Bugün 14 Mart 2018.   Özgürlük ve Mücadele Liderimiz merhum Dr. Fazıl Küçük’ün 112. doğum günü ve Halkın Sesi Gazetesi’nin de 76’nci kuruluş günü.

            O’nun aziz hatırasına izafeten, Dr. Fazıl Küçük Vakfı , İçişleri Bakanlığı, Girne Belediyesi ve TC Kalkınma ve İşbirliği Ofisi’nin katkılarıyle Dr. Küçük için  bir anıt yapılmış ve bu anlamlı günde o anıt, bugün Girne giriş çemberi’ne konularak açılışı bugün sabah saat 11.00’de gerçekleşmiş olacak.

            Unutmamak lazım.  Bir toplumda kolay kolay lider olunmaz.  Devlet adamı olunur ama lider olunamaz.  Liderlik, o liderin üstlenmiş olduğu misyonu taşıyabileceği ağır bir yük ve onurlu bir savaşın dinamiğidir.

            O bağlamda Dr. Küçük Vakfı, Onun anısını yaşatmak adına uzun zamandan beri, titizlikle büyük bir uğraş verdikleri çalışmalar sonunda, Lefkoşa-Girne girişindeki çembere bir anıt heykeli konmuş olacak.

            Esasında çoğu insan o heykelin taş yontudan bir heykel olarak algılamıştır sanırım.  Lakin bu heykel, usta bir heykeltraşla çalışılarak iki metre yüksekliğinde Dr. Küçük’ün başını gösteren ve “tam da kendisi” dedirtecek nitelikte metal ama yüz hatlarının arasındaki boşluklarla daha bir anlam kazanacak.

            Heykelin karekterini size ne kadar anlatsam tam olarak anlatamam herhalde.  Çünkü heykel, klasik bir yontu filan değil, modern ama çağdaş bir görünümün ta kendisidir. 

            Sanırım bu heykelin öyle bir noktaya konması ve o uzun ve geniş caddenin çok uzun bir ulaşım noktasında kadar hep “Dr. Fazıl Küçük Bulvarı” olarak kalacak  ve hep öyle anılacaktır.

            Bence bu öyle bir simgesel kişilik kazanacak ki, gerek dışarıdan gelip geçen turistlerin, gerekse yerli halkın hayli dikkatini çekecek ve “İşte Dr. Küçük budur” dedirtecek o heykel.

Gerçekçi olmak gerekirse, bir kentin en büyük zenginliği anıtlar ve heykellerdir.  Anıt derken, köprüler, kule ve kale niteliğindeki binalar ve dolayısı ile heykeller de...

Sağ olsun Girne Belediye Başkanı  Nidai Güngördü, heykelin hayat bulması için canla başla çalışmış ve Dr. Küçük Vakfı ile iyi bir koordine içinde olmuştur.  Bunun yanında İçişleri Bakanlığı da, “Dr. Küçük’ün anısını yaşatma adına” konuya taraf olmuş ve gerekli desteği vermiştir.  Her zaman onur duyduğumuz Anavatan ve onun Kıbrıs’taki temsilcileri bizim elimiz, kolumuz, kanadımız ve yüreğimiz olmuşlardır sağ olsunlar.  Bu heykelin hayat bulmasında da TC Kalkınma ve İşbirliği Ofisi de katkılarını esirgememişlerdir.

Örneğin bu heykelin açılış günü olarak 14 Mart’ın tercih edilmesini yukarıda ifade etmiştim.

Şayet dönüp geriye bakacak olursak, Halkın Sesi Gazetesi’nin doğum günü olan 14 Mart’ın anlamı daha da büyük olur.  Çünkü Kıbrıs Türkü’nün davasını savunan ve bütün ada Türklerine moral veren, İngiliz’i eleştiren, Türk Lisesi’ni İngilizlerin elinden kurtaran ve Anavatan’dan Türk öğretmenler gelmesini sağlayan, Evkaf’ın Türk halkına devrinde çok önemli kalem savaşı veren Halkın Sesi’ydi.  Halkın Sesi, sadece bir propaganda aracıydı.  O propaganda aracının başındaki kişi de, hiç şüphe yok ki, Dr. Fazıl Küçük’tü.

Hatırlarsınız...  EOKA’nın acımasız kurşunları sıkılırken, Dr. Küçük ve onun dava arkadaşları, büyük bir savaşın içine girmişler ve bugünleri görmemize vesile olan önemli anlamlı davayı kazanmamızı sağlamışlardır.

 Hani derler ya... “Tarih herkesi yargılar” diye.

Bence tarih, milletine ihanet eden, vurgun vuran, kendi bayrağını bayrak yerine koymayan ve acımasız Rum dostu olanları yargılar.  Lakin Dr. Küçük açmış olduğu bayrağı dalgalandırmak için hayatını koymuştu ortaya.  Onuru için ölümüne bu dava için hayatını ortaya koymuştur.

Ne mutlu ona ki, Mehmetçiğin yeniden bu adaya gelişini gördü, özgürlük bayrağının dalgalanmasına ve KKTC’nin kuruluşuna tanık oldu.

“Uyanış yılları” dediğimiz yıllar, EOKA’nın bombalarının patladığı yıllardı.  İngiliz’in örfi idare çarkını döndürdüğü, masum Türk polislerinin Rum kurşunları ile şehit olduğu, “Ya Taksim, Ya Ölüm” çığlıklarının atıldığı Atatürk Meydanı’nda ingiliz cipinin tekerleri altında can veren Türklerin meçhule gittiği yıllardı.

Dr. Küçük, açmış olduğu bayrağı elinde dalgalandırarak ve Halkın Sesi’ndeki yazıları ile Türk kamuoyunun ayakta kalmasını sağlayışı ile gerçek anlamda kendisi bir bayrak olmuştu.

İşte o büyük adamın heykelini bugün Girne girişindeki çemberin tam ortasına koyarak, onun manevi huzuru sağlamış oluyoruz.  Dr. Küçük oradan kuzeye, Toroslar’a bakacak ve yattığı toprağın altında, yine kalbi ve ruhu büyük bir heyecanla çarpacak.

Yani Dr. Küçük’ün yeni heykeli ve onun aziz hatırası...