Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un YPG/PKK'ya karşı Barış Pınarı Harekatı düzenleyen Türkiye'nin, NATO müttefiklerinden dayanışma beklememesi gerektiğine yönelik sözlerine tepki göstererek ''Macron 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir' diyor. Sayın Macron bak Türkiye'den sesleniyorum, NATO'da da söyleyeceğim, önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir'' ifadelerini kullandı.

İstanbul Maltepe'deki Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'nin temeli, düzenlenen törenle atıldı.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, külliyenin ülkeye, kente ve üniversiteye hayırlı olmasını diledi. Ülkenin en köklü yükseköğretim kurumlarından Marmara Üniversitesinin yeni külliyesiyle çok daha güçlü hale geleceğine inandığını belirten Erdoğan, kökleri 1983'e kadar giden üniversitenin halen 5 ayrı dilde eğitim öğretim faaliyetleriyle dünya çapında marka olma yolunda ilerlediğini söyledi.
İnşa edilecek külliyenin üniversiteyi hedeflerine bir adım daha yaklaştıracağını dile getiren Erdoğan, "İnşallah bu üniversitemiz yanında ilkokul, ortaokul, lisesiyle birlikte çok daha anlamlı hale gelecektir. Bunu özellikle de tercih ettik, zira bu çevrede üniversitemiz için bir mütemmim cüz diyebileceğimiz ilkokul, orta, lise bu yok. Ama şimdi üniversitemizle birlikte ilkokul, ortaokul ve lisenin de burada da olması buraya çok büyük bir anlam, çok büyük bir güç katacaktır. Konumu ve mimarisiyle tarihimize, kültürümüze, medeniyetimize yakışır bu eserin üniversitemize kazandırılmasında emeği geçen ve geçecek olan herkese şimdiden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Erdoğan, tüm üniversitelerin yaptıkları işin ruhuna ve gereklerine uygun mekanlarda faaliyet yürütmeleri gerektiğini aktararak, söz konusu külliyenin yapılacağı alanda Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin geçmişinin bulunduğuna değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi ise farklı bir mekana taşınıp buranın tamamıyla Marmara Üniversitesi ki ismiyle müsemma olacak, Marmara'ya, Marmara Denizi'ne hakim bir noktada olması gerçekten buraya çok çok farklı bir güç katacaktır" ifadesini kullandı.

"ÜNİVERSİTELERE KÜLLİYELER KAZANDIRMA GAYRETİ İÇİNDE OLDUK"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri İstanbul'da yetersiz şartlarda faaliyet yürüten üniversitelere, verdikleri hizmetle mütenasip külliyeler kazandırmanın gayreti içerisinde olduklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım dönemimde de aynı anlayışla ülkemizdeki tüm üniversitelerimize bu desteği verdik. Ülkemizdeki üniversite sayısını 76'dan 207'ye çıkartırken, sadece skor amaçlı hareket etmedik. En köklüsünden en yenisine kadar tüm üniversitelerimizin yükseköğretimden beklediğimiz işlevleri yerine getirebilecek anlayışa, donanıma, altyapıya sahip olması için de çalıştık. Elbette eğitim öğretime yapılan yatırımların neticesini almak zaman ister ama şimdiden ülkemizin bu alanda katettiği mesafeyi görmeye başladık. Biz ülkeyi yönetenler olarak sorumluluğumuzun gereğini yerine getirdik. Şimdi sıra üniversitelerimizi yöneten rektörlerimizde, dekanlarımızda, hocalarımızdadır."

"ASIL GÖREV, ASIL SORUMLULUK, ASIL İŞ, HOCALARIMIZA DÜŞÜYOR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki üniversitelerin dünya çapında birer yükseköğrenim kurumu haline gelmesinin hocaların akademik çalışmalarına ve öğrencilerin göstereceği gayrete bağlı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Çeşitli kurumlar tarafından hazırlanan ilk 500, ilk 100 listelerinde ülkemizden öyle bir elin parmağı kadar değil, göğsümüzü kabartacak düzeyde üniversitelerin yer almasını bekliyoruz. Bunun için öncelikle köklü bir anlayış değişikliğine ihtiyacımız bulunuyor. Bu anlayış değişikliğini sizlere bir anekdotla ifade etmek istiyorum; merhum Süheyl Ünver, hocası Akil Muhtar Özden'e 'Biz sizin yarınız kadar olabilsek yeter.' diyerek hürmet etmek ister. Bunu işiten hoca hiddetlenerek, 'Sen benim yarım, senin taleben senin yarın, onun talebesi onun yarısı... Bu böyle olmaz. Sen beni geçmelisin' diye cevap verir. Evet, üniversitelerimizdeki her bir hocamız kendi hocasını geçecek başarılar ortaya koyacak ki hedeflerimize ulaşabilelim. Bunun için üniversite hocalarımızın ufkunun genişlemesini, azimlerinin bilenmesini sağlamalıyız. Üniversitelerimizin başarıları ülkemizin en büyük gururu, övünç kaynağı olmalıdır. Cumhurbaşkanı olarak bu konuda üzerimize düşen her görevi yerine getireceğimizin bilinmesini istiyorum. Ama bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum ki, asıl görev, asıl sorumluluk, asıl iş, hocalarımıza düşüyor. Üniversitelerimizdeki tüm hocalarımıza inanıyorum, güveniyorum. Mezunu olmaktan iftihar ettiğim Marmara Üniversitemizin de bu büyük atılımın öncüsü olacağını yürekten inanıyorum."
Erdoğan, dünyada medeniyet mücadelesinde öne geçme rekabeti bulunduğunu ifade ederken, medeniyetin, uygarlık ve şehirlilik anlamları yanında doğrudan toplumların gelişmişlik düzeylerine işaret eden bir kavram olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Mesala Kamus-ı Türki'de medeniyet kavramı; ilim, teknik, sanayi ve ticaretin nimetlerinden gerçek anlamda yararlanarak bolluk, rahatlık ve güvenlik içinde yaşama olarak belirtiliyor. Üzerimizde yaşadığımız coğrafya kadim Yunan, Roma, İslam ve Türk medeniyetlerinin mirasıyla zenginleşerek bugünlere gelmiştir. Biz kendi inancına ve kültürüne uygun olması şartıyla iyi olan, estetik olan, faydalı olan, hayırlı olan her değeri bünyesine katmaktan asla imtina etmeyen bir milletiz. Ülkemizde pek çok mütefekkir tarafından üzerinde düşünülmüş, tartışılmış olan medeniyet bizim mücadelemizin de merkezinde yer alıyor" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

ARNAVUTLUK'A 500 KONUT
''Arnavutluk'a TOKİ olarak 500 konutu Türk kardeşleri olarak orada inşa etmiş olacağız. Arnavutluk'a inşallah, en uygun yerde ekiplerimiz çalışmalarını yapacak ve 500 konutu Türk kardeşleri olarak orada inşa etmiş olacağız.

MACRON'A TEPKİ
Türkiye ile ilgili hazım sorunu yaşayanların giderek arttığını görüyoruz. Son örneği NATO tartışmalarıdır. Hiç risk almayan hep kazanmaya alışmış kimi ülkeler, Türkiye'nin kendi hakkını, hukukunu, egemenliğini koruma çabalarına tahammül edemiyor. Fransa Cumhurbaşkanı'nın son açıklamaları bu hastalıklı sığ anlayışın örneklerinden biridir. Fransa Cumhurbaşkanı 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir' diyor. Sayın Macron bak Türkiye'den sesleniyorum, NATO'da da söyleyeceğim, önce sen kendi beyin ölümünü bir kontrol ettir. Çünkü bu ifadeler ancak senin türündeki beyin ölümü gerçekleşmiş olanlara yakışır. Sen bir defa NATO'ya karşı yerine getirmen gereken vecibelerini yerine getirmiyorsun. NATO'ya ödemen gereken paraları bile doğru dürüst ödemezsin ama hava atmaya gelince hava atarsın. Türkiye'yi NATO'dan çıkarmak-çıkarmamak... Bu senin haddine mi? Böyle bir şeyin kararını senin verme yetkin var mı? Ülkemizin haklı hassasiyetlerini hiçe sayıp en küçük bir ilgilerinin olmadığı Suriye'de tırnak tutturmaya çalışan Fransa'nın ta kendisidir. (Fransa'nın Suriye'de bulunması) Senin orada bulunmaya hak ve selahiyetin yok. Seni rejim de davet etmiş değil. Türkiye'nin güvenliği Avrupa'nın güvenliği demektir. 

''SON TERÖRİST İMHA EDİLENE KADAR HAREKATLAR SÜRECEK''
Türkiye son terörist imha edilene kadar harekatlarını sürdürecektir. En son kadın terörist o da vuruldu yanında da 6 terörist daha vuruldu. Türkiye'nin istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda, söylediği her şeyi yapacak gücü, kararlılığı, imkanı olduğu, herhalde artık iyice görülmüş, kabul edilmiştir."

MACRON NE DEMİŞTİ?
Macron, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile Paris'te düzenledikleri ortak basın toplantısında, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin, "Müttefikimiz Türkiye'nin güvenlik kaygılarının son derece farkındayım. Çok sayıda terör saldırılarına maruz kaldılar. Bununla birlikte, hem DAEŞ karşıtı koalisyon için tehdit oluşturan bir askeri hareket yapıp hem de birlik ve destek beklenemez" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Editör: Mehmet Kasimoglu