Şu koronavirüs belası bütün dünyayı sarmadan önce insanlara “Dünyanın en büyük güç veya güçleri kimlerdir?” diye, mutlaka verecekleri cevap açık ve netti.

            Bunlardan birisi Amerika, diğeri de Rusya’dır diyeceklerdi elbette.  Çünkü konovairüse kadar herkes en büyük gücün bu iki büyük ülke olduğunu görmüş ve o kanaatini de korumuştur.

            Bu büyük gücün en büyük ideali, birbirinden üstün olma ve dünyadaki güçlerini bütün dünya ülkelerine göstermeleriydi.  Dünyaya neyle ölçülüyordu o zaman?

            Bence silah, para ve tekonojiyle.

            Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında bu iki büyük devletin kendi egemenlikleri ötesinde diğer ülkeler üzerinde de egemen olma yarışları bayağı sürmüştür.

            Hani zaman zaman yazar çizeriz ya...  “Dünyada neyi paylaşamıyoruz” dediğim şeyin yanıtı, bence şu koronavirüs belasıdan başka birşey değildir.

            Madem dünya güçlerini sorguluyoruz, o zaman herkesin verebilecği bir yanıt vadır bu iki büyük güce karşı.

            “Şu anda en büyük ne Amerkia’dır, ne de Rusya.  En büyük ve en güçlü olan koronavirüstür şu anda”

            Yalan mı?  Şu virüs bu iki büyük gücü dize getirip çaresiz bırakmadı mı?

            Bıraktı elbette.

            Gerçekten bu iki  büyük güç, özellikle Amerika, maalesef dünya nazarında zavallı ve çaresiz kaldı.  Bu virüsten ölen binlerce insanın cesetlerinin sokaklarda koktuğu, ilaçların ve hastanelerin bu virüse bulaşanlara yetmediği görülünce insan gayri ihtiyari o koca Amarika’yı “çaresizlikle” tanımlamaz mı?

            Bir de Avrupa Birliği’ne üye ülkelere bakalım...

            Avrupa birliğini oluşturan ülkeler, virüs bütün dünyayı sarana kadar bayağı atıp tutuyorlar, başka ülkelerin kaderi üzerine karar verbiliyorlar veya baskı rejimi uygulamaya çalışıyorlardı.  Bunun en bariz örneğini Türkiye ile KKTC’yi verebiliriz.

            Bugün Avrupa’anın pek çok ülkesinde Türk mamülü veya üretimi mallar gezinmekte ve pazarlanmaktadır.  Hemen hemen her alanda kendini kanıtlayan Türkiye az mı AB’nin kapılarında taban çürüttü?  Ama gelin görün ki adamlar, “En büyük biziz” diyorlar da başka birşey demiyorlardı virüs ortaya çıkana kadar.

            Şimdi ne oldu?

            Koronavirüs mücadelesinde tümü de sınıfta kaldı.  Türkiye ise alnının akı ile bu sınavı verdi ve o sınavdan çıkmak üzere.

            AB’nüin bünyesine almadığı o Türkiye,  şu koronavirs belası nedeniyle pek çok ülkeye tıbbi malzeme göndermiş ve yardım elini onlara uzatmıştır.

            Yunanistan’da da durum iç açıcı değil.  Lakin Suriyeli göçmenler bir dilenci gibi kaldılar Yunan sınırında.

            Daha nice görüşler koyabiliriz ortaya. 

            Gerçek olan nedir bilir misiniz?

            İnsan olmak.  İnsanlık elbette ki herşeyin önünde gelir.  Bir doğal afette ülkeler nasıl birbirlerine destek olmuşlarsa geçmişte, şimdi de olmaya çalışıyorlar.  Bu tabloya baktığımızda, maalesef hemen hemen bütün ülkeler çaresiz kaldı virüs belası karşısında, Türkiye dışında. 

            Geçenlerde Fransızların Le Monde Gazetesi bir yorum yapmış ve şu başlığı atmıştı:

            “Lider artık ABD değil” diyordu manşette.  Ve yardımcı başlıkta da şu ifadeyi kullanıyor:

            “Koronavirüs, bildiğimiz haliyle dünya düzeninin sonunu getirdi.”

            Şu veya bu...  Gerçekten koronavirüs dünya düzeninin sonunu getirdi ve dengeleri değiştirdi.

            Bundan sonra hayat normale dönse bile  insanlar, yine geçmişi unutacaklar ve eski güçlerini elde etme gayreti içinde egoları ile yaşamaya başalayacaklar.  Bu bir gerçek.

            Koronavirüs aşısının piyasaya sürülmesi ne kadar zaman alacak?  Belki bir yıl, belki iki yıl.

            Bu demektir ki o büyük güçlerin imparatorluklarının son bulması, aşının icadına kadar.

            Daha da kestirmeden...  Artık h