Her bir Kıbrıs Türk’ünün sakin olması gereken günlerden geçiyoruz. Sakinliğimizi yitirdiğimiz anda sağlıklı düşünme ve eyleme olanağımızı da kaybedeceğiz.

Bir birimizin yanlışının peşine düşmek diye bir saçmalığın değil ve mutlaka bir birimizin eteğinde, gömleğinde olan sökükleri onarma günlerinden geçiyoruz.

Zorlu süreçler ancak ve yalnız dayanışma ile aşılabilir.

1975 yılından beridir dilimize pelesenk olan ‘ birlik mücadele dayanışma’ sloganını slogan olmaktan çıkarıp hayatın en net ve güzel ve doğru gerçeği haline getirmek, Ersin Tatar’dan tutun da 7 yaşını geçmiş her insanımızın boyun borcudur.

Misal ; her hangi bir hastane hekimimizin ecza depolarında eksikliği olası olan ilaçları listeleyip, en erken zamanda sağlanması için enerji harcaması ‘ hastanemizde ilaç eksikliği var- ya da olacaktır’ diye demeç vermesinden, medyaya açıklama yapmasından, facede, tviter de post paylaşıp like almasından çok daha önemlidir.

Bir başka misal ; enerjimizi herhangi bir siyasi hangi kelimeyi, cümleyi yanlış söyleyecek, yanlış telaffuz edecek diye akustik hafiyelik yapmaya değil, hangi taşı hangi taşın üstüne koyabilirim ki bu zor günlerimizi el birliği ile atlatalım zihniyetine taşımalıyız.

Ve zaten Kudret Özersay ve Tufan Erhürman’dan başka sağdan ya da soldan hangi siyasetçi veya STÖ yöneticisi var ki başladığı bir cümleyi anlamlı bir şekilde 8-10 cümle haline getirebilir.

Sakinlik ve kendimize, hemen ardından da komşumuza, arkadaşımıza, partilimize, başka partiliye güvenmemiz bizi sağlıklı, sağduyulu karar ve eylemlere taşıyacaktır.

Önceliğimiz,  kendimize halkımıza devletimize güvenip, sakin ve sağduyulu olmak.

Kıbrıs Türk halkı dikkatle incelenirse dünyanın en güzel halkıdır.

Bizden başka bir tek halk daha yoktur ki geçmişinde Afrikalıları, eşcinselleri kadınları aşağılamamış olsun.

Ve yine dünyada yasaya yasak koymadan talesemia hastalığını minimize eden ve entelleri ortaya çıkmazdan önce kürtajı hiç tartışmayan bir halkız biz.

Dünümüz ışık tutsun günümüze. Güvenelim birbirimize