Demişti ki Marx ‘ zincirlerinizden başka kaybedecek şeyiniz yoktur’ Kuvvetli bir anlam için söylenmiş bu. Etkili bir söylem, muhtemelen İngiltere’de,  dayanması çok zor koşullar içinde çalışan proleterler için söylenmiş, başka devletleri de içeriyor elbette.

Öngöremediği şey Marx’ın,  sosyalist ihtilalin kapitalizmin gelişmiş olduğu batıda değil, nerdeyse tam anlamıyla bir tarım toplumu olan Rusya’da geçekleşmiş olduğu.

Öngörebilir miydi, hayır öngöremezdi çünkü Marxizm bunu hayal bile edemezdi.

Geçelim. Meraklısı çıkar da ‘ sen Marx’a dil mi uzatıyorsun’ derse onunla belki tartışırım, şimdilik o itiraza cevabım. ‘ yok hayır Marx’ı marxizmi anlamaya çalışıyorum olacak.

Geçelim.

Marx’ı anlamayan marxistler o sözü halâ geçerli sanıyorlarsa, kapitalizmi sosyal sigortaları,  sosyal devleti de anlamamış konumundadırlar.

Sosyal sigortanın ne büyük ve önemli bir kazanım olduğunu sanırım görmeyen yok.

Ve zaten literatürde adı proletarya olan işçi sınıfının, 1920 lerden başlayarak evi arabası, tatili vs vs de var, bunların hiç biri hürriyet kadar değerli değildir ve hürriyet, kişisel bir yaşama biçimidir.

Kendilerini ister ahbap çavuşlar ve isterse de bireyler olarak konumlandırsınlar, Marx’ı çoğu zaman da okumadan anlıyanlar ile okuyup da hiç bişey anlamadığı halde çok iyi anlamışşş olup da anlatmaya kalkışanların, ahbaplarına refiklerine, üyelerine, sempatizan, fanatik ve holiganlarına taktıkları yeni bir zincir var artık.

İnanma zinciridir bunun adı,  bu zincir kutsal kitabını okumadan ortodoks hristiyan olanlar ile yine okumadan yobaz müslüman olanların inanmasından farksızdır.

Demem o ki, bu günün dünyasında başka başka zincirler takılıyor insanlara, insanların özellikle de kendilerini birey olarak tanımlayan insanların, kurtulmaları gereken zincir onları örgütlerine, partilerine, bağlayan zincirdir.

Kendi başına sol ya da sağ duramayanların,  bir araya gelerek sağ ya da sol durmaları ancak ve yalnız fotoğrafçıya poz verirken onun kıpırdamadan dur uyarısı ile olası.

Boşuna değildir futbol sahalarından kaynaklanan ‘ duruşumuz var- o yeter’ sportif tezahüratının siyaset esnafları tarafından slogan haline getirilmiş olması.

Partimizin bir duruşu var o yeter. Evet yeter durun orda ve sakın kıpırdamayın.

Hayat akıp giderken dimdik direk gibi durun ve bakın.

Belki zinciriniz de gözünüzün kapsama alanına girer.