"Hapishaneden çıkmak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" diyor. Bu arada Türkiye'de yürütülen Reza Zarrab'la ilgili operasyonda gelen bir ihbar üzerine, Zarrab'ın ABD'ye istediği hard disk 24 saat kala bir bilişimcinin evinde ele geçirildi.
Reza Zarrab (Rıza Sarraf) davası için dün önemli bir son dakika gelişmesi yaşandı. Reza Zarrab'ın önce sanık olarak yargılanacağı açıklanan fakat savcılık ile işbirliği yaparak 'tanık' kürsüsüne çıkarıldığı ve ismi Mehmet Hakan Atilla davası olarak değişen davada Atilla'nın avukat ekibinden mahkemeye flaş bir ses kaydı delil olarak sunuldu. Zarrab'ın federal hapishanede yaptığı bir telefon görüşmesinin yer aldığı konuşma çözümlerinde, Zarrab'ın hapishaneden çıkmak için "işlemediğin bir suçu" kabul etmelisin dediği dikkat çekiyor.
New York'ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada savcılığın tanığı olan iş adamı Reza Zarrab'ın "hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" dediği ortaya çıktı.
Atilla'nın avukatları, Zarrab'ın hapishanedeki telefon görüşmelerinin kayıtlarına ilişkin mahkemeye bir mektup sundu.
Savunma avukatlarının sunduğu mektupta, 15 Eylül 2016'da Zarrab ile Ahad isimli bir kişi arasında geçen telefon konuşmasında Zarrab'ın "ABD'de hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın" dediği belirtildi.
Mektupta Zarrab'ın "daha az ceza alabilmek için yalan ifade vermekte istekli olduğu" belirtildi.
Ancak, mahkemenin elektronik belgelere erişim sistemine yüklenen mektup, kısa süre sonra mühürlendi ve kamu erişimine kapatıldı.
Zarrab, İran’a gıda ticareti konusunda iki evrakta hata yapıldığını, bu hatanın buğdayın menşeine ‘Dubai’ yazmak olduğunu söyledi. “Bu neden hata olsun?” sorusuna, “Dubai’de buğday yetiştirilmiyor” cevabını verdi.
Zarrab, “Rakibiniz var mıydı?” sorusunu, “Hem evet, hem hayır. Rakibimiz yoktu çünkü onlar gerçek gıda gönderimi yapıyordu. Biz yapmıyorduk. Ancak onlar da Halkbank’taki İran parasını kullanıyordu, biz de. Hesapta ne kadar çok riyal olursa, benim için o kadar iyiydi” diye yanıtladı. Bankaya ödediği en yüksek meblağın yüzde 1 olduğunu ifade etti. 17 Aralık’tan sonra hiçbir Halkbank çalışanına rüşvet vermediğini söyledi. Reza Zarrab, soru üzerine, “17 Aralık’ta tutuklandım. Cezaevinde kaldım. Sonra avukatlarım geldi, görüştük, serbest kaldım” dedi. “Serbest kalmak için ödeme yaptınız mı”  sorusunu “Evet”, “Bu ödeme rüşvet miydi?” sorusunu da “Kısmen” diye yanıtladı. Savcı, kime rüşvet verdiğini sormadı.
Reza Zarrab’ın ABD’deki cezaevinden Türkiye’yle yaptığı iddia edilen birkaç telefon görüşmesinin tapeleri de okundu. Bir tapeye göre; görüştüğü kişi, Zarrab’a, serbest kalması için avukatının Türkiye’de girişimlerde bulunduğunu, hatta dönemin ABD Başkanı Obama’nın aranmasını sağlamaya çalıştığını aktardı.
Atilla'nın yargılandığı davanın ikinci haftasında duruşmaya jüri üyelerinden birinin gecikmesi nedeniyle geç başlandı.
Savcılığın tanığı Zarrab ifade vermeye devam etti. Duruşma esnasında Atilla sık sık not alırken, avukatlarından Cathy Fleming de savcılığın hemen hemen tüm delillerine itirazda bulundu. 
 İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi 6 ayrı suç atfedilen Zarrab geçen yıl mart ayında ABD'de tutuklanmıştı.
Zarrab, hücresine alkol sokmak ve gardiyanların cep telefonlarını kullanabilmek için onlara rüşvet verdiğini de itiraf etmişti.
Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.

SERDAR TURGUT'UN İZLENİMLERİ
Hayatta her şey aklıma gelirdi de bir aralık gününde New York’ta ısınmak için sokağa çıkacağım aklıma gelmezdi. Reza Zarrab’ın tanık olduğu Hakan Atilla davasının ikinci haftasının ilk gününde bu da başıma geldi.
Mahkeme salonunun camları yandaki hapishane binasının camları gibi kalın gözüküyor. Dolayısıyla bu soğuğun sadece camlardan gelmesi imkânı da yoktu. Sonra anladım ki jürinin dava boyunca uyanık kalabilmesi için salonun soğutucu sistemini de açmışlar.
Malum geçen hafta jürilerden bir tanesi dava boyunca sürekli uyuduğundan yargıç Berman tarafından jüriden çıkarılmış yerine yedeği alınmıştı. Gerçi bu jüri, yargıç Berman’ın dediğine göre sorulara cevap verirken boş zamanlarında en fazla yapmayı sevdiği şey olarak uyumayı söyleyip kendisinin bir problem olacağı işaretini de vemişti.
Salonda yabancı basını, girişin hemen solundaki yani jüriye yakın bölüme oturtuyorlar. Bu bölüm uykuyu önlemek için özellikle soğutuluyor olmalı. Ama benim gibi insanlar da soğukta daha fazla uyku isteyebilir. Bu durumun bende ayrı bir problem çıkarmaması için kahve tüketimini hayli artırmış durumdayım.
Bu kadar soğukta jüri uyumasa bile aralarından mutlaka hastalananlar olacaktır. Nitekim bir jüri dün toplantıya neredeyse
bir saat geç gelerek böyle bir şeyin işaretini verdi bile.
Gecikme olunca hâkim Berman konferans için avukatlar ve savcılığı odasına davet etti. 15 dakika kadar baş başa görüştüler.
Çıktıklarında avukatlar ve savcılar bir köşeye çekilip aralarında dostça konuştular.
Savunmanın hafta sonunda bayağı çalıştığı belli oluyordu. Bu da normal çünkü Zarrab’ı sorgulama sırası onlara geliyor. Avukatlardan Cathy Fleming salona herkesten önce geldi. Dosyaları oturdukları bölümün hemen arkasına özenle yerleştirdi. Avukat hanıma arkadan bakınca Fenerbahçe’yi hatırlamamak mümkün değildi. Lacivert ceketinin üzerine sarı saçlar gelince avukat hanım fanatik bir Fenerbahçeliye dönüşmüş gibi oldu. Bence dün esas oyuncular içinde mahkeme salonunun en şık insanı yargıç Berman’dı. Son derece fit bir insan olan yargıç lacivert ceketine çok uyan ve pahalı bir marka olduğu uzaktan
bile belli olan kravatıyla sanki davaya gelmiş bir yargıç değil kokteyle gitmiş bir CEO gibi duruyordu.
Salona Hakan Atilla geldikten sonra geç kalan jüri nedeniyle o da hayli beklemek zorunda kaldı. Zarrab salona jüriden hemen önce geldi. Bekleme sırasında bu arada sorgulama sırası kendilerine gelmek üzere olduğundan saldırı bıçaklarını bilemekte olan avukat Victor Rocco ve Cathy Fleming ile konuştu, şakalaştı.
Bekleme nedeniyle iyi bir fırça çekeceğini sandığım yargıç Berman da büyük sabırla bekledi. Salonda dolaşıp mahkeme salonu
görevlileriyle dostça sohbet etti.
Tanık Zarrab’ın savcılık sorgulamasını savcı Sid Kamaraju yapıyor. Dava boyunca o da Zarrab gibi sürekli su yudumluyor. Ama savcı bunu kendi cüssesine uygun büyüklüktekibir şişeden yapıyor. Zarrab ise karton bir bardaktan içiyor ve bitince de doldurulmasını istiyor.
Dava başladıktan sonra gerçekten jüriye uyku verecek sıkıcılıkta geçti.
Yapılmakta olan hayali tarım ürünleri ihracatının görünümde kurallara uygun yapılması için eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ile yapılan telefon görüşmeleri ve WhatsApp yazışmalarının tapeleri okundu.
Bu bölümde bir süre hiç Hakan Atilla’nın adı geçmedi. Bunun tuhaflığını savcı da hissetmiş olmalıydı ki bir ara Süleyman Aslan’ın bankadaki bu işteki takımında kimler vardı sorusunu sordu. Buna avukat Cathy Fleming itiraz etti. Ancak hâkim Berman itirazı reddedince Zarrab cevap olarak Hakan Atilla’nın da ismini verdi.
Anlatılanlardan anlaşılıyor ki yapılan işlemler sırasında bir ara sorun yaşanmış. Gönderildiği söylenen tarım ürünlerinin tonajına uygun olmayan büyüklükteki gemiler kayda geçirilmiş. Hakan Atilla da bunun uygun olmadığını söylemiş ve düzeltilmesini istemiş. Bu süreçte Dubai gümrüğünden düzenlenen belgeler de delil olarak gösterildi.
Zarrab’ın sanık iken avukatı olan Ben Brafman davanın başında salondaydı. İzleyiciler bölümünün ilk sırasında oturuyordu.
Onun neden davada olduğu ise anlaşılmadı. Belki de eski müvekkilinin tanıklığının uygun gidip gitmediğine bakmaya gelmiş olabilir. Kısa süre oturup salondan çıktı.

SİYASİ SIĞINMA
Bu arada Zarrab’ın tanık olmak için savcılık ile yapmış olduğu anlaşmanın detayları ortaya çıkmaya başladı. Normal olarak yabancılar, haklarında açılan dava bitince veya yedikleri hükmün sonuna gelindiğinde ülke dışına çıkarılıp kendi ülkelerine gönderiliyorlar. Anlaşılıyor ki Reza Zarrab tutukluyken savcılık ile uzun süre geri gönderilmeyeceğinin garantisi üzerine görüşmüş.
Hukuk çevreleri bu garantinin verilebilmesi için yabancı uyruklu kişiye dava sonunda siyasi sığınma hakkı verilmesi ve ondan sonra tanık koruma sistemine dahil edilmesi gerekti ğini söylüyorlar. Şu anda yaşananlar gösteriyor ki Reza Zarrab bu dava
bittikten sonra bir tanık olarak siyasi sığınma talebinde bulunacak ve beklendiği gibi bu kabul edilirse tanık koruma programına dahil edilip Amerika içinde gözden kaybolacak. 

REZA ZARRAB'IN İSTEDİĞİ HARD DİSK ELE GEÇİRİLDİ İDDİASI!
Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın haberine göre ise Reza Zarrab'ın ABD'de yürüyen dava için kendisine getirilmesini istediğini hard disk, bir bilişimcinin evinde ele geçirildi. 
ABD’de eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın da sanıkları arasında olduğu, Reza Zarrab’ın da tanık olarak dinleneceği davanın başlamasına 6 gün vardı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne 22 Kasım’da imzalı bir ihbar e-maili geldi. Reza Zarrab’ın sağ kolu Regaip Akol’la birlikte çalıştıklarını ifade eden ihbarcı, kimliğinin gizli kalması koşuluyla şu bilgileri paylaştı:
“Uzun süredir yanlarında çalıştığım Regaip Akol ve arkadaşları Mustafa Hacısalimoğlu ve Sinem Arslan katıksız FETÖ’cüdür. Bunlara görevden alınan FETÖ’cü polisler sürekli evrak getirirler. Bunlar da bu belgeleri alıp ABD’ye götürüyor. Yine FETÖ’cü polisler yanlarına geldiler ve bunlara bir şeyler getirdiler. FETÖ’cü polislerin getirdiği şeyleri ABD’ye götürmeden yakalayın.”
İhbar üzerine, mahkeme kararıyla Akol, Hacısalimoğlu ve Arslan takibe alındı. Üç ismin de ABD ile sık sık görüşmeleri olduğu belirlendi. 3 gün önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla operasyon düzenlendi. Reza Zarrab’ın ısrarla ABD’ye getirilmesini, davada kullanmayı istediği ve 24 saat sonra ABD’ye gönderileceği belirlenen Roysar Holding’e ait bilgileri içeren harddisk bilişimci Mustafa Hacısalimoğlu’nun ofisinde ele geçirildi. 
Polis sorgusunda FETÖ ile irtibatı olmadığını söyleyen Hacısalimoğlu, 19 Kasım’da ABD’den Zarrab’ın avukatı Şems Al-Bazz’ın aradığını ve Roysar Holding’e ait bilgileri içeren harddiskin yedeklerinin olup olmadığını sorduğunu anlattı. Hacısalimoğlu ifadesinde, “Bu harddisk veya başka bir belgeyi hiç kimseye göndermedim veya vermedim. Hiç kimseden bu yönde talep gelmedi” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tespitlerine göre Roysar Holding’in bilgilerini içeren harddisk ABD’deki davada kullanılmak üzere Reza Zarrab’ın avukatı Şems Al-Bazz’ın talimatıyla ABD’ye gönderilecekti. Bu da yine yapılan tespitlere göre Zarrab’ın sağ kolu Regaip Akol aracılığıyla olacaktı.
Ayrıntılar VATAN'da

Editör: Mehmet Kasimoglu