Mart’tan beri yaşanan pandemi sürecinde en büyük stresi herhalde Dünya Sağlık Örgütü çekmiştir.  Çünkü bu bela bütün dünyanın başına gelince, Dünya Sağlık Örgütü insan sağlığı ile ilgili olması nedeniyle olayı sıkı takibe aldı.  Hatta takibe almak zorundadır bir yerde.  Konu, bütün insanların sağlığını ilgilendirmesi hasebiyle, herşey günü gününe ve dakikası dakikasına takip edilmek durumundadır.

            DSÖ Avrupa Direktörü Dr. Hans Kluge’un son yapmış olduğu açıklama, Türkiye ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu süreçteki başarıları ve kontrollu gidişleri nedeniyle bir teşekkür ve takdir sözleriydi.

            Dr. Hans Kluge’un sözlerini tırnak içine alarak yorumumuzu yapalım Türkiye ile dünyanın bu süreçteki görüntüsüne...

            “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faaliyetleri ve liderliği tüm ülkeler tarafından takdir görüyor.  Güçlü yeri ve bilgi sağlama sisteminiz nedeniyle sizi tebrik etmek istiyorum.  Türkiye’de yürütülen aşı çalışmaları, hızlı tanı kiti çalışmaları ve virüsün genom dizilimi konusunda yaptığınız çalışmaların kapsamını artırdığınız için de tebrik ediyorum.”

            TC Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kendisi ile video konferans yöntemiyle görüşmesi durumu da var.  Tabii ki görüşmede ele alınan en önemli husus, Avrupa bölgesindeki vaka artışları, koronavirüsteki mutasyon, Türkiye’deki güncel durum ve aşı çalışmaları ele alındı.  Kluge ayrıca  DSÖ’nün tavsiyelerini izlediği için ayrıca teşekkür almış Türkiye.

            Esasında Türkiye koronavirüs meselesinde erken uyanmış ve tedbirlerini erken almış bir ülkedir.  O bağlamda diğer ülkelere kıyasla Türkiye’nin bu süreçte başarılı olduğunu ve aşı ile beraber bu badireyi atlatacağını düşünmek yalnış olmaz herhalde.

            Koronavirüsten bu yana DSÖ, bütün Avrupa ülkelerini mikroskop altında izlemekte ve takip etmektedir. Hatta bu zorlukları aşmak için seri tavsiye mesajları yayınlamakta, icab ederse virüsün tırmanışa geçtiği ülkelerle temasını daha geniş tutmaktadır.  Yani bir oto-kontrol mekanizması da diyebiliriz.

            Nerdeyse eli kulağında...  Artık Türkiye kendi halkını ve KKTC halkını aşılamak için kolları sıvadı bile.  Sadece aşının bir denetleme süreci var, anladığımız kadarı ile.  O süreç de geçince hiç durmadan bütün Türk halkı aşılanmaya başlayacak.

            Günlük video meajlarında televizyonlar pek çok bilim adamını konuşturarak, aşının önemi ön plana çıkıyor.  Son izlediğim bir bilim adamının şu sözleri bayağı etkileyici ve iz bırakıcıydı.

            “Bence insanlar, ilk buldukları aşıyı derhal yapılmalıdır.”

            Bu sözler işin vehametini ve gerçeğini koyar ortaya.  İlk aşıya ulaşmak ve hayatı kurtarmak bir umut olarak kendini gösteriyor.

            Önemli olan o aşının size ulaşıncaya kadar olan süreci sağlıklı atlatmak ve atlattığınız anda aşıyı yapınmaktır.  Kaç kişi bunu başaracak, bilemiyoruz.

            Türkiye şu pandemi sürecindeki önlemleri ile dünyada öne çıkmıştır.  Bir ay içinde kocaman bir pandemi hastanesi yaparlarsa, bütün donanımları ile olası pandemiye yakalanan insanların hayatını kurtarma alt yapılarını halletmişlerse, Dünya Sağlık Örgütü övgüler yağdırmaz mı Türkiye’ye?

            Şu bizim minnacık adamıza bile bir pandemi hastanesi yaptı Türkiye ama bizim şu elektrik sorunu nedeniyle hala istenen bir noktaya gelemedik hastalara hizmet açısından.  Lakin ben ona inanıyorum... Mutlaka onu da aşacak ve şu pandemi hastanesini hizmete sokacağız.  Başka alternatifimiz yok zaten.  Mutlaka, ama mutlaka o hastaneyi hayata geçirmeyliyiz.

            Günlük haber akışına baktığımızda, güneydeki vakalar bayağı bizi ürkütüyor.  Her gün çoğalan virüslü hasta sayısı ile ölümler de çoğalmaya başladı.  Neyse ki kapıları kapatmış ve önlemlerimizi almışız.  Yine de bizde çıkan vaka sayısı onlara göre devede kulak kalsa da, günlük vaka sayısının bu kadar yüksek olmaması gerektini düşünüyorum.  Bunu düşünürken de insanların tedbirsizliğine parmak basıyorum.

            Şayet en ufak bir temas sonrasında ellerinizi dezenfekte etmezseniz, maske kullanmazsanız, sosyal mesafeyi sağlayamazsanız, mutlaka o mendebur düşman sizi de bir gün yakalayacak ve ölüme götürebilecektir, maazallah.

            Sağlık Bakanı Pilli’nin yaptığı açıklamalar da gayet mantıklı ve insana umut veriyor.  Meclisteki konuşmaları da gerçekçiydi.

            Pilli’ye göre aşının her an için gelmesi an meselesi.  O bağlamda korunmaya devam etmekte yarar var.

            Kısacası Dünya Sağlık Örgütü boşuna yapmamış Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için o açıklamaları. 

Doğru izleme, doğur teşhisler ve geleceği doğru okuma...