaganda malzemeleri vardır.  Elbet bir gün bir başka “bulmaca” saçmalığı ile karşılaşacağız.

            Esasında Rumlar, ENOSİS için pek çok yönteme baş vuruyorlar.  Özellikle genç beyinleri zehirlemede üstlerine yoktur.  Bu “bulmaca” maskaralığı da o zehirin damlalarından biridir.

            Şayet bu araştırmacıların hazırlayıp Dr. Küçük Vakfı tarafından basılan dört ciltlik “40 Yıl Halkın Sesi olarak DR.FAZIL KÜÇÜK- Makaleler (1942-1981)” adlı kitapları okursanız, Kıbrıs Türkü’nün vermiş olduğu anlamlı mücadeleyi daha rahat kavrar ve beyninizin kıvrımlarına yerleştirirsiniz.

            Zaman zaman Rum okullarında okutulan ders kitaplarında Türk düşmanlığı işleyen temalara rastlarız.

            Bu kadar kin ve nefretle genç beyinlerin kafalarını dolduran Rum liderliği, Kıbrıs sorununu nasıl çözecekler ve yeni yetişen cenerasyona nasıl bir mutlu Kıbrıs armağan edecekler?

            Bu da bir nazire olsun “Bu memleket bizim” diyenlere.

            Bu fikri savunan ve Rumlarla birleşip Derinya’da eylemler düzenleyenler Dr. Küçük’ün bu yazısını okudukları zaman bir mesaj alırlar mı diye düşünüyorum.

            Hani bu memleket onlarındır?

            “Bu memleket bizim” diyen Türklerin bu zaaflarından yararlanan bazı Rum zümreler, onları kullanarak Kıbrıs’ı, eski Kıbrıs’ın sahillerine sürüklemeye çalışıyorlar.

            Lakin unutulmamalıdır ki, her zaman tarih konuşur, her zaman tarih doğruları söyler ve her zaman yanlışları, hatta bütün gerçekleri gözler önüne serer.

            Dr. Küçük’ün bu yazısı da tarihe ışık tutan ve Rumların değişmeyen zihniyetlerini ve ideallerini ortaya döken bir yazıdır.

            Lütfen bu yazıyı okuyun ve çocuklarınıza da okutunuz.  Çünkü yeni nesillerin, karşılarındaki düşmanın ne olduğunu yeni gençler bilmezler. O bağlamda böyle “bilmece ve bulmaca” cambazlıkları ile Kıbrıs Türkü’nü izledikleri yoldan döndüremeyecekler.

            Özgürlük ve bir vatan sahibi olmak ne kadar güzel birşeymiş...