Bilgi kaynakları bakımından ne kadar geriye gidebiliriz diye düşünüyorum.  Hatta bu düşünceler içinde tarihin derinliklerine indiğimizde elde edebildiğimiz verilerden yola çıkarak, salgın hastalıkların ne kadar çok insan hayatını bitirdiğini de görebiliriz.

            Esasında ne kadar geriye gidersek gidelim, daha pek çok salgın hastalığın insanları yok ettiğine, hatta bilinenle bilinmeyenler arasındaki tezatlara baktığımızda pek de sağlam bilgilere ulaştığımızı söyleyemeyiz.  Tarihin ve teknoklojinin henüz gelişmediği, tıbbın yeni yeni insan hayatına girdiği dönemlerde salgın hastalıklardan insanların etkilenmemesi nice doğal ilaçlar ve “kocakarı ilaçları” ile hayatlarını kurtarmaya çalıştıkları da bilinen bir husus.

            Yunan mitolojisinde antik Yunan çağından bilim kitaplarına girmiş nice bilge insanların hayata dokunduklarını da görmüşüzdür ve hala görüyoruz.

            Sokrates Yemini, bütün tıp talebelerinin veya yeni mezun olan doktorların yaptıkları anlamlı yemindir.  O yemin, evrensel değerler bağlamında ifadeler taşır.  Bir tıp adamı, hastası hangi milletlten, hangi ırktan olursa olsun, hasta hastadır ve o hayatı kurtarmakla mükelleftir Sokrates Yemini’ne göre.

            Nasıl ki insanoğlunun hayatında eski çağlar vardır, tıpta da eski ve yeni tıp, yeni terminolojiler var oluşumuzda biçim değiştirmiş ve modern tıbbın yolunu açmıştır.

            Şu anda yaşamakta olduğumuz şu pandemi sürecini atlatmak için türlü yollara baş vuruyoruz.  Kendimizi izole ederek, maske takarak, hijyene dikkat ederek ve sosyal mesafeyi koruyarak var etmeye çalışıyoruz.  Hal böyle iken bile dünyada bu virüsten ölen insanları gömecek yer kalmadı desek yeridir.

            Merak ettim ve eski çağlardan günümüze kadar tespit edebildiğimiz salgın hastalıklar listesine şöyle bir baktım.  Hayli ilginç bir liste çıktı karşıma.  Sadece dikkat ettiğim bir nokta vardır.  O da, Çin virüsü gibi bütün salgın hastalıkların kaynağının uzakdoğu ülkeleri olduğu kanaatine vardım.

            Bilim adamları bu noktaya odaklanırlar mı bilmem. Geri kalmışlığın ve sefaletin neden olduğu bir durum mu bu?

            Bir de eşcinsellikle insandan insana bulaşan hastalıklar var aids gibi.  Lakin yine de eski çağlardan günümüze kadar uzanan salgın hastalıklar listesini olabildiğince irdeleyelim diyorum.

            Mesela 14 yüzyılda kendini gösteren ve bütün dünyaya yayılan Kara Veba’dan 200 milyonun üzerinde insan öldü.  Ve sonunda insanlık bu mikrobu yok etti.  Kara Veba’dan ölenler arasında piskoposlar, şairler, askerler, ileri gelenler ve daha niceleri vardır.

            Çiçek hastalığı da, sarıhumma da bir dönem tarihe damgasını vurmuştur.  Neticede tıp, çiçek aşısını bulunca dünya rahatlamıştır.

            Verem de bir dönemin bitmeyen salgını idi.  Akciğerleri bitiren ve insanlara kan kusturan bu hastalık, dünya edebiyat literatürüne de tematik olarak girmiştir.

            Kızamık mı?  Hala daha kızamık veya kızamıkçık hayatımızda vardır.  Özellikle küçük çocuklarda görülen bu hastalığın da aşısı bulunmuştur.

            Tifüs de öyle.   Özellikle 1800’lü yılların verbası olarak görülen tifüsden pek çok insan hayatını kaybetmiştir.

            Sıtma ne kadar zaman var oldu insan hayatında.  Ta ki bu hastalığın “kinin” ilacı ile yok edilmesine kadar...

            Çocuk felci de pek çok çocuğun hayatını bitirdi.  Çağdaş tıpta yeni doğan bebeklere çocuk doktorları bir aşı programı uygularlar. O bağlamda o program çerçevesinde çiçek aşısı veya diğer aşıları olan çocuklar sakat kalmaktan kurtulmaktadırlar.  Kabakulak da çocuklar için en tehlikeli salgınlardan biridir.

            Son otuz yılın önde gelen salgın hastalıkları ise, aids, kuş gribi, domuz gribi ve haliyle her yıl yakalandığımız üç beş günlük tedavi ile yenebildiğimiz gripler...

            Özellikle aids mikrobunun eşcinsellerden birbirine bulaştığını gösterdi bize yayınlanan haberler.  Bu hastalıktan ölenlerin başında ünlü aktör Rock Hudson’dur.  Bu hastalığın kökü de uzakdoğudan gelmektedir.

            Ve sonunda da Koronavirüs belası geldi bizim nesli buldu.  Ölenlerin sayısı arttıkça artıyor.

            Ve nihayet aşı veya aşılar bulundu.  Bizim cenerasyon adını “koronavirüsten yırtan nesil” olarak tarihe yazdırabilecek mi?